33

5.2K 157 191
                                    

Dayanamadım erkenden yeni bölüm atıyorum :)

Medyada Bulut

Mehmet bizim batmamızı göze alamaz. Polise olay yansısa dahi kızı batmış, sefil bir adamın karısı olacak. Sefalet çekecek. Bunları bildiği için suçunu itiraf eder. Biz de aklanırız. Babam annemin laflarıyla sakallarını karıştırmaya başladı. Düşünüyordu. Onu köşeye sıkıştırmıştık.

-Tamam bir an önce gidip şu olayı çözelim. Sinirle kapıya yöneldiğinde annemle arkasından onu takip ettik.

**

Üç gündür kendimde değildim. İşe ruh gibi gidip geliyordum, doğru düzgün yemek yemiyordum. Evde annem de babam da benimle konuşmuyor, varlığımı reddediyorlardı. Pars'ın telefonlarını açmıyor, görüşme taleplerini geri çeviriyordum. Bulut'a bu durumu nasıl açıklayacağımı düşünüyordum.

Üç günde çökmüştüm resmen. Bulut neyin var deyip duruyordu, ben ise susuyordum. En kısa zamanda onunla konuşmak zorundaydım ama bu durumu nasıl açıklayacağımı bilmiyordum. Babam akşam eve erken gelmem gerektiğini söyleyen kısa ve soğuk bir mesaj atmıştı. Bulut'un yanına gidip erken çıkmak için izin almalıydım. Kapısını çalarak odasına girdim.

-Merhaba Bulut. Babam erken gel diye mesaj atmış. Bugün erken çıkabilir miyim ?

-Tabiki Kumsalım. İstersen hemen çık. Çok iş yok zaten. Birkaç gündür kötü gözüküyorsun. Birşey de anlatmıyorsun. Merak ediyorum.

-Anlatıcam. Sadece bana biraz zaman ver tamam mı ? Yerinden kalkıp yanıma geldi ve ellerimden tuttu.

-Senin için herşeyi yaparım. Yeterki sen iyi ol. Hem hiçbir şeyi kafana takma. Annelerimiz de tanıştı. Herşey çok güzel olacak. Sözleri karşısında sadece gülümseyebildim.

-Seni çok seviyorum Bulut.

-Ben de seni çok seviyorum kadınım. Odama geçip çantamı aldım ve eve doğru yola çıktım. Bulutsuz bir hayat istemiyordum. Ona çok alışmıştım. Her anımda yanımda olmasına, sürekli benimle ilgilenmesine, bana destek olmasına o kadar alışmıştım ki, ondan ayrılmak istemiyordum. Olaylar sarpa sarıyordu.

Pars, aramızda geçenleri babama anlatmış olmasaydı, herşeyi düzeltebilirdim ama şuanda işim oldukça zordu. Kafamdaki düşüncelerle eve gelmiştim. Korkarak anahtarımı çıkarıp kapıyı açtım. Ağır adımlarla salona geçtim. Pars ve babam karşılıklı oturuyordu.

Pars'ın burada ne işi vardı ? İkisi de içeri girdiğim anda bana baktılar. Babam anında kafasını çevirirken Pars hala beni izliyordu. İstemeyerek de olsa gidip Pars'ın yanına, babamın karşısına oturup kafamı öne eğdim. Babama karşı çok mahçuptum.

-Kafanı kaldır ! Babamın tok sesiyle kafamı kaldırıp ona baktım. Pars da babama bakıyordu. Bizi ne için çağırdıysa onun açıklamasını beklemeye başladık.

-Yaptığınız şeyden de sizden de utanıyorum. Biriniz öz kızım, diğeriniz kendi evladım gibi gördüğüm oğlumsunuz. Ne sizi atabilirim ne de yok sayabilirim. Bu utançla daha fazla yaşamak istemiyorum. Bugün gidip düğün yeri ayarladım. Tam bir ay sonra bugün düğününüz var. Yaptığınız şeyden dolayı nişandı sözdü yapmıcaz. Bir an önce bu lekeyi temizleyin.

-Baba, ne bir ayı ? Ne bu acele ? Hem . . .

-Kes sesini. Seni evlatlıktan reddetmediğime dua etmiyorsun da ne bu acele mi diyorsun ? O haltı yemeseydin de sözünü, nişanını, herşeyi yapsaydık. Senin acelen neydi asıl ?

-Sakin ol Memet amca. Ben doğrusuyla yanlışıyla yaptığımın arkasındayım. Kumsal'ı da çok seviyorum. Bugün de bugün evlenelim.

-Pars kes sesini. Herşey senin hatan zaten. Bu durumu ailemin önünde açıklamak zorunda mıydın ?

YARALI YÜZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin