63

3.5K 130 255
                                    

Medyada Kumsal

-Merhaba. Bu nasıl söylenir bilemiyorum ama dün gece 3 sularında hastayı kaybettik. Başınız sağolsun. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Duymaktan korktuğum şeyleri işittikten sonra tek hatırladığım Pars diye fısıldayarak olduğum yere yığıldığımdı.

***

Pars'ın cenazesine bile katılmama izin vermemişlerdi. Gece, Pars'ın ölümüyle birlikte onu alıp götürmüşlerdi. Ne Aysel anneye ne de Adnan babaya ulaşamıyordum. Evlerine gittiğimde boştu. Kimse yoktu. Pars nereye gömüldü, mezarı nerde, onu nerede ziyaret edebilirim bilmiyordum bile.

Ağlayarak annemlere gidip durumu anlatmıştım. Onlar da benim kadar üzgün ve şaşkındı. Babam onu hergün görebilen ailemizdeki tek insandı. O günün sabahında bile görmüştü Pars'ı. Bana ve anneme ise, bu evliliğe karşı olduğumuz için hiçbir tolerans gösterilmemişti.

Pars'ların evine gelen birileri olursa haber vermelerini istemiştim. Beklediğim telefon iki gün sonra gelmişti. Pars'ın cenazesi yapılmıştı. Ne beni ne de ailemden birini çağırmamışlardı. İyi bir eş olamamıştım ama yıllardır iyi arkadaş olmuş, herşeyimizi paylaşmıştık.

Bu vefasızlığı hak etmemiştim. Bana ve Pars'a karşı çıkan anneme, mezarın yerini dahi söylememişlerdi. Onun yerini bilen tek kişi babamdı ama o da hak etmediğimi söylerek bana bilgi vermemişti. Aysel anne, Pars'ın vefatıyla birlikte yıkılmış, yurt dışına gitmişti. Orada uzmanlardan psikolojik yardım alacaktı.

Sonunda babam, annemin ısrarlarına yenik düşüp mezarın yerini bize söylemişti. Öğrenir öğrenmez koştum Pars'ın mezarına. Yeni örtülmüş toprak, üzerinde düzinelerce çiçek, mezar taşsız alan vardı karşımda. Başına dikilmiş geçici tahtada Pars'ın adı yazıyordu. Çöktüm mezarına ve toprağına dokunarak ağlamaya başladım.

Defalarca, defalarca özürler diledim. Ne ben affedebildim kendimi ne de Pars geldi geri. Birkaç ay bu süreç devam etti. Yıpranmıştım, tükenmiştim. Suçluluk duygusunu üzerimden atamıyordum. Yemek yemiyor, Hayal dışında kimseyle iletişim kurmuyordum. Bulut, birkaç kere evime gelmişti. Onu her gördüğümde, Pars'ı son görüşüm aklıma geliyordu ve ağlama krizlerine giriyordum. Pars kendisiyle birlikte bizi de öldürmüştü. Bulut'u görmeye dayanamıyordum.

Suçluluk duygum ağır basıyor, kendimi affetmem zorlaşıyordu. Ece'yi ikna ederek, kızımı da alıp Aysel anne gibi yurt dışına gitmeye karar verdim. Herşeyden, herkesten uzaklaşmalıydım. Toparlanmalıydım. Hayal henüz küçücüktü. Onun için toparlanmalı, hayatıma bir şekilde devam etmeliydim. Anneme durumu bildirerek, kızımı ve Ece'yi de alıp yurt dışına çıktım.

Kendimize yeni bir ev tuttuk. Herşeyden, herkesten uzak yeni bir hayata başlamalıydık. Bulut ısrarla vazgeçmedi benden. Hala onun telefonlarını açacak güce sahip değildim. Arada Ece'yi arıyor, ondan haberlerimi alıyordu. Hayal'le görüntülü konuşmaya bile başlamıştı. Bulut konuşuyor, Hayal ise agucuk diye cevap veriyordu. Masum kızım, babasının bizim yüzümüzden öldüğünü birgün öğrenecek miydi ?

**

Birkaç yıl sonra

Daha iyiydim. İlk taşındığımız zaman, uzman kişilerden uzunca bir süre yardım almış, kendimi toparlamıştım. Şuanda bir işe bile sahiptim. İşten arta kalan zamanlarda bütün vaktimi kızımla geçiriyordum. Artık kendimi suçlamıyordum. Herkes bu hayata bir kez geliyordu. İstediğimiz hayatı yaşamakta özgürdük. İstemediğim bir hayatı yaşamak istememiştim. Pars ise bensiz bir hayat istememiş, sonunda kendi seçimini yapmıştı. Ona engel olamazdım. Bunu doktorlar yardımıyla anlamıştım.

YARALI YÜZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin