| yıllar sonra |
"At topu oğlum!" ömer topu babasından uzağa attıkça tahir arkasından koşup yakalamaya çalışıyordu "ömer, babaya babaya! ormana değil babacığım bana!"
Bıkkın bir halde ömerin arkasından koşup topu ormandan almaya gidince tahir, ben de bahçede akşam yemeği için sofrayı kuruyordum.
Sonunda normal aile gibiydik, hiç aksiyon yok.. sadece huzur vardı.
"Anne!" mutfağın kapısından deniz çıkınca tabakları masaya yaymayı bırakıp ona baktım, baktığımı farkedince devam etti "Kulaklığım yok yine ortada, boya fırçalarım da kayboldu. En son yaptığım resimi de odamın ortasında yırtık buldum, şu alyayı odama sokmayın diyorum size."
"Kızım, kulaklığın oturma odasındaki çekmecede, boya fırçalarında babanınkilere karışmıştır." diye açıkladım çatal bıçakları yerleştirerek, "hem alya duru senin odana girmiyor, resmini o yırtmış olamaz ki."
"Uf anne ya, okul için yapmıştım onu. Ödev için, şimdi sıfır alırım" derken sandalyeye bıraktı kendini, yanaklarını şişirip dirseklerini masaya koyup kafasını ellerine koydu "yarın öğretmene vermem lazımdı, şimdi bir daha nasıl yetiştireceğim ki."
Yanına gidip burnunu sıktım "sen yaparsın böceğim? Ne zaman yapmadın ki?" burnunu sıktığımda burnunu kaşıtıp geri çekildi.
"Ama balım geliyor, arda geliyor, onlar buradayken yapamam. Onlarla ormanda oynayacağız" dediğinde aklım psikoloğa gittiği zamanlar geldi, biz olmadan bahçeye bile çıkamayan deniz 'kuzenleriyle' ormanda oynayacaktı. "O zaman ben konuşurum öğretmeninle, bir gün daha müddet isteriz. Olmaz mı?"
Deniz kocaman gülümsemeyle sandalyeden kalkıp bana sarılınca saçını okşadım "Annem be! Seviyorum seni çok!"
"Ben de seni seviyorum böceğim," deniz tam gidecekti ki onu durdurdum "annem, mutfaktan buraya yemekleri taşımama yardım edersin değil mi?"
Kafasını sallayıp içeri girince kafamı ormana çevirdim, tahirde gitti gelmedi derken kucağında ömer diğer elinde topla bana doğru geliyordu. Ömeri bir sandalyeye oturtup topu uzağa, ömerin göremeyeceği bir yere fırlattı.
"Habu uşak delirdi delirdi" dediğinde tahir kolunu boynumdan dolayıp saçımı öptüğünde bende omuzumda olan elini öptüm "ben gel dedikçe, uzaklaşayı canavar."
Ömer gülünce ben de güldüm "E aynı babası işte ne olucak?" dediğimde tahir kafa salladı, demek ki onaylıyordu dediğimi.
"Baba topu benden alamadı kiii!"
Tahir ömeri kucağına alıp bacaklarından aşağı doğru tutunca ömer kahkahalar atmaya başladı "ula nerde alamadum?! Hem oni, hem seni aldu baban."
"Tahir yapma şunu bak yüzü kıpkırmızı oluyor."
Tahir her zamanki sakinliğiyle "bir şey olmaaz" deyince pes ettim.
"İyi," içeri girecektim ki kapıdan tahire döndüm yüzümü "tahir, alya tuvaletteydi on dakika oldu bi bakıversen?"
"Tamam hatun giderum şimdi" deyip ömeri bıraktığında ben de içeri denizin yanına gittim. Beraber sofrayı kurduktan sonra tahir alya ile birlikte bahçeye geldi, ömer yine topu bulmuş bir öteye beriye koşarken alya denizin peşinden yürüyüp duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kızımız için
Fanfiction"Şey buralarda deniz var mı?" tabi ki de var gerizekalı, karadeniz burası sonuçta of adamda diyecek ki bu ne gerizekalı bi kız böyle diye. "Var, hatta çok güzel bir yer biliyorum. Pek kimse gitmez oraya, denizin rengi.." dediğinde biraz daha yaklaş...