Çobanın yanından ayrıldıktan sonra tekrar Medyen'e doğru yol aldı. Yanına yiyecek hiçbir şey almadığının farkındaydı ve yol boyunca gördüğü birkaç ağaçtan kopardığı yapraklar ile karnını doyurdu. Yani tam sekiz günlük yolu ağaç yaprakları yiyerek aştı ve en nihayetinde Mısır'ın doğusunda, Sina Çölü'nün ardında yer alan bir bölge olarak bilinen Medyen şehrine vardı.
Şehrin içinde biraz dolaşarak yeni yurdunu tanımaya çalıştı, kasabanın tarihi yerlerini gezdi, tanınmamak için sokaktaki insanlardan elinden geldiğince uzak durdu ve kendini gizledi.
En nihayetinde çok susadı ve şehri besleyen büyük su kaynağına gitti. Oraya vardığında Medyen suyuyla hayvanlarını besleyemeyen iki kadın gördü. Kadınlar çobanlardan çekiniyorlardı. Bu nedenle onların yanına vardı. Sahip oldukları sürüyü sulayamıyorlardı fakat Hazreti Musa, son derece güvenilir ve nezih görüntüsüyle iki kadına yaklaştı ve onlara nazikçe yardım etmeyi teklif etti. Kadınlar, onunla konuşmaktan çekinmediler çünkü bu işi tek başlarına yapamayacaklarını biliyorlardı.
Sevimli ve iyi niyetli kadınlar, Hazreti Musa'nın yardımını kabul ettiler. Bunun üzerine Peygamber, kadınlara yardım ederek onların hayvanlarını suladı. Böylece Hazreti Musa; nezaketli, ince düşünceli ve yardımsever bir karakteri olduğunu bir kez daha ortaya koyuyordu.
Gerçek tahtın sahibi, Rabbin sevgili kulu ve nezaketin tacını takan Peygamber, Allah'a tamamen teslim olmuş bir ruh hali içerisindeydi. Doğup büyüdüğü ülke olan Mısır'ı tümüyle terk etmiş durumda olmasıydı onu böyle yapan. Şimdi ise nasıl bir hayatı olacağı henüz belli olmamakla beraber, ıssızdı. Allah'ın kaderinde nasıl bir hayat hazırladığını henüz o da bilmiyordu ne yazık ki. Ellerini açtı ve Rabbine ''Rabbim, doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım,'' diye dua etti.
İnsanın duasındaki samimiyet, Allah'ın her şeye kadir olduğunu, hayır ve şerrin ancak odan geldiğini ve ondan başka hiçbir dost ve velisi olmadığını kavraması ve hissetmesiyle alakalıydı. İşte Hazreti Musa'nın ettiği dua çok geçmeden hasadını verdi.
O iki kadından biri, utana sıkıla yürüyerek yanına geldi ve ''Babam, bizim için sürüleri sulamana karşılık sana mükâfat vermek istiyor,'' dedi.
Peygamber'in meraklı halini gören kadın, Peygamber'e olup bitenleri anlatınca Hazreti Musa endişelendi, ya her şeyin çabucak olup bitmesinden korkuyordu ya da ilk kez insanlar tarafından bu kadar içten sahiplenilmeyi hazmedemiyordu. ''Korkma,'' dedi Allah ve fısıldadı Peygamber'in kulağına: ''Zalimler topluluğundan kurtulmuş oldun.''
Hazreti Musa, Rabbine ondan gelecek olan her hayra muhtaç olduğunu belirterek dua etmişti. Allah da Hazreti Musa'nın duasına icabet ederek, öldürülme korkusunun ardından kendini güvende hissedeceği ve ona yardımcı olacak birilerini gösterdi. Peygamber'in güçlü ve insanlara güven veren bir hal ve tavrı vardı. Zaten kadınlar da çobanlardan çekinmelerine rağmen Peygamber'den çekinmemişler, ona güvenmişler ve onunla konuşmuşlardı. Hatta kadınlardan biri Hazreti Musa'nın güçlü ve güvenilir olmasından söz ederek onun ücretle tutulması için babasına ''Ey babacığım! O kuvvetli ve güvenilir biri,'' diyerek bir istekte bulunmuştu.
Kadın bu düşüncesiyle, Hazreti Musa'yı güvenilir bir insan olarak gördüğünü babasına da açıkça ifade etmişti. Babası da kayıtsız kalamadı bu duruma ve Peygamber'in emin bir insan olduğuna kanaat getirerek onu kızıyla evlendirme kararı aldı. Bu çabuk alınmış bir karar değildi, tam tersine zamanında verilen doğru bir tercihti.
Hazreti Musa'nın güvenilir görüntüsü bu karara vesile olmuştu çoktan ve kadınların babası ona ''Sekiz yıl bana hizmet etmene karşılık olmak üzere şu iki kızımdan birini sana nikâhlamak istiyorum, şayet on yıla tamamlayacak olursan artık o da senden. Ben sana zorluk çıkarmak istemem! Beni de inşallah sahih olanlardan bulacaksın,'' diyerek güzel bir teklifte bulundu.
Peygamber, karışık duygularının verdiği hazla ''Bu, benimle senin aranda olan bir antlaşmadır. Bu durumda iki süreden hangisini yerine getirirsem artık bana karşı bir haksızlık söz konusu olamaz. Allah, söylediklerimize vekildir,'' diyerek kabul etti.
Yaşamının bundan sonraki bölümünü Medyen'de geçirmeye başladı. Allah, onu ilk başta öldürülme tehlikesindeyken Nil'in sularıyla taşımış ve orada da boğulma belasıyla karşı karşıyayken Firavun'un sarayına götürerek onu korumuştu. Mısır'da ölüme o kadar yakınken yine onu kurtarmış ve Medyen'de onun canını güvene almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Yangını | Musa'nın Direnişi
Ficção Histórica*Gül Yangını'nın dördüncü kitabına dahil edilecektir. ''Yaşlanmış ama bir o kadar da kuvvetli adam halkına doğru baktı. Binlerce kişi ona sadece 'Yapamazsın!' diyordu. Sonra bakışlarını diğer tarafa çevirdi. Korkutucu bir deniz gördü. O da aynı şeyl...