54

5.8K 148 201
                                    

-Belki de haklısın anne. Düşünücem bunu. İyiki varsın.

-Sen de iyiki varsın gül yüzlü kızım. Sen de iyiki varsın . . .

***
Medyada Bulut

Annemle konuşmak düşüncelerimi bir nebze degiştirse de kararımı vermiştim. Bu çocuk doğmamalıydı. Belki annemin dediği gibi o, bütün hayatımdaki kötülüklerin içinde parlayan bir ışık olacaktı, belki de her baktığımda hayatımı kabusa çeviren iki haftam olacaktı. Bu riski göze alamazdım. Bir yolunu bulup kaçmalı ve bu çocuktan kurtulmalıydım. İş yerimi arayıp birkaç gün daha gelemeyeceğimi bildirmiştim.

Evden ve Pars'ın şirketinden olabildiğince uzak bir yere gezmeye gittim. Tabi Pars'ın peşime taktığı korumlarla beraber. Kendimi kötü hissediyorum deyip, bayılma numarası yaptığımda peşimdeki iki adam telaşla Pars'ı aradı. Beni hastaneye götürmeleri gerektiğini söyleyen emri aldıklarında yakındaki hastaneye varmıştık.

Bilerek hastane yakınlarında gezmeye gitmiştim. Doktorlar tansiyonumu ölçerken, kantinden birşeyler isteyip lavaboya gitmem gerektiği söyledim. Onlar dışarda oyalanırken hızlı adımlarla bulunduğumuz kattan ayrılıp, kadın doğum bölümüne gittim. Şuan kürtaja girmem için elimdeki bütün paramı vermeye hazırdım.

Güler yüzlü kadın doktor, beni karşısında görünce şaşırsa da hamile olduğumu ama problemli bir hamilelik süreci geçirdiğimi, hemen bu çocuktan kurtulmam gerektiğini anlattım. Sağlığıma zarar verdiğini söylediğimde, beni kontrol etmek istedi. Acil bir müdahale gerekmedikçe, babasının da onayı olmadan operasyonu yapamayacağını, yasa dışı olduğunu belirtti. Yine de kontrol etmesi gerektiğini, hamileliğin problemli geçtiğini anlatmaya çalıştım. Elimdeki belki de tek fırsat şuandı. Bu kadını bir şekilde ikna etmeliydim.

Hazırlanıp uzandığımda karnıma losyonu sürmeye başladı. Hataneye gelmek, korumaları atlatmak, kadın doğum ünitesini bulmak derken baya vakit harcamıştım. Pars her an gelebilirdi ve ben bu kadını her ne olursa olsun kürtaja ikna etmeliydim. Operasyonu kabul etmezse ya göz yaşlarımla ikna edecektim ya da yüklü bir miktar para teklif edecektim. Başka çarem yoktu. Ultrason cihazı karnımda gezerken, ekrandaki siyah yerde ufak noktacık belirmişti. Gözlerim takıldı kadının gösterdiği yere.

Ekrandaki ufacık nokta çocuğummuş, öyle dedi. Bakmadım daha fazla. Bakarsam vazgeçerdim. Şimdi kalp atışlarını dinlicez dediğinde, odayı hızlı hızlı atan küçücük kalbin atış sesleri doldurdu. O sırada kapı hızla açıldı ve Pars telaşla içeri girdi. Beni aradığı yüzündeki telaş ve öfkeden belliydi.

-Hastam var beyfendi. Bu ne terbiyesizlik. Mahrem diye birşey duymadınız mı ? Hemen odayı terk edin. Doktor Pars'ı azarlamaya başladı. Pars ise bana bakarak susmayı tercih etti. Kısa süren sessizlikte, odayı hala küçük canlının kalp sesleri dolduruyordu. Pars'la birbirimize bakarken ikimizin de gözleri dolmuştu.

-Özür dilerim. Ben şuan bu kalbi atan bebeğin babası, hastanızın da eşiyim, diyerek kapıyı kapatıp yanıma geldi. Doktor, Pars'ın sözleri üzerine bana bakarak onay bekledi ve ben de kafamı sallayarak beklenen onayı verdim. Pars uzandığım yatağın yanına gelerek elimi tuttu ve ekrandaki ufak noktacığa bakarken kalp seslerini dinledi.

Ağlıyordum. Bu küçücük sesler beni vazgeçirmeye yetmişti. O küçücük kalbi susturamazdım. Annemin dediği gibi, ben katil olmazdım. Doktor düzenli kontrollere gitmemiz gerektiğini, ihmal etmememiz gerektiğini söyleyip birkaç besin takviyesi yazmıştı. Yaşlı gözlerle karnımı temizleyip toparlandığımda, Pars ellerimden tutmuş ve beni kaldırmıştı. Dışarı çıktığımızda kapıdaki korumalara ters bakışlar atıp arabaya ilerledik.

YARALI YÜZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin