20

8.3K 214 109
                                    

Medyada Kumsal

Şuan ikimiz de çok duygusalız. Hadi eve geçeyim. Konuştuklarımızı unutma. Sen benim için her zaman özelsin dedim ve yanağından öperek arabadan inip evime geçtim.

***

Pars ile konuşmamız kafama takılmıştı. Yüzündeki bu iz birden bire nasıl olmuştu ? Neden bu konu hakkında hiç konuşmuyor, konuşturmuyordu ? Kafasına o kadar takıyordu ki artık kendini bile sevmediğini fark ettim. Aklıma müthiş bir fikir geldi. Kahvaltımı yapıp hemen alışveriş merkezine gittim. Plastik ve kontör makyaj malzemelerinin de bulunduğu lüx kozmetik markalarının satıldığı dükkana girdim.

Pars'ın yüzündeki izi gizlemek için, en iyi malzemeleri aldım. En azından bu ürünleri ona uygulamak istiyordum. Belki yara izini kapatabilirdim ve bu sayede Pars bir nebze rahat ederdi. Akşam Parslara gidip aldıklarımı uygulamak için sabırsızlanıyordum. Vakit geçirmek için kendime de bir sürü alışveriş yaptım, yemek yedim, avm de vakit geçirdim. Saate baktığımda 8 olmuştu. Pars 6 da işten çıkıyordu ve çoktan eve geçtiğini düşünerek hemen onlara gittim.

Annesi kapıyı açtı, kısaca sohbet ederek Pars'a süpriz yapacağımı söyledim. O ise birşeyler söylerken, dinlemeyerek hızlıca merdivenlere yönelip Pars'ın odasına çıktım. Kapısı hafif aralıktı. Sessiz adımlarla ilerledim. İçeri bir anda girip onu korkutacaktım. İçerden konuşmalar gelince kapının orda bekledim ve konuşmaları dinledim. Buse'nin ve Pars'ın sesi geliyordu.

-Yeter Pars. Güya sevgiliyiz ama bana hiç vakit ayırmıyorsun. O Kumsal denen yapışkana gelince, vakit ayırıp dışarı çıkıyorsun. Sana yaklaştıkça benden kaçıyorsun. Onunla görüşmeni istemiyorum. Duyduklarım karşısında kıpkırmızı olmuştum. O kimdi ki bizim konuşmamıza karışıyordu ? Sinirden elim ayağıma dolanırken, elimdeki poşetin birini yere düşürdüm.

-O ses de neydi ? Beni görmemeleri için düşen poşetimi de alıp hızlıca aşağı indim ve dolan gözlerimle kapıyı çarparak, kendi evimize geçtim. Gerçekten bu kız çok oluyordu. Lanet poşet düşmeseydi, Pars'ın ne diyeceğini de duyacaktım. Eve sinirli bir şekilde girdiğimi gören annem odama gelmişti.

-Sorun ne kızım ? Neden böylesin ? Olanları kısaca anneme anlattım.

-Kızım tabiki o Buse denen kızı sevmiyorum ama çok da haksız sayılmaz. Bu konuşmayı daha önce de yaptık. Artık büyüdünüz ve samimiyetinize bir çizgi çekmelisiniz. Kız, sevgilisini kendinden daha yakın olan birinden, senden kıskanmış. Bu çok doğal. Sen olsan onun yerinde, kıskanmaz mısın? Hadi artık uyu ve iş meselesini de düşün. Ben Bulut'un şirketinde çalışman taraftarıyım. Hem Pars'ın ilişkisine zarar vermemiş olursun, hem de Bulut oğlumla daha yakın olursunuz.

-Anne Bulut'la aramda birşey yok, biliyorsun.

-O sana aşık. Bunu ilk görüğüm an anladım. Onunla vakit geçirip eve geldiğinde yüzünden gülücükler düşmüyor. Kendine itiraf et artık sen de ondan hoşlanıyorsun. Hadi benim dizim başlıcak, iyi geceler deyip saçlarımdan öptü ve odadan çıktı. Annem haklıydı.

İstemeden Pars'ın ilişkisine zarar veriyordum. Buse'yi ne kadar sevmesem de, Pars mutluysa söylenecek birşey yoktu. Hem ben de sevgilimin başka bir kızla bu kadar yakın olmasını istemezdim. Bulut'a yarın buluşmak istediğimi söyleyen bir mesaj attım ve üzerimi değiştirip uyumaya çalıştım.

**

Ertesi gün öğle yemeği saatinde Bulut'un şirketine gittim. Beraber yemek yiyecektik. Şirkete yakın bir cafeye gittik ve siparişlerimizi verdik.

-Ben, aslında hala iş teklifin geçerliyse çalışmak istiyorum Bulut.

-Ne, gerçekten mi ? Sana bütün tekliflerim her zaman geçerli Kumsal. Yarın hemen başla. Hem hergün görüşmüş oluruz.

-Teşekkürler. Tamam o zaman bugün evraklarımı tamamlarım, yarın da getiririm ve başlarım.

-Teklifimi kabul ettiğin için teşekkürler. Ama evraklar kolay. Madem bugün son özgür günün, ben de işe dönmeyeyim ve gönlümüzce vakit geçirelim. Ne zamandır görüşemedik.

-Haklısın seni ihmal ettim özür dilerim. Ne yapmak istersin ?

-Bugün kendimi sana bırakıyorum. Evraklardan o kadar bunaldım ki kafam çalışmıyor artık.

-Pekala hadi yemeğin bittiyse kalk, buz pateni yapmaya gidelim.

-Kumsal beni biliyorsun kalabalıktan pek hoşlanmıyorum. Hem daha önce yapmadım.

-Ya hadi kırma beni. Hem kalabalık ya da değil kimin umurunda ? İkimiz varmışız gibi davran.

-O zaman bir dakika bekle. Telefonunu çıkardı ve birşeyler yaptı. Sonrasında yüzünde koca bir gülümsemeyle bana baktı.

-Nereye gideceğimizi ayarladım, hadi gidelim. Arabasına bindik ve neredeyse 1 saat süren yolculuk yaparak şehirden biraz uzak bir yere geldik. İndiğimizde geldiğimiz yer eğlence merkezi gibi bir yerdi. İçeri girip buz pateninin olduğu bölüme geçtik. Bulut bu esnada geldiğimiz yerin işletmecisiyle samimi bir konuşma yapmıştı. Eskiden arkadaş oldukları her hallerinden belliydi. Bize verilen patenleri ve ekipmanları giyip buzun üzerine geçtik.

-Bak gördün mü, şansına kimse yok.

-Yaa tabi ne şans dedi mırıldanır şekilde. Ben kendimi kaybedip şekilli hareketlerle kayarken, Bulut kenarlardan tutanarak düşmemeye çalışıyordu. Onun bu hallerini gülerek izledim. Elimi uzattım. Tutup tutmamak arasında kalsa da elimi tutmuştu ve pistin ortasına kadar geldik.

-Korkma. Ben yanındayım. Şimdi gösterdiğim gibi kaymaya çalış. V harfi çizer gibi. Bulut zorlanarak hareket ettiğinde, ben etrafında kayıyordum. Dengesini kaybedip düşecekken hemen onu tuttum ama çok geçti. Bulut düşmüş düşerken de beni çekmişti ve üzerine düşmüştüm. Ellerim gögsündeydi. Yüzlerimiz çok yakındı. Kalbim hiç atmadığı kadar hızlı atıyordu. Kısa bir an yüzümü incelendi ve gözlerimde takılı kaldı.

-Çok güzelsin . . . Fısıldar gibi çıkan sesi bütün hücrelerime yayıldı, yayıldı ve beni ele geçirdi. Dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. İlk önce şaşırsam da yumuşacık dudaklarına karşılık verdim. Daha önce hiç böyle duygularla öpüşmemiştim. Yumuşacıktı. Pamuk gibi, adı gibi Bulut gibiydi dudakları.

Pars'la öpüşmemiz, sevişmemiz hoyratça olmuştu. Dürtülerle hareket etmiştik. Şimdi ise duygularla, belki de ilk kez aşkla öpüşüyordum. Ne Berke'de ne Pars'ta ne de başka birinde yoktu bu duygu seli. Belki bir kaç dakika kadar öpüştük. Sonra birinin ayak sesiyle kendimize geldik. Pist için görevli gelmişti ve bizi görünce geldiği gibi geri dönmüştü.

Biz ise çok utanmıştık. Her yakınlaşmamız da birisi gelmek zorunda mıydı ? Bulut'un üzerinden kalktım, elimi uzatarak onun da kalkmasına yardım ettim. Sırtı ıslanmıştı. Pist dışına doğru el ele kaydık. İkimizin de suratında aptal bir gülümseme vardı. Ne kadar kabul etmesem de, ben Bulut'a aşık olmuştum.

-Kumsal'ın Pars için bulduğu çözüm hakkında ne düşünüyorsunuz ?

-Kumsal ve Bulut'un öpücüğü hakkında ne düşünüyorsunuz ?

-Kumsal, Bulut'un şirketinde çalışmakla doğru bir karar mı verdi ?

-Bulut'un, Kumsal'ı rahatlatma yöntemiyle sizce nasıl ?

-Buse, Pars ve Kumsal'ın ilişkisine karışmakta haklı mı ?

Vote ve YORUM bekliyorum. Yorumlar gerçekten çok az ve artık eskisi gibi yazmak istemiyorum. Destek olsun lütfen. İyi okumalar.

YARALI YÜZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin