Ikinci bahar 37 bolum.

67 0 0
                                    

Dugun yeri. Gece hava kararinca.

Oturduklari yere yakin bir ormanlik alan, hatta her kesin sik-sik dolasmak icin gitdigi kucuk bir ormanin <<Oylede dene bilir yani.>> Farkli yonlerinden olan giris patikalari onceden suslenmisdi. Patikalarin her iki tarafindada sirayla mesaleler yaniyor, patika yolunun kendiside , uzerine serpilmis ciceklerle dosenmisdi. Tum patikalar, ormanin tam merkezine , yani dugunun olacagi mekane cikiyordu. Yol boyu ilerledikce, her sey dahada enteresan bir hal almaya calisiyordu. Ilk once ormanin girislerinde, giris yolunun her iki tarafinda kucuk tombis, ikiside siyah beyaz cizgili giyinmis Erkek cocuklari duruyor, ve durmadan bir sey konusuyordular. Ne konusduklarini anlamakda cok zordu. Girirsden girib bir az ilerledikde, her sey daha enteresan bir hal aliyordu demisdim, cunki hakketen cok enteresandi. girisden hemen sonra, mesalelerle aydinlatilmis yolla yurudukce, misafirler, gecdikleri yerlerde rengaren cicekler, bitkiler gorurler ki bu onlari pekde sasirtmaz. Ama bir az daha ilerledikde bir masa ve uzerinde ikremlik ickiler gorurler. Fakat toaf olan, ickilerin kucuk, labarotuar siselerine benzer siselerde olmasi ve uzerinde ic beni azisindan baska hic bir yazi ve ya etkit olmamasiydi. Tum misafirlere yeticek kadar icki vardi ve hepsi ayniydi. Bu sisedeki ickilerden icdikden sonra artik bir az karanlik patikada ilerledikden sonra, yine mesale isiklari gorunur. Isikli yola girdiklerinde, tum misafirler cok sasirir. Cunki demin yanlarindan gecib gitdikleri rengareng cicekler, bitkiler ve Her sey Nerdeyse onlar boyda, hatta onlardanda uzundu. Ama aslinda tum ormanda diyilde, sadece yol kenarinda boyle bir dekor kurulmusdu. Bir az oyle etrafa bakinarak saskinca yurudukden sonra. Yine bir masa gorurler. Masanin uzerindebir suru ikramlik kurabiyeler verdi. Her kes birar tane yemek sartiyla yola devam ederler. Tabi yine karanlik bir patikadan gecerler. Bir az yurudukdeyse, etrafdaki her Seyin normal boyutuna geri donduyunu gorurler. Ama bununlada bitmez. Yurumeye devam etdikce, surekli urkuducu bazi sesler duyar ve ara sira agaclarin ve kollarin arasiyla kosan bir kac tane yelek giymis tavsanlar gorurler. Bu goruntu her kesi cok sasirtir tabi. Hic kimse ne oldugunu anlamaz. Yurumeye devam etdikce, karsilarina turlu-turlu seyler cikar. Misafirlerden, kimi mavi tirtil, kimi konusan dev cicekler, kimde siritan kedi gorduklerini idda ederler. Neden? Cunki gordukleri onlari sasirtmak icin surek kaybolup, yenide ortaya cikiyorlardi. Ama neyseki bu sonsuza kada surmedi. Sonunda patikalarin sonuna, yani ormanin tam merkezine varirlar. Vardiklarinda dugun yerine giris yerinde yuzleri kapali askerler, herkesden davetiyelerini gosterip oyle gecmelerini talep ederler. Iceri gecdiklerinde dahada sasirirlar. Yukaridan kucuk diyilde, tipki eski zamanlardaki gibi, buyuk renkli lambalar sallaniyordu. Misafirler icin kurulmus dairevi masalarin ustunde semsiye niyetine, buyuk, nerdeyse misfirlerin kendilerindende buyuk, Rengaren mantar gorunumlu semsiyeler vardi. Sonucda kurulucsa ikiside benziyor dimi. Amac masala ayak uydurmak olsun. Hem bir daha nerde gorucekler kendilerinde buyuk mantarlari ve cicekleri. Masalarin ustu guzel yemeklerle donatilmisdir. Fakat tam ortada 1 tane uzunmu-uzun masa vardi ki, ustude, cesit cesit tatlilar, pastalar, kurabiyelerle donaltilmisdi. Bir nevi cay masasi. Tabiki cayda eksik diyildi. Ama toaf olan masanin uzerinin kaos halinde olmasi, ve ozellikle boyle dizilmesiydi. Ama dahada toaf olan, bu masanin etrafinda, eski tahta sandaliyelerde, bir tane yelek giyinmis tavsan kostumu giymis adam <<Elindede eski el saatli vardi>>, bir tane elbiseli fare kostumu giyinmis bayanki, ki her halde bayandi, sonra iki tombis ve ayni zamanda ikiz olana erkek cocuklari ve masanin en basindada, bem-beyaz bir elbise giymis, ve basindada beyaz peruklu guzel bir hanim efendinin oturmasiydi. Dahasi bu masaya Gelin ve damat gelmeden hic kimse yaklasamazdi. Qarsonlara gelince, hepsi uzerinde oyun kartinda olan resimler olan takim elbiseler giyinmislerdi. Cay masasindan baska, tum masalarda bir tane ikramlik ozel bir tabek hazirlanmisdi. Onlari ozel kilanda, icinde cesit-cesit ve en oneml kucuk saat gorunumlu kurabiyeler ve tabakda aralarinda sus niyetine oyun kagitlari olmasiydi. Dahasi, dugun yapilacak mekanin etrafi ve ici kirmizi ve beyaz kollariyla kaplanmisdi. Sanki onceden oraya dikilmislerdi. Tabi aralarda, beyaz olan gulleri kirmiziya boyamaya calisan bahce gorevlileride gorunuyordu. Kisaca bu gece gordukleri her sey misafirleri ve dugun sahiplerini, yani bizim grupun uyelerini cok, ama cok sasirtmis, hatta onunlada kalmamis soka salmisdi. Her kez sabirsizlikla, daha nelere sasiracaklarini dusunuyorken Reyhanla Mazhar, cokdan Eve gelmis, kendi dairelerine cikip hazirlanmis, sonra kupfore ve bebere gitdikden sonra, magazadan gelinlikle damatligi alip eve donmuslerdi. Neden magazadan, cunki evdekiler onceden gormesin ve supriz olsun diye, dugun gunu gelip alcaklarini soyleyip ayirtmislardi. Evde hazirlandikdan sonra Mazhar asagi kata iner. Ama inmezden once telefon edip suprizi apartmanin onune getirmelerini soyler. Gereken talimatlari verdikden sonra kapinin zilini basar. Cok gecmeden kapiyi Reyhan acar.
Reyhan: Geldinmi?
Mazhar: Geldim. Hazirmisin?
Reyhan: Sence? Ordan bakinca nasil gorunuyorum sence?
Mazhar: Nasilmi? Cok guzel, hatta buyuleyici olmussun. Insanin aklini basindan aliyorsun bir bakisinla.
Reyhan: Simdi senin aklin basindan gitdimi yani?
Mazhar: Oylede dene bilir. Diyerek iceri girer ve Reyhana yaklasark der.
Mazhar: Boyle yakinken daha cok aklimi aliyorsun.
Reyhan: Ama boyle giderse, korkarim aklin tamamen gidicek.
Mazhar: Giderse gitsin. Sen yanimda oldukdan sonra hic bir sey umrumda diyil.
Reyhan: Benimde diyil.
Mazhar: Peki neden? Sorar bir az sinsi-sinsi gulerek.
Reyhan: Sanki bilmiyorsun?
Mazhar: Belkide bilmiyorumdur. Soylersen ne olurki?
Reyhan: Iyi yaklas o zaman.
Mazhar: Olur. Bana uyar. Diyerek Reyhana yaklasinca, Reyhanda Mazharin kulagina eyilerek 3 keliime fisildar. Hemde Mazhari sok edicek 3 kelime.
Reyhan: Ben seni sevmiyorum!!! Dedikden sonra, bilerek bir kac saniyeliyine susup, Mazharin ne diyecegini bekler.
Mazhar: Ne? Sen ciddimisin?
Reyhan: Ben seni sevmiyorum!!! Cunki......ben sana asigim!!! Hemde oyle boyle diyil. Siril-siklam asigim!!!
Mazhar: Kiz sen ne yapdin oyle? Aklimi aldin ya!!!
Reyhan: E ne sandim. Ben isde boyle alirim adamin aklini. Hem az oncede dedimya, boyle giderse aklin tamamen gidicek diye. Der gulerek. Gulusde-gulus yani. Nasil etkileyecegini cok iyi biliyordu.
Mazhar: Bende sana deli-divane asigim. Dediyi anda Reyhai dudaklarindan oper.
Reyhan: Belli oluyor. Der bir az ayrildikda.
Mazhar: Artik gidelimmi? Her kes bizi bekliyor. Hadi cicegini alda gidelim.
Reyhan: Tamam. Diyerek, cicegini, telefonunu ve kucuk beyaz cantasini alarak kapidan cikar.
Mazhar: Hadi gel. Diyerek koluna girmesini ister. Sonra beraber nerdivenlerden inerek apartmanin onune cikarlar.
Reyhan: Eee ne bekliyoruz?
Mazhar: Surpriz. Simdi gorursun. Hatta simdide gore bilirsin. Bak geliyor. Dediyi anda sokagin basinda bir beyaz at gorunur.
Reyhan: Yok artik! Diyerek saskinlikdan donup kalir.
Mazhar: Var artik. Hem beyaz atli prens, tum genc kizlarin hayali diyilmi?
Reyhan: Oylede...sanki bir uyumsuzluk var. Ha bide ben her kes gibi olmayi sevmem ve istisna olmayi tercih ederim.
Mazhar: Bilmemmi? Sen zaten istisna oldugunu defalarca kanitladin. Uyumsuzluk konusuna gelince. Ne yalan soyleyim, sana katiliyorum. Bence cok haklisin. Sonucda ne Alis prensesdi, Nede sapkaci prens. Bu sebeplerden dolayi. beyaz atli prens lafi buraya uymadi bence. Ama bizde biz, ve Alis ve sapkaci olarak bineriz beyaz atimiza.
Reyhan: Bak bu guzel fikir. Aaa atimizda buraya yaklasiyor. Cokda guzel ya.
Mazhar: Gorur gormez bu olsun dedim. Benimde gozum tutdu. Habide bir ismi varmis.
Reyhan: Neymis? Cok merak etdim.
Mazhar: Ask!
Reyhan: Ne aski?
Mazhar: Atin ismi ask diyorum.
Reyhan: Ha simdi anlasildi. Ask! Ismide kendi kadar guzelmis.
Mazhar: E askimizda yanimiza geldiyine gore, artik binelimde, bizi dugunumuze gotursun dimi?
Reyhan: Hemde hemen!!!
Mazhar: Tamam. Simdi ilk once ben bineyim sonrada sen. Diyerek ata bindikden sonra, Reyhaninda binmesine yardimci olur. Bindikden sonrada hemen yola koyulurlar.

İkincı bahar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin