14

10.2K 263 60
                                    

Medyada Pars

Kalbim ve aklım kime aitti ? İkisinden birine mi yoksa kimseye mi ?

****

Zaman geçiyordu. Pars'ın babası Adnan amca ve Bulut şirketlerinde çalışmam için, bana iş teklif etmişlerdi. Hangisini kabul edeceğime daha karar verememiştim. Pars' la o günden sonra biraz mesafeliydik. O değişiyordu. Belki de çoktan değişmişti ama ben fark edememiştim. Ya konduramadım ya da kendini iyi gizledi.

Değişimi hoşuma gitmemişti ama yine de ona destek olmam gerekiyordu. Sinir tedavisini bırakıp gelmişti neticede. Her ailede olurdu böyle durumlar. Yeter ki tekrarlamasın. Bahçede kahvemi içerken, Pars'ın arabasıyla siteye girişini izledim. Arabayı yavaşlattığında önümde durdu. İkimiz de birbirimizden bir atak bekliyorduk. Artık bu soğukluk, bu uzaklık son bulsun istiyorduk. Çok üzülüyordum bu duruma.

-Merhaba. İkimiz de aynı anda konuştuğumuzda gülmüştük. Evet işte bu bizdik. Birbirimizi güldüren, ayrı kalamayan, aynı şeyleri düşünen biz.

-Biraz gezelim mi ? Sorusuna cevap vermeden, kahvemi masaya bıraktım ve arabaya bindim. Bilmediğim yollarda araba giderken, o da ben de konuşmuyorduk . Bizim konuşmaya ihtiyacımız yoktu. Biz susarak da anlaşırdık, susarak da barışırdık, susarak da severdik birbirimizi. Manzarası olan yüksek bir tepede durduk. Bir süre manzaraya baktık, bir süre birbirimize.

-Özür dilerim. Sesi fısıldar gibi çıktığında söyleyecek sözüm yoktu. Önemli değil demek istesem de diyemedim. Kahretsin ki önemliydi. Boğazımı sıkıp beni ağlatmıştı.

-Özür dilerim Kumsalım, prensesim. Affet beni. Kontrolümü kaybettim. Kendimi bile kaybedebilirim ama seni asla. Özür dilerim. Gözünden düşen damla, tam da yarasının oradan süzülüyordu. Ellerimi akan yaşı bahane ederek yarasına götürdüm. İlk defa dokunacaktım. Hep merak ediyordum. Bu iz nasıl oldu, acıyor mu, yüzündeki ize dokunmak nasıl birşey ? Her zamanki gibi elimi havada tutmuştu.

-Lütfen, izin ver dokunayım. Bırak yaralarını tamir edeyim. Gözlerini kapatıp, elini yavaşça elimden çekti ve ize dokunmam için izin verdi. Ağır ağır yüzündeki ize gitti ellerim. Yavaşça yüzündeki izinde, görünmeyen bir çizgi çizdim adeta. İzi hafif çukurluk yapmıştı derisinde. Acımadığı yüzündeki ifadesiz tavırdan belliydi. Merak ediyordum ama onun anlatmasını beklemeliydim.

-Birbirimize derman olalım Pars. Birbirimizin üzerinde derin yaralar açmayalım, derin izler bırakmayalım. Ellerim hala yüzündeki izi boylu boyunca dolaşıyordu. Ellerimi tuttu ve dudaklarına götürdü.

-Benim dermanım sensin. Seni seviyorum. Sana aşığım. Sana kendimi bildim bileli aşığım.

-Pars nolur sus.

-Sensiz yapamam anla. Hele de tadına vardıktan sonra, bana ait olduktan sonra.

-Pars olmaz. Seni canımdan çok seviyorum. Kılına zarar gelse dünyayı yakarım. Senin yerine ölümü göze alırım. Çünkü sen benim abimsin, sen benim ailemsin. Bir hata yaptık ama ilerisi olmaz. Aşık olmak istiyorum Pars. Aşık olduğum adamla evlenip, ona benzer çocuklar yapmak istiyorum. Seni seviyorum ama bunun adı aşk değil. Duygularını kontrol altına al.

-Seni unutmamı mı istiyorsun ?

-Pars eskisi gibi olmak istiyorum. Eskisi gibi . . .

-Peki. Bana zaman ver. Seni unutucam. Tekrar arabayı çalıştırdığında eve dönmüştük. Verdiğim kararın arkasındaydım. Onu çok seviyordum ama her sevginin adı aşk değildi. Seviştikten sonra pişmanlık yaşamak istemiyordum. O adamın koynunda, kollarında uyumak, huzur bulmak istiyordum. Pars'la 2 defa seviştik ve ikisinin de sonunda pişmanlık yaşadım. Bu aşk değildi.

YARALI YÜZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin