Hava olağanca durgundu kendisi gibi ve tek bir yaprak bile kıpırdamıyordu ağaçlarda. Yani o kadar sessizdi ki etraf... Ama iyi değildi kraliçe. Her şeyden önce bu sessizliğin savaştan önce bir hazırlık olduğunu biliyordu. Fırtına öncesi sessizlik...
Yapayalnız bırakmaya razıydı gülüşlerini. Yalan yanlış olsa da gülüşlerini eskisinden daha çok gülüp eğlenecekti artık. Sürgün masallara teslim etmedi yüreğini. Masalların sihrinde yaşayacağı güzelliklerin ruhuna işleyecek tüm güzelliklerini kendi iç dünyasında yaşamaya kararlıydı. Tek başına...
Yalnız olsaydı, o zaman yaşam ne kadar da sorunsuz olurdu. Bekleyen, üzülen, gülen hep kendisi olacaktı. Sessizce yürüdü karanlığa doğru. Dudaklarını kapatıp bir şey söylemedi. Engel oldu. Az daha kalsa dudaklarından dökülecek sözlerle her şeyi durdurabilirdi ama yapmadı. Hayallerini korumak için gereken ne varsa yerine getirmeliydi ve durmadı. ''Dur!'' diyen de olmadı zaten. Yürüdü. Prangalara inat...
Vaktinin çoğunu Firavun ile geçirdiği de düşünülürse hayat onun için hapisti zaten. Arada bir Seyis, Vezir veyahut Maşita ile konuşması hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Yine yalnızdı. Belki de yaşlanıyordu ama kendisi bir türlü bunu kabullenemiyordu. Yaşadıkları bazen gözünün önüne geliyor ve mücadelesinin kıymeti biraz daha artıyordu.
Yerinden kalktı aheste hareketlerle. Gözünü çevirdi uzaklara. Bir şey umuyordu sanki. Birini bekliyordu çaresizce. İçindeki boşluğu dolduracak birini... Ama kimse gelmedi hizmetçilerinden başka yanına. Nehir kenarında yıkanırken bir sepet bulmuşlardı ve onu Asiye'ye takdim ediyorlardı. Kraliçe hayal mi yoksa gerçek mi olduğunu anlayamadı bir türlü ama istemsizce sepeti eline aldı. Üstündeki örtüyü hafifçe çekti ve sepetin içine bakınca bir bebek gördü. Yeni doğduğu belliydi.
Yeni bir umut... Karanlıktan aydınlığa... Düzeni değiştirecek bir güç... Ezilenlerin yanında yer alarak zalimlere kafa tutacak bir lider... Sepette yatan bebekti her şeyi dönüştürecek olan. Bu yüzden Asiye ümitlendi. Gözünden iki damla yaş süzüldü. Bütün bedeni bilinçsizce kasıldı ve umutsuzluğu yok oldu kıyıya çarpan bir dalga gibi. Nedense kendini bir şeylere hazır hissediyordu ve artık hiçbir şeyin aynı kalmayacağından haberi yoktu ama yine de büyük bir aşkla bağlandı yavruya. Firavun ile şu ana kadar çocukları olmadığı da düşünülürse bu onun için çok değerli bir imkândı. Önce bebeği getiren hizmetçilerine birer kese altın dağıttı ve sonra Firavun'un huzuruna çıkmak için hazırlandı. Mısır'ın Hükümdarı'na haberi vermek onun için büyük bir zevk olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Yangını | Musa'nın Direnişi
Ficción histórica*Gül Yangını'nın dördüncü kitabına dahil edilecektir. ''Yaşlanmış ama bir o kadar da kuvvetli adam halkına doğru baktı. Binlerce kişi ona sadece 'Yapamazsın!' diyordu. Sonra bakışlarını diğer tarafa çevirdi. Korkutucu bir deniz gördü. O da aynı şeyl...