39. BÖLÜM

827 64 27
                                    

"Ama sen dans etmeyi sevmediğini söylemiştin."

"Seninle olacaksa sevmem için yeterli."

Adımlarım duraksadı. Usulca ona doğru döndüm. Gözlerimin içine durgun bir hâlde bakıyordu. Dudaklarım onu mahfedeceğimi bildiğim hâlde aralandı "Sen... Dünü bilmeyi bırak hatırlamayı bile hak etmiyorsun."

Dizlerime yatırıp saatlerce sıkılmadan saçlarının her bir telini sayacak kadar... aynı zamanda dokunmaya kıyamayacak kadar seven ben. Şimdi ise sevsemde söyleyemeyecek kadar kırgın... Bu masumiyet miydi yoksa aptallık mıydı? Ona giden yolda ikisinin bir ortası yoktu. Ya çok duygusuzca ilerleyecektim ya da duygularıma yenik. Gerçi ne fark ederdi ki ikisininde sonunda da benim payıma hayal kırıklığı düşüyordu.

Mekânın kapısının önündeki koruma bana doğru döndü "Hoş geldiniz. Davetiyenizi görebilir miyim."

Elimde sadece bir balo maskesi varken dudaklarım aralanıp kapandı "Şey aslında..."

"Hanımefendi benimle birlikte."

Başımı hızla yanı başıma çevirdiğimde Kerem elinde ki davetiyeyi uzattı "Buyrun."

Afallamış bir hâlde yan profiline baktığımda bana doğru döndü "Kelebek. Ne kadar güzel olmuşsun sen böyle. Anlaşılan ilk defa bir doğum gününde pastadan daha çok birine bakacağım."

Kerem'in ilgisi kendimi huzursuz hissetmeme neden oluyordu. Hâl ve hareketlerimden ne kadar duygularının bende bir karşılığı olmadığını belli etsem de ısrarcı bir tavrı vardı.

Görevliler Kerem'in davetiyesini inceledikten sonra kapıları açtılar "Buyrun hoş geldiniz."

Kerem gözlerini gözlerimden ayırmazken kapıyı işaret etti "Önden buyrun." Başımı hafifçe sallayıp içeri doğru bir kaç adım attım. Kocaman parti avizelerinin sarkıtıldığı, her tarafın gold rengi balonlarla süslendiği, garsonların birinin gidip diğerinin geldiği, insanların yüksek müzikle dans edip eğlendiği oldukça gösterişli bir mekândı.

Kerem saçlarımı omzumdan nazikçe geriye attı "Tüm bu ışıklar, bu gösteriş, bu süslemeler... Senin ışığının yanında sönük."

Ondan uzaklaştığımda başını yüzüme eğip bana yakınlaştı "Sen ağladın mı?! Bir şey mi oldu? Yoksa yine o Ahmet..."

Sözünü kestim "Hayır. Sandığın gibi bir durum yok."

Elini omzuma koydu "O herif mi bozdu o zaman moralini?! Yemekte seni yanımdan alıp götüren adına özür dilediğin!"

O gün şanslıydık ki Eser'in yüzünü görmemişti. Sesli bir nefes verip kendimi geri çektiğimde eli omzumdan düştü. Başını salladı "Hayır diyemiyorsun bile. Kim bu herif Bukre?! Sana bu denli kaba davranan seni bu kadar ağlatan... Bütün bunlara rağmen sessiz kalman ne kadar doğru?!"

"Benim özel hayatımı sorgulaman ne kadar doğru Kerem?!"

Başını omzuna yatırıp üzerime adımladı "İstesem o herifin kim olduğunu şikayetçi olup o gün öğrenebilirdim Bukre. Ama ben bunu yapmadım zor durumda kalma diye. Madem sen minnettarlığını gösterip söyleyemiyorsun o zaman iş başa düştü."

Arkasına döndüğünde hızla önüne geçip onu durdurm "Kerem!"

"Bukre."

Bakışlarım bize doğru gelen Ali Asaf'ı bulduğunda Kerem dalgınlığımı fırsat bilip yanımdan geçip gitti. Hızla tekrar ona yöneleceğim sırada Ali Asaf'ın tekrar seslenişiyle durup ona döndüm.

"Eser Bey nerede? Hira Hanım'ın doğum gününe seninle birlikte katılacağını söylemişti."

Yüzüme samimiyetten uzak bir gülümseme hâkim oldu "Demek Hira'nın doğum günü partisine getirdi beni."

UnutulmazsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin