İsrailoğulları sabahın ilk ışıklarıyla Zaim'in konuşmasını dinlemek için toplanmıştı. Harun, onları son sekiz yıl içinde bir araya toplayabilen ve bir amaç uğrunda birleştiren tek insandı. Namı neredeyse bütün Mısır'a yayıldı. Zaim olarak anıldı. Bu ismi kendisi seçmedi, halk bahşetti ona. O kadar ki hakkında çeşitli rivayetler gezdi ve her köşe başında ondan bahsedilir oldu.
Yanındaki kadın gizemli bir hava kattı ona zamanında. Çoğu kişi onun Harun'un kardeşi olduğunu biliyordu ama yine de onun hakkında konuşulanlar veya yazılanlar bir şehir efsanesine dönüşmüştü. Herkesin bildiği bir isim vardı hâlbuki. Miryam diye bir sihirli kelime dolaşıyordu kulaktan kulağa. Gizemli Kadın için söyleniyordu bu. Ama kimse onun gerçek adı olduğundan emin değildi. Genellikle Harun'un hemen arkasında yer alırdı yüzü hiç görünmeyen kadın. Her zaman üzerinde vücudunu örten bir pelerin olur ve Harun nereye giderse onun hemen arkasından yürürdü.
Sahne tekrar canlandı. Meydan, bugün hınca hınç doluydu bir karınca yuvası gibi. Zaim, konuşma yapabilmek için tekrar sahaya çıkıyordu. Miryam, onu durdurdu meydana adım atmadan önce. Harun'un kulağına eğilerek ''İyi misin?'' diye sordu. Harun derin bir iç çekti, bir nefesten çok çaresizliği anlattı bu nefes. ''Sence?'' diye sordu Harun, bu aralar hiçbir soruyu cevaplama gayretine girmiyordu. Sorulara sorularla karşılık vermeyi adet edinmişti.
Ve yine oldu. Zaim, konuşmak için İsrailoğulları'nın karşısına çıktı. Hemen arkasında onu izleyen Gizemli Kadın da vardı ve Harun'un etrafı bir ilahi bir kalkan ile çevriliydi. Harun elini çırptı ve önce büyük bir sessizlik alanı kapladı. Sonra Harun'un gür ve hemen etkisi altına alan sesi ortamı doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Yangını | Musa'nın Direnişi
Historical Fiction*Gül Yangını'nın dördüncü kitabına dahil edilecektir. ''Yaşlanmış ama bir o kadar da kuvvetli adam halkına doğru baktı. Binlerce kişi ona sadece 'Yapamazsın!' diyordu. Sonra bakışlarını diğer tarafa çevirdi. Korkutucu bir deniz gördü. O da aynı şeyl...