Haman

18 2 0
                                    

Mısır'ın en büyük sarayı bugün yeni konuklarını ağırlıyordu. Konseyin üyelerinin bazıları öldü, bazıları kayboldu veyahut ayrıldı. Bu da yeni delegelerin konseye geleceği anlamını taşıyordu. Yeni insanlar, yeni yalanlar demekti her zaman. Taht için verilen mücadele daha çok kızışacak, oynanan oyunlar her geçen gün daha şiddetli ve acımasız hale gelecekti.

Adaylardan biri de kendisiydi, bu günü özel kılan etmenlerden biriydi bu. Onun için en ihtişamlı kıyafetlerine kuşanmış ve en tehditkâr duruşunu vücuduna sindirmişti. Yürüdü ve salonun ortasında durdu, bugün tarih yeniden yazılacaktı.

Haman, Mısır Hükümdarı'nın önüne geldiğinde tıpkı diğerlerinin yaptığı gibi efendisinin önünde secdeye kapandı. Firavun kalkmaları için işaret verince hepsi ayağa dikildi. Karun, Bel'am ve Seyis vardı yanı başında. Seyis, her zamanki yerini aldı. Âlim ise az ötede bir köşeye sinmiş, sanki bir mahkeme duruşması izliyordu. Yargının acı tadından zevk alır gibiydi. Fısıltıların Efendisi, Haman'a bakarak gülümsedi ya da Haman öyle zannetti.

İlk sıra onundu. Haman, birkaç adım atarak öne çıktı efendisine bağlılık yemini etmek için. Firavun'un veziri ve aynı zamanda üst düzey bürokratı, diğer bir ifadeyle Mısır devletinin ikinci makamı, Mısır Kralı'ndan sonra gelen en yüksek rütbeye talip olmuştu. Firavun'un emir ve talimatlarını yerine getiren, zulüm düzeninin devamı için var gücüyle çalışan, gerçekleri tersyüz eden gerçek bir hokkabazdı.

Ardından Bel'am öne çıktı, sıra ona gelmişti çünkü. Büyük bir kozu vardı elinde, onu iktidarda tutacak bir güç... Hazreti Musa'yı çok yakinen tanıyordu bir zamanlar çünkü Peygamber'e iman etmişti. Ama daha sonraları tercihini Firavun'un iktidarından yana kullanmış, Hazreti Musa'ya cephe almıştı. Şimdi Mısır Kralı'nın karşısındaydı. Bağlılık yemini etti diğerleri gibi. Firavun'un dinsel anlamda dayanağı, sözde din lideri ya da sistemin inançsal boyutunu yani halkın inançları üzerinde tahakküm sağlayan, onları yönlendiren, insanların dini inançlarını yöneten veya başka alanlara yönlendiren kişi veya mekanizmayı temsil ediyordu.

Son olarak Karun çıktı Mısır Kralı'nın huzuruna. Efendisinin önünde diz çöktü. O ise konsey üyesi olmak için gelmişti buraya. Firavun ona hafifçe gülümsedikten sonra başını sağa sola salladı. Karun yenilgiyi kabul etmek istemiyordu ve elindekini kullanma vakti gelmişti.

Bir ter damlası anlından yere düştü. Onu ardı sıra, birkaçı izledi. Büyük oynamayı tercih etti ve biraz da tedirgin ''Beni Musa'nın peşinden gönderin,'' diye yakındı. Bu söz üzerine sustu herkes, kahkahalar durdu ve soğuk bir rüzgâr odayı doldurdu. Kimilerinde korku kimilerinde ise merak vardı.

Karun istediğini almakta kararlıydı, yerden kalktı ve birkaç adım daha atarak efendisine yaklaştı. Hazreti Musa şehirden ayrılalı sekiz yıl kadar olmuştu ve kimse nerede olduğunu bilmiyordu ne yazık ki! Hakkında artık birçok efsane dolanıyordu sokaklarda. Herkes farklı bir hikâye anlatıyordu. Kimileri öldüğünü söylese de halkın çoğunluğu geri döneceğini biliyordu yüce Peygamber'in. Hem de çok büyük bir orduyla geri dönecekti kimilerine göre.

Firavun, adamın cesaretine şaşırdı, bunu sevmişti. Önce Seyis'e döndü ve şu ana kadar başarısız olmasının nedenini açıklaması için fırsat verdi. Seyis durumu anlamış olacak ki birkaç adım öne çıktı. Çaresizce ''Musa'yı yakalamak imkânsız,'' dedi ve ''Sekiz yıldır her yerde onu aradım ve tek bir ize bile rastlamadım,'' diye ekledi. Karun hafifçe gülümsedi ve ardından ''Merak etmeyin! O buraya gelecek,'' diyerek histerik bir kahkaha attı.

Gül Yangını | Musa'nın DirenişiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin