"Maskemi düşür."
Çaresizce etrafda gezinen gözlerimi yumdum "Ahmet, Eser'i kaçırmış." Buz kesmiş ellerim dizlerimin üzerinde birbirine tutundu "Eser'i kaçırmış!"
Kalbimin her gün aynı ritimde şarkı söylediği adam şimdi benden çok uzaklarda bir yerdeydi üstelik aklını kaçırmış bir psikopatla.
Yaşlanmış gözlerim aralandı "Güvende değil..." Kendi kendime bu sözleri tekrarlarken Kardelen dizlerinin üzerine çöküp omuzlarımdan tuttu "Bukre bana bak. Gözlerime bak."
Dolmuş gözlerim onun endişeli gözlerini bulduğunda bana güç vermek istercesine omuzlarımı sıktı "Onu bulacağız. Her şey yoluna girecek. Sakin ol lütfen."
"Ben onu sevdiğimi daha yeni söyledim ve o bunu günlüğüne bile yazamadı." Başımı iki yana sallarken iç çektim "Nerede olduğunu bile bilmiyorum ki gidip onu ne kadar çok sevdiğimi tekrar söyleyeyim."
Yaşlarla dolmuş gözlerimi elimin tersiyle sildim "Aşk böyle bir şey mi? Bu yüzden mi aşık insanlar acı çektiğini söylüyor?"
Kardelen sırtımı sıvazlarken kırgın bir sesle mırıldandı "Aşk öyle bir şey ki... insanın yaralarına kabuk bağlatırken diğer yandan da o kabukları acımasızca soyar. Ama aşk aynı zamanda merhem gibidir. O yaranın çabucak iyileşmesini sağlar."
Bedenimi sarstı "Tam şuanda onun sana ihtiyacı varken güçlü olmak ve ayağa kalkmak zorundasın."
Sessizce ağlarken boğazım düğümlendi "Ya her şey için geç kalırsak? Ya onu kaybetmekle tekrar karşı karşıya kalırsam?"
Kardelen göz yaşlarımı sildi "Kendine gel artık! Burada oturup ağlamanın Eser'e bir faydası olmayacak. Olacaksa bende oturayım beraber ağlayalım."
Ağlamaktan kendimden geçmiş bir hâlde başımı salladım "Haklısın. Kaybedecek vakit yok. Eser'in bize ihtiyacı var."
"Ha şöyle kendine gel. Gidip o ukalayı bulalım!"
Ayağa kalkıp hızla montumu giyindikten sonra telefonumu cebime yerleştirdim. Kardelen de hızla ayağa kalkıp çantasını ve montunu aldıktan sonra bana doğru döndü "Gidelim."
Odamın kapısını ses çıkarmamaya çalışarak yavaşça açtıktan sonra parmak uçlarımda dış kapıya doğru adımladım. Dış kapıyı oldukça sessiz olmaya çalışarak açtıktan sonra koridorun ucunda ki annem ve babamın odasına ufak bir bakış attım. Uyuyorlardı ve umarım biz eve dönene kadar uyanmazlardı.
Kardelenle birlikte dışarı çıktığımızda ilk işim yardım istemek için Ali Asaf'ı aramak oldu.
Birkaç saniye sonra Ali Asaf uykulu bir ses tonuyla aramayı yanıtladı "Bukre saatten haberin var mı?"
"Ali Asaf..."
"Gerçi olsa bu saatte aramazdın."
"Ali Asaf yardımına ihtiyacım var çok acil."
Esnerken konuşmaya devam etti "Yine Eser Bey'in evine gizlice girip bir şey almamı isteyeceksen peşin söyleyeyim o bir kere olur."
Telaşla bağırdım "Ahmet, Eser'i kaçırdı."
Ali Asaf şaşkın bir ses tonuyla beni yanıtladı "Ne?! Ne diyorsun sen?"
"Ahmet, Eser'i kaçırmış. Bana Eser'in telefonundan mesaj attı ve şuan nerede olduklarını bilmiyorum. Ali Asaf kaybedecek vakit yok lütfen çabuk benim evime gel."
"Ulan o şerefsizi ben..." Sakin kalmaya çalışırcasına soluklanırken çıkan patırtı kütürtüden yataktan hızla kalktığını idrak ettim.
"Tamam ben hemen geliyorum. Ben gelene kadar hiçbir şey yapmayın." Telefonu yüzüme kapattığında Kardelen'e doğru döndüm "Geliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Unutulmazsın
Romans"Unutacaksın..." Başını hafifçe salladı. Zar zor aldığı nefeslerin arasından konuşmaya çalıştı "Unutacağım... Rüyalarımda dahi hatırlamayacağım." Sözlerine karşın hiçbir tepki veremedim çünkü biliyordum. Unutacaktı! Hemde hiç yaşanmamış gibi. Eser e...