13. BÖLÜM

3.5K 199 41
                                    

"Gidelim"

Sessiz bir gece. Denizde çatlak bir gemideyim ve bu gemi su alıyor. Hoyrat dalgalarla sarsılan koskocaman denizin ortasında çatlak bir gemideyim. Kurtuluşum için yapacak hiçbir şeyim yok, ölümü beklemek haricinde çünkü o en büyük kurtuluş.

Etrafımdaki İnsanlar kaçıyorlar ve kendilerini kutarmak için filikalara biniyorlar. Ben öylece duruyorum, kulaklarım uğulduyor, sesim çıkmıyor. Gözlerimi etrafda gezdirip seni arıyorum. Sen yoksun.

Aslında sen geminin ta kendisisin! Ve bütün insanlar filikalara binip denizde gözden kayboluyor. Sana kendimle ilgili bir sır vereyim mi ama kimseye söyleme! Ben tek başıma kalmaktan çok korkarım hemde çok. Burada tek başıma kalmam değil mi?

Ben kalıyorum ama herkes...
Söyle bana küçük adam herkes gider mi? Çünkü ben yanlız kalmaktan korkuyorum ve sende korkuyorsun.
Herkesin senden gitmesinden korkuyorsun.

Emin ol herkes bir gün gider ama ben buradayım sen buradasın madem ikimizde sessizlikten, karanlıktan ve tek başımıza kalmaktan korkuyoruz o zaman biz herkesten gidelim.

Ben sustum onun gözleri konuştu.

Eser. Seni anlatmaya çalışıyorum ama...

Konuşamıyorum.

Ve ben susarak seni anlatmaya devam ediyorum. Kelimeler yetmiyor nefesim artmıyor ve ben susarak seni anlatmaya devam ediyorum.

Ama ne var biliyormusun? Bazı insanlar anlatılmaz yaşanır.

Ben seni anlatamıyorum ama seni yaşıyorum.

An ve an... Saniye saniyesine. İçime işliyorsun. Zihnimi düşünmekten, kalbimi heyecanlanmaktan alı koyamadığım benliğimde hayat buluyorsun.

Ve sen susarak beni anlatmaya devam ediyorsun. Kalem yetmiyor sayfalar artmıyor ve sen susarak beni anlatmaya devam ediyorsun.

Harfi harfine... sayfası sayfasına. Satırlarına işliyorum. Başına bir iş gelse hiç yaşanmamış gibi silinip gidecek satırlarında hayat buluyorum. Belki de yok oluyorum. Kabullenmek istemezce yok oluşumu hayat bulmak diye yorumluyorum.

Mutsuz muyum?

Günü gününe eksilen bir mutluluğa mağruz kalacağımı bilirken sona geldiğimizde mutsuz olmayacağıma inanarak çıktım bu yola.

"Eser Yıldırım." diye fısıldadım. Ben buradayım, senin yanındayım der gibi. Öyle hissettirmek ister gibi. Sarılırmış gibi. Yorgun kızarık gözleri gözlerimin tam içine bakıyordu.

Sessizlik.

Bakışlarını dizlerimin önünde duran mor kapaklı kitaba çevirdiğinde bakışlarım dizlerimin önünde ki kitabı buldu. Titrek bir nefes alıp verdiğimde usulca kitabın ilk sayfasını açtım.

17/01/2005

Tahmin ettiğim gibi bu bir günlüktü. Kitabı kendime yaklaştırıp okumaya başladığım an kitap parmaklarımın arasından çekildi. Şaşkınlıkla başımı yukarı doğru kaldırdığımda Eser eğilip hızla bileğimi kavrayıp beni bir çırpıda yerden kaldırdı. İrileşmiş gözlerimle ona bakarken günlüğü masanın üzerine fırlatıp bana doğru döndü.

Sıkıca kavradığı bileğimi kendime doğru çektiğimde daha da sıktı ve yüzüme doğru eğilip öfkeli olduğu bariz belli sesiyle konuştu "Kimsin sen ha? Neden buradasın? Neden yanımda olmaya çalışıyorsun?"

Güçlü parmakları arasında bileğimi çekmeye çalıştım "Bileğimi bırak!"

Eser dediğimin aksine bileğimi daha da sıkıp beni kendine doğru çekti. O bugün kendiyle tanışmıştı ve şimdi evinde olan tanımadığı benim varlığımı sorguluyordu. Beni günlüğüne yazdığını biliyordum ama anladığım kadarıyla o sayfaları henüz okumamıştı.

UnutulmazsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin