Mektubun üzerinden altın işlemeli kraliyet mührü sarkıyordu. El yazmaları net okunabiliyordu aynı zamanda. Süsü onu özel kılan değildi. Asıl önemli olan içinde yazdıklarıydı. Mektubu başından yırttı ve okumaya başladı:
''Kraliçem, öncelikle dilek ve temennilerimi iletiyorum. Size çok önemli haberlerim var...''
Mektubu okumayı bitirdiğinde adeta çılgın bir boğa gibi etrafa koşmaya başladı. Yorulana kadar da durmadı ve en sonunda halsizlikten olduğu yere yığıldı. Yorulması, öfkesini yatıştırmaya yetmedi. Hiçbir şey düşünemez olmuştu. Düşmanları onu güçsüz düşürmek amacıyla önce Firavun ile arasını bozmuş ve bununla da kalmayıp onu saraydan uzaklaştırmışlardı.
Ne yapacaktı? Taht oyunlarına geri dönecek miydi? Hiç öyle bir niyeti yoktu. Ama bir yanı da... Firavun'un soyu Kıptilere dayanıyordu ve sanki bu ona İsrailoğulları'na eziyet etme hakkını tanıyordu. İnsan ayrımcılığı yapan ve sürekli kendisiyle böbürlenen Firavun'a bir daha itaat etmeyecek ve onun karşısında asla boyun eğmeyecekti ama düşmanlarını alt edebilmek için Firavun ile tekrar beraber olmak zorundaydı.
Bundan dolayı, bir yanı has saraya yani Firavun'un yanına dönüp hem onunla hem de düşmanlarıyla savaşmaya devam etmesi gerektiğini haykırıyordu. Diğer yanı ise acımasız ve zalim Firavun'un yüzünü dahi görmemesi gerektiğini söylüyor ve onun gazabından kaçmasını emrediyordu. Büyük bir kararsızlık içinde boğuşan zavallı bir balık gibiydi. Dipsiz bir uçurumun dibini boylayan bir kuş ve uçurumun sonunda neyle karşılaşacağı hakkında hiçbir fikri olmayan bir mahlûkat... Sonsuzluğa doğru yuvarlanmakta olan bir kayaya benzetiyordu kendisini.
Mektupta yazanlara göre Komutan ve Kıptiler kafa kafaya vermiş ve kraliçeyi tahtından düşürmeye çabalıyorlardı. En azından büyük planlar hazırlamışlar ve çoktan işleme koymuşlardı. Hatta kraliçe saraya dönmeyi düşünürse onu öldürmeyi bile göze almışlardı. Bu da yetmezmiş gibi Firavun'u tesir altına almayı başarmışlardı ve en beteri de... Kraliçe müdahale etmezse İsrailoğulları tarih sahnesinden silinecekti!
Asiye, Bennu'ya yanına gelmesi için olağanca kuvvetiyle bağırdı. Bennu koşar adımlarla efendisinin huzuruna çıktı ve Asiye'nin önünde secdeye kapandı.
Kraliçe ''İntikam,'' diye düşündü. Bundan sonra savaştan kaçan korkak bir ceylan değil savaşmaya doyamayan vahşi bir kaplan olacaktı. Savaş için artık hazır olduğunu hissediyordu. Kararlıydı. İntikam hırsıyla yanıp tutuşan sesiyle ''Hemen hazırlığını yap! Saraya dönüyoruz,'' diye kükredi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Yangını | Musa'nın Direnişi
Historical Fiction*Gül Yangını'nın dördüncü kitabına dahil edilecektir. ''Yaşlanmış ama bir o kadar da kuvvetli adam halkına doğru baktı. Binlerce kişi ona sadece 'Yapamazsın!' diyordu. Sonra bakışlarını diğer tarafa çevirdi. Korkutucu bir deniz gördü. O da aynı şeyl...