| iyi olan kazansın! |
nisan 2012Yeni evimizdeki ikinci günümüzdü, babamla abim işe gitmişti. Annem ise pazara gitmişti, bende odamı yerleştirmek adına kutularımı boşaltmaya başlamıştım. Kıyafetlerimi tek tek dolabıma yerleştirirken bana daral geldi ve yerden kalkıp camımı açtım. Yine yere oturmak üzereyken dışardan sesler gelmeye başladı. Kafamı camdan dışarı sokunca, tam altımda iki gün önce tanıştığım güzel gülüşlü oğlan durup yukarı doğru bakıyordu.
"Hadi gel!" Dediğinde şaşırmıştım, nereye gidecektik ki?
"Efendim?!"
"Deniz görmek istemiyor muydun?"
"Ya ama ben gelemem ki." annem gelmek üzereydi, evde bulamazsa haber vermeden gittim diye kızar. Hele bide tanımadığı biriyle gittiğimi duyarsa annemi bırak abimle babam keserdi beni.
"Gelirsin."
"Valla gelemem, annem gelir şimdi.. gerçekten olmaz." dediğimde of çekip etrafına baktı.
"Ne olur ki annen gelirse? Kızar mi?" o kadar tatlı gözüküyordu ki, lise hayatım boyunca böylesini görmemiştim. Ki zaten göremezdim çünkü böyleleri liseyi bitirmiş olmalıydı.
"Kızmaz ama, merak eder.."
"O zaman şey yap," sürekli elleriyle oynuyordu, heyecanlanmış mıydı acaba? "Kağıda yaz, arkadaşım betül beni çağırdı falan. Ne bileyim yaz işte bir şeyler da."
İçimdeki gitme isteği o kadar fazlaydı ki, hiç düşünmeden yalan atmaya hazırdım. 32 diş sırıtıp kafa salladım."geliyorum tamam." diye seslendim ve camı kapatıp mayomu aramaya başladım. Mayo bulamayınca mecburen siyah bikinimi alıp giyindim, yüzecek değildim zaten biraz deniz havası alıp abimler gelmeden dönmek vardı niyetimde. Sırtıma çantamı atıp merdivenlerden aşağıya koştum, elime kağıt kalem alıp yazmaya başladım.
Okuldan bir arkadaşımın annesi hastalandı babası hastahaneye götürdü arkadaşım evde yalnız ben onun yanına gittim. Akşam babamlar gelmeden evde olurum öptüm.
Kağıdı masaya bırakıp koşarak evden çıktım, odamın olduğu tarafa gidip tahirin yanında durdum. O kadar mutluydum ki her an bi salaklık yapacak durumdaydım. "Kanatların falan var mı?" Yok artık bu 'cennetten düştün' lafını söylemeyecekti değil mi. Valla anında döner eve giderdim yani. "İnanamıyorum, ben öyle birine mi benziyorum?"
"Hıh?"
"Ordan 'cennetten mi düştün' şakasını yapacak adama mi benziyorum diyorum." yuh bir de akıl mi okuyabiliyordu? Ya dört dörtlüktü ya da ben hayal falan görmeye başladım. "Mutluluktan uçmak üzere olduğun için hani.. boşver da hadi gidelim."
"Tamam." Bi süre yürüdükten sonra ormanlık alana gelmiştik. Çok çabuk yürüdüğü için biraz arkada kalmıştım ama çok şükür arada arkasına bakıp bekliyordu. Yapmaya bilirdi de. Kayalıklar gittikçe çoğalıyordu ve gittikçe daha yüksekte geldiğimizi anlıyordum. Bi anda durunca bende durdum, yol bitmişti. Bi kaç adım daha attığımda altımızın deniz olduğunu farkettim ve o kadar güzeldi ki. Ağzım açık kalmıştı ve gözlerim kocaman açılmıştı.
"Beğendin mi?"
"Çok güzel.." Tahir birden üstündeki tişörtü çıkarıp bi yere fırlattı. "Ne yapıyorsun?"
"Denize bakmak için gelmedik herhalde?" Kaşlarını havaya kaldırıp kafasını hafif yana doğru eğdi. "Keşke daha önce deseydin, seni çivra'ya götürürdüm."
"Çivra mi? Yakın mı?"
"Yirmi dakikalık yol, karadenize bağlı.. taşlı bi yol." çantamı yere bırakarak kıyıda bir kayaya oturdum. Tahirde yanıma oturunca güneşin güzelliğinden faydalanıp kafamı arkaya doğru yasladım. "Kafa dağıtmak için hep oraya giderim."
"Neden?"
"Deniz'i izlemeyi seviyorum."
"Hım anladım.."
Bi süre konuşmadıktan sonra sessizliği bozdu. "Sen hep böyle misin?"
"Nasıl?" göz göze gelince gülümsedim. Gözlerinin rengi çok güzel.
"Sessiz, sakin. Korkak." son söylediği şeyi söylemeden bi kaç dakika düşündü, korkak birine benziyor muydum gerçekten?
"Korkak değilim, sessizliğimde yabancı biriyle kayanın birinde oturduğumdan kaynaklanıyor olabilir mi acaba?" diye çıkıştım, sinirlenmiştim. Ben korkak değildim, sadece kimsenin kalbini kırmak istemiyordum. Yerinden kalkınca istemeden de olsa bi titremiştim yerimde.
"Korkaksın işte."
"Değilim diyorum ya!" Bende yerimden kalkınca sırıtmaya başladı.
"O zaman kanıtla," deyince kayalıklardan aşağıya bakmaya başladı. Yok artık burdan atlamamı istemiyordu değil mi? "Bu uçurumdan suya atlarsan korkak olmadığına inanırım."
Aşağıya doğru baktığımda baya yüksek olduğunu kestirdim ve bi adım geri gittim. Atlayabilir miydim ki acaba? Yoksa gerçekten korkak miydim dediği gibi. "Önce sen atlıyacaksın." Sırıtıp ona doğru dönünce o da sırıtmaya başladı. Daha önce atlamış olamazdı değil mi?
"İyi, ama arkamdan geleceksin." Dediğinde kafa salladım. "Söz ver."
"Söz, hemen arkandan geleceğim." Dediğimde anlamadığım, anlam veremediğim bir şekilde ayaklarımı yerden kesildi. "Tahir ne yapıyorsun?"
"Nefes almayı unutma!" Dediğinde kendimi birden havada bulmuştum, bir kaç saniye içinde sert vuruşla suyun derinlerine gelmiştik. Elimin bir şeye bağlı olduğunu, bir şeyin elimi tutuğunu hissedince içimdeki korkuyu huzur almıştı. İki saniye kalmadan suyun üstüne çıkmıştım. Tahir elimden hiç bırakmamıştı. Saçlarımı yüzümün önünden geriye atıp ona doğru su attım
"Sen deli misin?!"
"He deliyim nerden bildin?"
"Ödüm koptu ya! Çantamda yukarda kaldı, ya of gerekli miydi bu?!" kıyıya doğru yüzmeye başlayınca arkamdan geldiğini hissettim.
"Alırız ya sıkıntı yapma," ben sudan çıktıktan sonra o da yanımda bitince yüzünü kuruladı. "Nasıl ama? Efsane değil mi? ben buradan çok atlamışımdır. İnsana özgürlük hissi veriyor."
"İddia'ya girelim mi." Yerimden kalkınca yavaş yavaş çantamın olduğu yere doğru yürümeye başladım.
"Neyine?"
"Yenilen diğerine yemek ısmarlar." Dediğimde sırıtmaya başladı.
"E ne yapıyoruz?"
"Çıkıp uçurumdan atlayan ilk kişi kazanır."
"İyi."
"Güzel," dedikten sonra koşmaya başladım. Arkamda bıraktığım tahire bakıp son kez bağırdım. "İyi olan kazansın!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kızımız için
Fanfiction"Şey buralarda deniz var mı?" tabi ki de var gerizekalı, karadeniz burası sonuçta of adamda diyecek ki bu ne gerizekalı bi kız böyle diye. "Var, hatta çok güzel bir yer biliyorum. Pek kimse gitmez oraya, denizin rengi.." dediğinde biraz daha yaklaş...