Mazhar: Ozge sen ne diyorsun? Bu ne demek oluor?
Ozge: Mazhar Reyhan bir saat sonra ameliyata giricek!!!!!!!!!!
Mazhar: Sakın! Sakın ben gelmeden ameliyata almasınlar. Bende hemen şimdi geliyorum.Kerim: Taniyormusun onu? Furkani taniyormusun? Ne olur bir sey soyle. Yeter artik sustugun? Kocanmiydi?
Hulya: ........E...e....evet.......... Der ve bayılır.Kerim: Hülya!!!!
Esra: Yatır şuraya.
Bülent kolonya getir.
Ahu: Tamam.5 dakika sonra.
Seda: Nerdeyim ben?
Kerim: Hatırlamıyormusun? Televizyonda haberi görünce bayıldın. Hatırlamıyormusun?
Seda: .....Evet... Hatırlamaz olaydım......
Kerim: Ne oldu?!
Seda: Nefes alamıyorum ! Duvarlar üstüme üstüme geliyor.
Kerim: Hadi dışarı çıkıyoruz! Esra biz çıkıyoruz, sende Hülyanın paltosunu getir hemen.
Esra: Tamam.Kızların evinde.
Deniz kız: Şebnem çaylar nerde kaldıya?
Şebnem: Geliyor patlama!
Tuğçe: Şebnem telefonun çalıyor!.
Şebnem: Tamam. Der ve gelip telefonu açar. O sırada Fahriye gelir salona.
Fahriye: Ömer aradı! Ayşemin sancıları başlamış! Şimdi hastanedeler. Hadi bizde gidelim.
Tuğçe: Bir dakka!
Fahriye: Niye? Ne oldu?Şebnem: Bilinmeyen numara. Hayırdır inşallah. Diyerek telefonu açar.
Şebnem: Efendim?
Özge: Şebnem, benim Özge....
Şebnem: Neden arıyorsun? !
Özge: Acil olmasa aramazdım. Reyhan için aradım. Bilmeniz gerekdir diye düşündüm.
Şebnem: Ya yine ne diyeceksin? Senin Reyhanla derdin nedir? Hala akıllanamadınmı?
Özge: Reyhanla hiç bir derdim yok. Bilmediğiniz şeyler var, ama bunları şimdi telefonda konuşmayalım. Ben Mazharı arayıp haber verdim. Sende diğer her kese haber ver ve hemen hastaneye gelin.
Şebnem: Mazhara ne söyledin? Hastane ne alaka? Neler oluyor?
Özge: Acele etseniz iyi olur, çünki Reyhan 1 saat , daha doğrusu 50 dakika sonra ameliyata giricek. Kendisi her ne kadar aksini söylesede, hepinizin yanında olduğunu bilmek ona iyi gelicekdir. Der ve hastanenin adresini verip telefonu kapatır.50 dakika sonra.
Reyhan: Ya daha ne bekliyoruz. Zamanı gelmedimi?
Duyğu: Az kaldı bir az sabr et.
Özge: Geldi! Der odaya girerek.
Reyhan: Kim geldi??? Hani kimse bilmeyecekdi?! Der ve o an Mazhar içeri girer.
Reyhanın onun ne işi var burda.
Özge: Ben çağırdım.
Duyğu: Biz çıkalım en iyisi.
Mazhar: Ömür koridorda...
Özge: Tamam ben onunla ilgilenirim. Der ve doktorla birlikde dışarı çıkarlar.Odada.
Mazhar: Reyhan,
Reyhan: Neden geldin?
Mazhar: O ne biçim soru? Hem varmı öyle merakda bırakıp kaçıp gitmek? Sonunda senin bu kaçmaların yüzünden aklımı kaybedicem ona göre. Sen beni merakdan öldürmekmi istiyorsun?
Reyhan: Merakmı? Sen benimi merak etdin?
Mazhar: Evet. Sen ne sandın?Reyhan, neler hiss etdiğini ve aklından geçenleri biliyorum.
Reyhan: Neyi?
Mazhar: Senden vazgeçdiğimi, seni unutmaya dünden hazır olduğumu sanıyorsun, ama öyle değil işde. Yanılıyorsun. Daha doğrusu seni ben yanıltdım.
Reyhan: Neden?
Mazhar: Seni kaybetmemek için. Hayatımın tek aşkını kaybetmemek için.
Reyhan: Yani vazgeçmedinmi? Hiçmi aklından geçmedi?
Mazhar: Hayır tabikide. Hepsi oyundu. Seni, bizi bırakıp gitmemeye ikna etmek için kurqulanmış bir oyun. Seni üzdüğüm için özür dilerim. Niyetim seni incitmek değildi. Ben sadece bizimle kalmanı, verdiğin sözünü tutmanı istedim. Bunu yaparken seni kırdıysam binlerce kez özür dilerim. Başka türlüsü mümkün değildiki güzelim.
Reyhan: Yani diyorsunki güzellikle anlamadın bende sana oyun oynadım. Bunumu diyorsun?
Mazhar: Evetde....
Reyhan: Ben seni anladım. Bu gün ne oldu biliyormusun? Hastaneye yatdıkdan sonra bir adamla tanışdım. Daha doğrusu yaşadıklarına uzakdan şahit oldum. Karısının ameliyata girmede önce yatdığı oda bu katda, hatta bu odanın yanındaki oda. İşde adam kendini odaya kapatmış kapıyı kimaeye açmıyordu. Pencereden gördüm bende. Adam öylece ruhsuz halde yere çökmüşdü. Yüzüne bakınca hiç bir şey hiss etmedim. Ne fark etdim biliyormusun?
Mazhar: Ne?
Reyhan: Anlamsız bir yüz ifadesi, bom boş bakışlar ve belki uzun süre sürecek olan suskunluk. Fark etdiğim bunlardı işde. O adam artık iflah olurmu bilmem. O an, bu karmakarışık ruh halimdeyken ne istediğimi bilmesemde, neyi istemediğimi çok iyi bildiğimi anladım. Ben senin o adam gibi olmanı istemiyorum. O halde olman en son isteyeceğim şey bile olamaz.
Mazhar: Bunu anlamana sevindim. Zira seni kaybetsem benim durumum o adaminkiyle kıyaslanamayacak kadar ağır olur.
Reyhan: Olmasın sakın. Der dolmuş gözleriyle Mazhara bakarak.
Mazhar: Olup olmaması sana bağlı be. Eğer mutlu olmamı istiyorsan bizimle kal.
Reyhan: Zaten sizinle kalmakniçin burdayım şu an.
Mazhar: Öylemi? Ama mesajın bunun tam aksini diyordu.
Reyhan: O mesaj sabah beni üzen Mazhar içindi. Senin için değildiki. O Mazhar benim sinirimi bozunca bende onu üzmek istedim.
Mazhar: Demek öyle küçük hanım? Der bir az gülerek.
Reyhan: Ya benim nerem küçük. Yaşımı geçdim, görünüş olaeakda küçük hanıma benzer bir yanım yok. Görmüyormusun şişdim resmen.
Mazhar: Hayır görmüyorum demek isterdim, ama korkarım onuda yalnış anlar, bebeklerimizi görmüyorsun,umrunda değiller gibi cümlerle sitem etmeye başlarsın. Malum son zamanlarda senin hormonlarının sağı solu belli olmuyor. Hatta durum o kadar vahimki, sağ sol dersi almaları şart.
Reyhan: İlahi Mazhar.Bu durumda bile beni güldüre biliyorsunya. Helal sana.
Mazhar: Sen yeerki hep gül. Ben bir ömür senin şaklabanın olmayada razıyım.
Reyhan: Mazhar,
Mazhar: Söyle canımın içi.
Reyhan: Ömür nerde?
Mazhar: Koridorda bekliyor. Şimdi gelmemi nasıl karşılayacağını bilmediğim için koridorda beklemesini söyledim. Çocuk zaten bu durumdan yeterince etkilendi. Biliyorsun onun için fazla üzüntü ve tres sakıncalı.
Reyhan: Bilmemmi? Biliyorum tabikide....... Ama bile bile onuda üzdüm. Ben ne biçim bir anneyimya? Çocuk zaten hasta,bide ben kendi kaprizlerimle hem onu hem seni üzdüm.
Mazhar: İsteyerek yapmadınki birtanem. Bunu oda biliyor. Zor bir dönem geçiriyordun. Bunu hepimiz biliyoruz. Ayrıca Ömürün üzülmemesini ve hastalığının dahada ilerlemesini istemiyorsan ilk önce senin iyi olman gerek. Biliyorsun sana çok bağlandı. Bide hala emin değilsen sana bir şey anlatıcam.
Reyhan: Ne anlatıcanki?
Mazhar: Bir rüya. Bu rüyayı daha Ômürle karşılaşmadan önce görmüşdüm. Rüyamda ikimizevimizin salonunda sohbet ederken, Ömür yanımıza gelip yapdığı resmi gösterdi. Biz onunla konuşurke içerden bebek ağlaması duyuldu. Ağlayan bizim bebeklerimizdi ve o sesi ikimizde duyduk. Hala birlikdeydik, hatta luna parka gitme planları yapıyorduk. Anlayacağın hiç ayrılmamışdık.
Reyhan: Gerçekden gördünmü o rüyayı?
Mazhar: Evet. Ben hiç sana yalan söylermiyim?
Reyhan: Biliyormusun bende aynı rüyayı gördüm, ama nasıl olsa rüyadır diye inanmadım. Taki o gün haberlerde Ömürün ismini duyuncaya kadar. Ama son zamanlarda rüya düşünücek durumda olmadığımdan baya saçmaladım.
Mazhar: Biliyorum canım. Sen iyi olda, saçmalaman önemli değil. Hem ikimizde aynı rüyayı gördükden sonra kızımız Ömürü bulduysak, demekki bir anlamı var. Boşuna görmemişiz o rüyayı.
Reyhan: Haklısın qaliba. Hadi kızımı çağır artık.
Mazhar: Tamam canım. Der ve dışarı çıkar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkincı bahar.
Fanfiction2 -ci sezon finalinden sonra baslamıs, buyuk ReyMaz evsanesını anlatan bır hıkaye. İlerleyen bölümlerde yeni gelen karakterlerle birlikde tam bir genclik hikayesine dönücek.