8. BÖLÜM

3.9K 211 48
                                    

"Korkuyorsan eğer karanlıktan bırak biri yoluna ışık tutsun."

Gözleri çehremde ağırca gezinirken başını omzuna yatırıp gözlerini kıstı "Işık tutacak kişi ya benden daha çok korkarsa yolumdan?"

Sorusuyla aramızda ki bakışma derinleşti. Eser Yıldırım'ın nasıl bir hayatı vardı? Gerçi o bir hayatının olmadığını varsaymıştı. Konuşmak için hareketlendiğimde kolumdan geriye doğru çekilmemle küçük bir çığlık firar etti dudaklarımın arasından.

"İşte buldum seni! Daha ne kadar kaçabilecektin ki?!"

Ahmet'in sesiyle dudağımı ısırıp başımı ona doğru çevirdim. Hâlâ bana kızgın bir boğa gibi bakıyordu. Kolumu kendime doğru çekerken gülümsemeye çalıştım "Abartıyorsun bak her şeyi açıklayabilirim."

Ahmet yüzünü buruşturdu "Neyi açıklayacaksın acaba? Hakkımda yaydığın yalanları mı?"

Dudağımı büzüp bakışlarımı Eser'e doğru çevirdim. Bize tuhaf tuhaf bakarken derin bir nefes verip kollarını göğsünde kavuşturdu. Yardım istercesine kedi yavrusu bakışlarıma birkaç saniye baktıktan sonra arkasını dönüp koridorda ilerlemeye başladı.

O kadar münasebetimiz var ve beni böylece bırakıp gidiyor muydu? Gözlerimi devirip yüzümü buruşturdum. Adam beni hatırlamıyor ben gelmişim münasebetimiz var diyorum.

Ahmet beni kendine doğru hızla çevirdiğinde tehlikeli gerçeği geç de olsa tekrar idrak ettim. Elinde ki iğneyi gözüme sokmak istercesine dibimde tutuyordu.

●●●

Kolumu sıvazlayıp bakışlarımı saatlerdir hunharca gülen Kardelen'e doğru çevirdim. Bütün bunlar onun başının altından çıkmıştı ama cezasını ben çekmiştim. "Gülme artık." diye bağırdım. Kardelen elini ağzının üzerine getirip fermuar çekiyormuş gibi yaptı.

Maalesef Ahmet'in gazabından kurtulamamıştım ve koluma iğneyi yemiştim. Kardelen ayağa kalkıp telefonunu gösterdi "Hasan hoca bütün asistanları odasına çağırıyor kalk gidelim."

Başımı hafifçe sallayıp onu onayladıktan sonra ayağa kalktım. Kardelenle birlikte Hasan hoca'nın odasına doğru ilerlerken hâlâ kıkır kıkır gülmesine karşın gözlerimi devirdim. Başımı ona doğru çevirdiğimde hızla dudaklarını birbirine bastırıp gülüşünü saklamaya çalıştı "Yalnız bütün planı kuranın ben olup iğneyi yiyenin sen olması."

Kolumu sıvazlayarak ona doğru döndüm "Sağol ya. Gerçekten!"

Koluma ufak bir bakış atıp kaşlarını kaldırdı "Acıyor mu?"

Bana gülmesine karşı tavırlı bir ifadeyle başka bir yöne baktım "Kalbimden daha çok değil!"

Kardelen kahkaha atıp kolunu omzuma attı "Ya kıyamam lan sana. Gel buraya."

Yan profilime bakmaya çalıştığında trip atmaya devam etmem karşısında gülümsedi "O Ahmet'ten öcümüzü alalım mı?"

Bıkkın bir nefes verdim "Yine ne tür şeyler geçiyor aklından?"

Kardelen gülerek omuz silkti "Sonunda iğneyi senin yiyeceğin türden şeyler."

Kısılmış öfkeli gözlerim onu bulduğunda kıkırdadı "Ben bu bakışı çok iyi biliyorum. Götünü seviyorsan kaç!"

Kardelen hızla koşmaya başladığında arkasından söylenerek koşmaya başladım "İğneyi bir tarafına yediğinde gülmek neydi yeniyor muydu diyeceksin!"

Kardelen ara ara omzu üzerinden başını çevirip beni sevdiğine dair arkadaş kazığını unutturmaya çalışırcasına sözler söylerken ardından koşmaya devam ettim. Hasan hoca'nın odasının önüne geldiğimizde Kardelen hızla kapıyı açtı. İçerden çıkan biri olduğunda bir iki adım geriledi ama ben hızımı alamayıp o kişiye çarptım.

Çarptığım sert gövdeyle bir iki adım sendelerken Kardelen beni tuttu. Bugün çarpmadığım bir tek sokak lambası kalmıştı galiba. Sinirle bakışlarımı yukarı kaldırdım.

Eser Yıldırım bana yüzünü buruşturup iki parmağını gösterdi "Bu iki oldu."

Onu tekrar görmem öfkeli yüzümü sersem bir gülümseme ile donatırken kaşlarım havalandı "Yani?"

Kısılmış hafif çekik gözleri çehremde gezinirken kollarını göğsünde kavuşturdu "Beni gördüğün her vakit kendini üzerime atmayı bırak."

Yüzümde ki gülümseme silinirken boğazımı temizleyip toparlandım "Önüne baksaydın eğer çarpışmazdık."

Eser şaşkın bir ifadeyle elini göğsüne koydu "Ben önüme bakıyordum zaten hatırlatırım arkasına baka baka koşarken bana çarpan sendin!"

Gururmdan ödün vermeden başımı salladım "Pekâlâ sabah ki olayda %5,4, şimdi ki olayda da %5,6 hatalı olduğum için kusura bakma."

Eser yüzünü buruşturup eliyle kendini gösterdi "Ne yani hatanın sabah %94,6'sı, şimdi %94,4'ü bende mi?"

Nasıl psikolog olduğunu hâlâ çözemediğim best matematik cahili kankam parmak hesabı yapmaya başladığında eline hafifçe vurdum "Öyle olmaz. Abaküsün nerede senin?"

Kardelen bana laf mı soktun şimdi sen mal bakışları atarken bize ne kadar da tuhaf şeyler bakışı atan Eser Yıldırım'a doğru döndüm. Yüz ifadesi her ne kadar komik görünse de bir o kadar dikkat çekici olan yüzü hâlâ yakışıklı görünüyordu. Gülümsemeye çalışarak kollarımı göğsümde kavuşturdum "Evet. Hem ben niye kendimi senin üzerine atayım ki?"

Eser Yıldırım başını iki yana salladı "Bu hastanenin doktorlarının da hastalarından hiçbir farkı yok."

Yanımdan hızla geçip gittiğinde gözlerim irileşti. Başımı hızla arkaya çevirdim ve tam ona bir şey söylemek için dudaklarımı aralamıştım ki sırıtan bir Kardelenle karşılaştım.

Kaşlarımı kaldırdım "Neden öyle bakıyorsun?" Kardelen yüz ifadesini saklayıp kapıyı işaret etti "Hadi şimdi içeri girelim bu önemli konuyu sonra konuşuruz."

Önemli konu !

Birlikte odaya girip bütün asistanların gelmesini bekledik. Sonunda herkes geldiğinde Hasan hoca önümüzde ki masaya bir dosya bıraktı "Bugün bir kızla annesi geldi kızın rahatsızlığı dosyada yazıyor."

Bakışlarımı bütün asistanların üzerinde gezdirdim. Dosya hiçbirinin umrunda değilmiş gibi görünüyordu. Elimi uzatıp dosyayı aldım. Onların umrunda olmayabilirdi ama benim umrumdaydı. İlk sayfada hasta hakkında ki kişisel bilgileri seslice okumaya başladım.

Hasta Adı: Ecrin Kabak
Yaş: 7
Medeni Durum: Bekar
Hastaya Konulan Teşhis: Geliofobi (Gülme korkusu)

Dedim ve dosyayı kapattım "Ama bu çok küçük." diye mırıldandım. Hasan hoca ellerini masanın üzerinde birleştirdi "Evet hastamız duyduğunuz gibi çok küçük ve özel bir ilgiye ihtiyacı var."

Derin bir nefes alıp verdim "Hocam küçücük bir çocuk neden gülmekten korksun ki?" Odada ki asistanların hepsinden beni onaylayan homurdanmalar yükseldi.

"Ecrin bundan bir sene önce bir arkadaşının doğum gününe katılmış ve maalesef orada ki bir palyaço tarafından kaçırılmış."

Kardelen sıkkın bir nefes alıp verdi "Abi anlamıyorum küçücük çocuk ya, böyle insanlarla aynı toplumda yaşadığım için kendimden utanıyorum."

Haklıydı hemde çok !

Hasan hoca masasından kalktı "Birkaç gün içerisinde ilk seans için tekrar hastaneye getirilecek bende bir seansı asistanlarımdan birine vermeye karar verdim."

Bakışlarını hepimizin üzerinde gezdirdi "Ve o asistanı da buldum. Size birkaç gün içerisinde haber veririm çıkabilirsiniz."

Elimde ki dosyayı masaya bırakıp kapıya doğru yöneldiğim esnada bana seslendi "Bukre sen bekle."

Bana arkası dönük bir şekilde cama bakıyordu. Herkes odadan çıktığında bana doğru döndü.

Derin bir nefes aldım "Buyrun ho..." sözümü keserek araya girdi "Dün odamda ne işin vardı ?"

■■■

Bölüm sonu

Oy ve yorumlarınızla kitaba destek olmayı unutmayın. Teşekkürler ♥️

Fatmavihayaller

UnutulmazsınHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin