"Benim her sonum yeni bir başlangıç."
"Eser Yıldırım."
"Ben de Bukre Yaka." diye karşılık verdim. İsmimi ona söyleme tavrımın acaleci olmasına karşı hevesli gibi görünmüştüm. Tabi bu onunda gözünden kaçmamıştı ve beni aynı hızla yanıtladı "Adını sorduğumu hatırlamıyorum."
Afallamış bir hâlde yüzüne baktım "Belki 'Psikolog Hanım' demeyi artık bırakırsın diye söyledim."
O kadar hevesli gibi adımı söylememe karşın hiç inandırıcı bir cevap değil dercesine yüzüme bakarken konuştu "Çok düşüncelisiniz... Psikolog Hanım!"
Bıkkın bir nefes verip bakışlarımı etrafda gezdirdikten sonra tekrar ona çevirdim "Benim bir adım varya hani... İnsanlar insanlara adlarıyla hitap eder ya hani."
Gözlerimin içine umursamaz bir tavırla bakmayı sürdürdüğünde cevap beklediğimi belirtircesine kaşlarımı kaldırdım "Siz beni dinliyor musunuz, Eser Bey?"
"Maalesef evet, Psikolog Hanım."
Gözlerimi devirip söylendim "Anlaşıldı, siz dediğim dedik erkek tiplerindensiniz!"
Hayatımda daha önce yaşamadığım bir ilk gerçekleşiyordu ve benim bir erkeğe baktıkça bakasım geliyordu bu da yetmezmiş gibi üzerimde ki etkisini kaldıramayıp bakışlarımı kaçırasım geliyordu. İkisi arasında derin bir çatışma da mahsur kalmış ve bu kararsızlıkta adeta boğuluyordum.
Bakışları önlüğümde ki yaka kartını bulduktan sonra tekrar gözlerime çevrildi "İsminle hitap etmek isteseydim daha önce yapardım. Yaka kartında sadece Psikolog olduğun yazmıyor farkındaysan."
Afallamış bir hâlde eğilip yaka kartıma baktım. İsmim ve Psikolog olduğum yazıyordu buraya kadar her şey tamamdı. Dikkatimden kaçan nokta Esra'nın odasında yaka kartıma baktığından beri adımı bildiğini fark etmemiş olmamdı. Şaşkın bir ifadeyle ona döndüğümde 'Günaydın' dercesine kaşlarını kaldırdı.
Bakışlarımı kaçırıp saçlarımı geriye iterken toparlandım. Yürüyen bir karizma olması yeterince bana dert değilmiş gibi bir de şuan hazır cevaplılığı ile uğraşıyordum!
Adının Eser olduğunu öğrendiğim genç adama bakmaya devam ederken düşünür bir vaziyette gözlerimi kıstım. Bu isimde hastanede olan bir hasta daha önce hiç duymamıştım.
"Hakkında seni Hasan Hoca'nın odasında gördüğümden beri sormak istediğim bir şey var." diye mırıldandım.
Derin bir nefes verdi "Numaramı istemek için sencede biraz geç kalmadın mı? Birkaç dakika sonra ölebiliriz."
Alaycı tavrına aldırış etmeyip kollarımı göğsümde kavuşturdum "Ön görülerini kendine sakla."
Başını dikleştirdiğinde belirginleşen adem elmasından bakışlarımı kaçırdım. Birkaç saniye üzerimde tuttuğu bakışlarını çekip ceketinin cebinden bir çek kağıdı ve kalem çıkardı "Şarjım yok ve numaramı hatırlamıyorum. Sen numaranı ver ölmezsem çağrı bırakırım."
Havalı tavrına karşı gözlerimi kıstım "Sana ayakkabı numaramı bile vermem."
Bir dakika ne? Beni arasa aurasının etkisine aptal aptal sırıtmaktan iki kelimeyi bir araya getireyemeyecek ben fazla mı iddialı konuşuyordum?!
Dilini alt dudağında gezdirirken çek kağıdını ve kalemini geri cebine yerleştirdi "Yerinde olsam bu kadar büyük konuşmazdım psikolog Hanım. Sana ait her numarayı kolaylıkla öğrenirim. Üstelik sadece ayakkabı numaranla da kalmam!"
Bakışları çapkın bir edayla üzerimde gezindiğinde gözlerim irileşti. Hızla ellerimi vücuduma sardım "Ne münasebet!"
Bu hâlime karşı alaycı bir gülümseme ile karşılık verdikten sonra bakışlarını başka bir yöne çevirdi. Hafifçe öksürerek toparlandım. Onu Hasan hocanın odasında gördüğümden beri sormak istediğim asıl şeyi pat diye söyledim "Bir hastalığın mı var? Yani psikolojik?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutulmazsın
Romance"Unutacaksın..." Başını hafifçe salladı. Zar zor aldığı nefeslerin arasından konuşmaya çalıştı "Unutacağım... Rüyalarımda dahi hatırlamayacağım." Sözlerine karşın hiçbir tepki veremedim çünkü biliyordum. Unutacaktı! Hemde hiç yaşanmamış gibi. Eser e...