25. BÖLÜM

3.5K 168 19
                                    

Bölüm şarkısı: Ayça Özefe - Olmuyor Bak

Perdeleri açılmamış gün ışığının yalnızca gölgesinin yansıdığı karanlık odamda dizlerime kollarımı sarmış bir vaziyette oturuyordum. Sessizliğin hüküm sürdüğü bir sabaha uyanmıştım. Dolabımın yanında yere oturmuş sakince etrafıma bakıyordum.

Yağmur tanelerinin odamın camına vurarken oluşturduğu tıkırtı eşliğinde kollarımla sardığım bacaklarımı daha çok çektim kendime. Benliğim hiçlik gibi sonu görünmeyen bir boşlukta sarsılırken ruhum gökyüzünün mavi semasına parmaklarını uzatmıştı adeta.

Gözlerine baktığım son an içinde kaybolduğum hiçliğin ta kendisiydi. O an gözlerinden kirpiklerime akan acı siyah iliklerime kadar bedenimi üşütüyordu. Ruhumun masmavi gökyüzüne uzattığı parmaklarımı geri çektim. Hiçlikten akan acı siyah boynumdan süzülüp sol göğsümün üzerine aktı.

Gök gürledi... Bir damla gözyaşı süzüldü yanağımda.

Başımı yasladığım dizlerimden kaldırdığımda elim sol göğsümün altında çırpınan kalbimi buldu. Kararmış gökyüzü gürledikçe benliğim hapsolduğu hiçlikte ıslandı. Ona sığındı. Canım yanıyordu. Ruhum o hiçlikte kaybolmuş ve aynı zamanda yine ona sığınmıştı. Neden?

Başımı duvara yaslayıp gözlerimi tavana diktim. Dün gece Eser beni öptükten sonra öylece kala kalmıştım. 'Neden yaptın?' diye bir soru sorma cesareti bile gösterememiştim. Üstelik bu ikinci defa oluyordu! Yanından hiçbir şey söylemeden ayrılıp gitmiştim o da mani olmamıştı zaten.

Biz neydik? Ben onun psikoloğu o benim hastam! Bundan daha ötesi bir durum mu vardı aramızda?

Evet ona karşı hissettiğim karmaşık duygular vardı fakat henüz kendi içimde tarif edemediğim bu duyguların izinden gidemezdim.

Her şeyi anlamaya çalışmaktan o kadar yorulmuştum ki bu artık verdiğim kararlara bile yansıyordu. Farkında olmadan pijamamın ipleriyle oynarken ellerim duraksadı.

Elini kaldırıp başımın üzerine koyup saçımı okşadı "Bu pijamayı da hep giy." Dudaklarım şaşkınlıkla aralandığın da gülümseyerek elimi kaldırdım "Yakıştığı için mi yoksa ?"

Kafamın üzerinde ki eli kafamı sertçe okşadı "Hayır tabi ki yüzük parmağın boş kalsın diye."

Başımı kaldırıp ellerimi pijamamdan çektim. İzin vermemeliydim. Onun beni öpmesine!

Bizim aramızda ki bir bağ değil bir sözdü. Benim için yaptığı iyiliğin karşılığı olarak verilmiş bir söz. Onu iyileştirmek!

Gözlerimi yumup sıkıntılı bir nefes verdim. O, Hasan hocanın bana güvenerek emanet ettiği bir vakaydı. Bunun bilincinde olmalıydım. Aramızda ki mesafeyi korumalıydım!

Elimi dudaklarımın üzerine kapatıp öksürdüm. Dünden beri ateşim vardı ve sabaha kadar uyuyamadığım için de uykusuzdum. Dün gece eve geldiğimde annemle babam evde yoktu. Ankara'ya hastalanan amcamı ziyarete gitmişlerdi.

Yerden destek alıp ayağa kalktım. Kendimi çok hâlsiz hissediyordum. Yatağıma oturup yastığın üzerinde ki telefonumu aldım. Annemi arayıp telefonu kulağıma yasladım.

"Güzel kızım."

Gülümsedim "Güzel Annem."

"Sesin niye öyle geliyor?"

Birkaç defa öksürdükten sonra hafifçe burnumu çektim "Biraz hastayım."

Telaşlı birazda sitemli bir ses tonuyla yanıt verdi "Biraz mı? Sesin ambulans çağır dedirtecek neredeyse! Bukre gece üstünü örtmeni her defasında sana hatırlatmam mı gerekiyor kızım? Ben yanında yokken üstünü örtecek bir İstanbul Beyefendisi de hâlâ bulamadın zaten! Havalar soğudu dikkat etmen gerekiyordu. Soğuk su mu içtin yoksa?"

UnutulmazsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin