62

3.8K 132 350
                                    

Medyada Pars

-Seni seviyorum Kumsalım. Ama benim olmayacaksan kimsenin de olmana izin vermem. Özür dilerim. Silahını hedefine doğru tuttu ve korktuğum şeyi yaptı. Kulaklarımda bir kurşun sesi daha yankılandı.

***

Şoka girmiştim. Bulunduğum ortam, silahtan çıkan kurşunun sesi, kanlar içindeki hali. . . Resmen transa girmiştim. Zaman gerçekliğini yitirmişti. Gözlerimin içine baka baka silahı sol göğsüne götürmüş ve tereddüt etmeden tetiğe basmıştı. Çığlık bile atamıyor, tepki veremiyordum.

Bulut'un sesi geliyordu uzaklardan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bulut'un sesi geliyordu uzaklardan. Kafamı ona çevirdiğimde telefondan birilerini arıyordu.

Yardım çağırmıştı galiba. Bulut gelip kollarımdan sarstı. Boş boş bakıyordum suratına. İçinde bulunduğum durumdan bir an önce çıkmalıydım. Bulut sarsmalarını şiddetlenidirirken kendime geldim. Onu itip Pars'ın yanına koştum. Pars, Pars ayaklarımın dibinde, kanlar içinde yerde yatıyor, yarı açık gözleriyle bana bakıyordu.

Hemen baş ucuna oturup başını dizlerimin üzerine koydum. Sonra da kollarımın arasına alarak neden diye çığlık atmaya başladım. Neden, neden, neden yaptın bunu, neden ? Gözlerimden yaşlar boşalıyordu. Bulut, etrafta Pars'ın kanamasını azaltmak için birşeyler arıyordu.

-Aptal, aptalsın sen aptal. Neden yaptın ? Neden yaptın bunu ? Sakın ölme. Sakın beni bırakıp gitme. Gözlerimden yaşlar akarken, Pars'ın kafasını kollarımın arasına hapsetmiştim. Bulut bulduğu birkaç parça eşyayla gelip yanımıza çöktü. Pars'ın gömleğini yırtarak yaraya birşeyler yapmaya başladı. Ne yaptığı umrumda bile değildi. Tek düşündüğüm, Pars'ın yaşaması için Allah'a yalvarmaktı.

-Ben . . . Pars belki de son gücüyle birşeyler fısıldıyordu. Kafamı ona doğru eğip, ağır ağır konuşmasını dinledim.

-Ben, seni kendimden sakınıp başka bir kalbe emanet ettim. Söyledikleriyle daha çok ağlamaya, daha çok bağırmaya başladım.

-Ölemezsin. Duydun mu beni ölemezsin. Pars'ın yarı açık gözleri kapanmaya başlarken, onu uyanık tutmak için sarsıyordum. Kısa süre sonra içeriye tanımadığım insanlar girdi. Ellerinde çantalar, sedyeler . . . Gelip Pars'a ilk yardım yapacakları anda beni ayıramadılar ondan. Bırakırsam, sanki kollarımdan kayarsa, gidecek ve bu onu son görüşüm olacaktı.

Bizi ayırmayı başardıklarında Pars'a müdahale yapılıyordu. Diğer kişilerde Bulut'un ayağıyla ilgileniyordu. Kısa sürede Pars sedyeye konularak ambulansa bindirildi. Bulut da ayrı ambulasa bindirilirken, ben ise artık yorgun düşmüş vücuduma yenilerek gözlerimi karanlığa kapadım.

***

Annemin sesi kulaklarımı dolduruyordu. Dışarda tanıdık, tanımadık bir takım sesler . . . Çok gürültü vardı. Ağır ağır gözlerimi açarken, başımda beyaz önlüklü birileri vardı. Boğazım acıyordu. Neredeydim ?

YARALI YÜZ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin