"Hadi hayırlı olsun sıpa," diye muratın omuzuna vurdu tahir, ben masalardan örtüleri kaldırken onlarda ağır şeyleri kaldırıyordu bir yandanda durmadan birbiriyle şakalaşıyordular "Baba da oldu ya bu, oğlum ne çabuk büyüdün lan sen!"
"Kendimi ihtiyar gibi hissediyrim ha" diye sandalyeye attı kendini mustafa abi.
"E ihtiyarsın zaten abi!" diye dalga geçti tahir mustafa abiyle ve kafasına bir şaplak yedi.
Asiye abla tüm sağdaki masaları toplayınca yanıma geldi "Bunlarda iyice duygusala bağlayacak yakında, en iyisi buradan kaçalım bir kahve içelim ne dersin eltucuğum?"
"Allah derim," dedim elimdekileri masaya bırakarak, sonra erkeklerin yanına gittik "Biz içeri giriyoruz, siz toplamaya devam edin."
Mustafa abi hemen atladı "Ne yapacasunuz içeri? Daha ha buralar bitmedu."
"Kocanı arkanda bırakıp nereye nefes kaleli?" diye kulağıma fısıldayınca tahire döndüm ve sırıtıp saçlarımı arkaya attım.
Asiye abla "Melteme yardım etmeye gidiyruz kocacuğum, itirazun mu var?" diye sorduğunda mustafa abi gülümsedi ve kafa salladı. Elimden tuttuğu gibi beni çekiştirmeye başlamıştı.
"Asiye abla dur tahir'e bir şey söylemem lazım," dediğimde hala çekiştirmeye devam ediyordu, ben de yüzümü çevirip tahire baktım "Sakın ağır şeyler kaldırmıyorsun tahir tamam mi?!"
Tahirin cevabını duymadan kendimi evin içinde bulmuştum bile. Mutfağın hemen yanındaki sofraya oturup kafamı kollarıma yerleştirip gözlerimi kapattım. Saat gece on ikiyi geçmişti, çok yorulmuştum ayaklarım da çok ağrıyordu. Topuklu giymekten nefret ettiğim kadar hiç bir şeyden nefret etmiyorum, ama güzel duruyor diye mecburen giyiyoruz.
"Kız eltucuğum sağa bir şey soracağım," diye benim kafamı kaldırmama neden oldu asiye abla "Senin şu dükkan açma hayalin ne oldu kız bak aklıma geldi bir anda."
Gülümsedim, "Diplomamı aldığımda hemen açmak istemiştim ya ben," diye başladım önümde yine her şeyi canlandırarak "Tahir gemide çalışmaya başladığı için çocuklara bakacak kimse yoktu, o yüzden erteledim."
"E şimdi niye yapmaysun?"
"E abla çocuklar daha küçük."
"Okula başladı onlar bence tam hayalini gerçekleştireceğin bir zaman, hem bak tahir sana çok destek olur. Biz de öyle, sen çok yeteneklisin kuzum çocuklarının seni hayalinden uzaklaştırmasına izin vermemelisin."
Elinde iki fincanla o da karşıma oturunca bir tanesini ellerimin arasına alıp sıcaklığıyla mayıştım bi saniyede. Haklıydı, okulu bitirdiğimden beri kendimi çocuklara vermiştim. Mutluydum, ama sıkılmıştım.
"Yakında bir yer bakmaya giderim, belki."
Biz biraz daha sohbet edip kahveleri bitirince melteme de bakıp asiye ablayı orada bırakıp tahirin yanına gittim. Çok geç olmuştu, artık eve gitmek istiyordum. Bahçeye çıktığımda etrafın baya toplanmış olduğu gördüm, mustafa abi yangazlarla masaları taşırken tahir köşede onları izliyordu.
"Laf dinliyor muydun sen ya?" diye yanına yaklaştım ve gülerek elimi omuzuna koydum. O da elini elime yerleştirip iç çekti, sonra elimden destek alıp oturduğu yerden kalktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
kızımız için
أدب الهواة"Şey buralarda deniz var mı?" tabi ki de var gerizekalı, karadeniz burası sonuçta of adamda diyecek ki bu ne gerizekalı bi kız böyle diye. "Var, hatta çok güzel bir yer biliyorum. Pek kimse gitmez oraya, denizin rengi.." dediğinde biraz daha yaklaş...