Ikinci bahar 56 bolum.

21 0 0
                                    

Not
Reyhan: Gunaydin, her ne kadar benim, yani bizim icin aydin olmasada gunaydin. Gordugun gibi kahvalti hazir. Omuru uyandirmayi unutma. Bu gun onu okula sen birak ve cikis saatindede almayi unutma. Ben anca aksama donerim. Nereye gitdigimi merak ediyorsundur kesin. Ama bosuna beni arama, cunki bulamazsin. Ha bide dusundum ve seni anlamaya calisdim. Gerci gonlum el vermiyor ama, bana baska care birakmadin. Bu yuzden varsin istedigin gibi olsun. Bu notu sonuna kadar okuduysan, nereye gitdigimi anlamissindir kesin. Fazla uzulecegini sanmiyorum. Nede olsa sen zaten bebegimizi istemiyorsun. Sevmiyeceginide anladim. Sevicek olsan dun haberi aldigimizda......yada neyse. Kime ne anlatiyorsam. Hadi sana kizinla kolay gelsin. Umarim bir gun bensiz idare ede bilirsin.
Not son.
Mazhar: Nasilya???? Düşündüğüm yapmıyacaksın demi? Diyerek notu elinden dusurur ve bir sure yerinde donup kalir. Mazharin donup kalmasiyla beraber gozlerindende yaslar akiyordu.
Mazhar: Hayir Reyhan! Ne olur yapma bunu?
Mazharin ic sesi: Neden? Kizi surekli uzerek sen bu hale getirdin.
Mazhar: Hayir ben sadece korkuyorum. Ama bu bebegimizi istemeyecegim anlamina gelmez. Aldiricak dimi bebegi?
Mazharin ic sesi: Malesef...
Mazhar: Doktor...benim doktoru aramam lazim. Der ve telefonunu bulup hemen doktoru arar.
Mazhar: Alo doktor hanim ben Reyhanin esi Mazhar. Reyhan ordami? Eger ordaysa bebegi aldirmasina izin vermeyin!!! Der heyecanli bir sekilde.
Doktor: Hayir Mazhar bey. Reyhan bu gun hastsnemize gelmedi. Der ve Mazhar telefonu kapatir ve bagirarak telefonu duvara vurur. O sirada sese Ömür uyanir ve salona gelir.
Ömür: Baba?
Mazhar: Ömür?
Ömür: Sen niye agliyorsun? Annem nerde?
Mazhar:Annenin azacik isi var, bu gun seni okula ben goturucem. Çikisdada gelip alicam. Annede aksama gelicek. Hadi kahvalti ette okula gec kalma. Der ve kahvaltiya baslarlar. Daha dogrusu sadece Ömür baslar. Cunki mazhar su ana kahvalti edicek durumda degildi.
Bahceli evde erkeklerin odasinda.
Fahriye: Hayatim, ben cikiyorum. Sinava yetismem lazim. Cocugun altini degisdirirmisin? Vak gecikdirme, hemen degiş sonra pisik olur.
Cem: Tamam tombigim. Unutmam.
Fahriye: Sana kac kere dedim bana tombigim deme diye?
Cem: Ya ne varki oyle dememde? Hem ben cok sevdigimden diyorum her halde. Neden her seferinde aliniyorsun?
Fahriye: Bana laf yetisdirecegine cocukla ilgilen. Bak oglum senin yuzunden pişik olursa çok fena agrıza çıkarırım bilmiş ol.
Cem: Fahriye....Fahriye sana diyorum, duymuyormusun?
Cem: Aaa.......Tühhh! Rüyaymış Megerse.
Taner: Hayırdır birader? Ne görüyordun rüyanda?
Cem: Hiiiccc.
Taner: Bu yüzdenmi Fahriye diye sayıklıyordun?
Cem: Sayıklıyormuydum?
Taner: Hıı hıı.
Cem: Aman gözünü seveyim kimseye söyleme ve bu konuyu Haluk abi ve Deniz uyanmadan kapat. Bi duyarsam dillerinden kurtulamam.
Taner: Tamam tamam benden sır çıkmaz.
Cem: Sagol kardeşim.
Taner: Tabi bi şartla.
Cem: Hmm pardon. Demin yalnışlıkla kardeşim dedim. Komşum diyecekdimde dilim sürüşdü.
Taner: İyi sen bilirsin. Bende o zaman her kesden önce gidip Fahriyeye söylerim rüyanda onu gördüğünü.
Cem: İyi tamam, neymiş şartın?
Taner: Şartım şu. Sen ilk fırsatda bana bu rüyanı detaylıca anlatıyorsun, bende ağzımı mühürlüyorum. Nasıl fikir?
Cem: Offf tamam. İlk fırsatda anlatıcam. Yeterki sus.
Kizlarin odasinda.
Tuğçe: Ohhhaa!!!!
Fahriye: Kiz! Ne oldu sabah sabah!
Deniz kiz: Hakketen niye bağırdın sen oyle
Tuğce: Hicccc. Oylesine. İnternetde bir sey gordumde.
Fahriye: Ne gordun? Bizede goster.
Tugce: Amaan bos ver. Zaten o sayfadan demin cikdim. Simdi ben bi hesabimi kontroledeyim, sonra gidip kahvalti hazirlariz. Der ve demin gelen mesaja yeniden bakar.
Mesaj.
Kimseye cakdirma, sana bomba gibi haberim var. Cem bu sabah ruyasinda Fahriye diye sayikliyordu. Henuz detaylari bilmiyorum, oyrendigimde sana anlatirim.
Tugcenin ic sesi: Ohhhaaa yani? Bu kadar cabukmu yani? Gerci bana kalirsa gec bile kaldilar. Bir an once acilsalarda bir birine, bizde onlari bi baş göz etsek.
Deniz kiz: Eee bakdinmi hesabina?
Tugce: Bakdim bakdim. Yeni bir sey yok.
Fahriye: O zaman gidelimde kahvaltı hazırlayalım. Der ve ucude giyinip salona giderler.
Omer: Oooo uyandinizmi tenbeller.
Fahriye: Aaa siz hangi ara kalkdiniz?
Aysem: 1 saat once kalkdik ve hatta kahvalti bile hazirladik.
Deniz kiz: Tühhh!!! Bizde diyordukki gidip her kesden once kahvalti hazirlayalim.
Tugce: Ama birileri bizden once davranmis. Der ve o ana erkeklerde odalarindan cikarlar.
Haluk: Gunaydin gencler.
Taner: Her kese gunaydin.
Deniz oglan: Günaydın. Gece rahat uyuya bildinmi?
Deniz kız: Ehhh sayılır.
Haluk: Öösstttt!!!! Bu ne ya? Büyük var.
Deniz kiz: Pardon.
Deniz oglan! Of baba!
Haluk: Babaya oflanmaz!
Fahriye: Sanada gunaydin. Der Ceme bakarak. Cemse gordugu ruyanin etkisinden cikamamisdi.
Cem: Tamam unutmam...
Fahriye: Buyur? Anlamadim, neyi unutmazsin.
Taner: Sen ona aldirma, Fahriye. Sabaha karsi bur ruya gormus ve etkisinden cikamamis. Belliki kendini hla uykuda saniyor.
Fahriye: Simdi anlasildi. O zaman biz hic ellemeyelim kendiliginden uyansin.
Tugce: Bencede. Der sırıtarak.
Tugcenin ic sesi: Sen bide neler gordugunu bilseydin keske.
Aysem hadi elinizi yuzunuzu yikayinda sofraya gecin. Ama konusdunuz ha. Omer, sende git Masali uyandir. Kahvaltimizi etdikden sonrada artik evlerimize doneriz.
Selimlerin evinde.
Şebnem ve Selim akşam sıkıntıdan film izledikleri için televizyonun karşısında uyuya kalmışlardı. Dahasi Şebnem başını Selimin geniş omuzlarına yaslayarak uyumakdaydı. Bu durumdada omuzu uyuşduğundan ilk uyanan Selim olur.
Selim: Off burdami uyuya kalmışısız?
Selimin iç sesi: Evet öyle olmuş. Hem dikkatli ol. Baksana kız uyuyor. Uyandırma sakın.
Selim: Sahiya uyuyor. Ama omuzum uyuşdu. Oda uyansin bi zahmet.
Selim: Şebnem, Şebnem uyan. Bak sabah oldu.
Şebnem: Ne? Sabahmi olmuş? Offff ! Boynum tutulmuşya.
Selim: Benimde omuzlarim tutulmuş.
Şebnem: Kusura bakmaya. Hangi ara uyaya kaldim anlamiş degilim.
Selim: Bende fark etmedim. Belliki ikimizde ayni anda uyuya kalmişisiz.
Şebnem: Öyle qaliba. Tühhh! Biz unutdukya!
Selim: Neyi?
Şebnem: Neyi degil kimi. Sorunun cevabina gelinceyse senin kuzenlerini unutduk.Hala nede dönmediler. Sinemadami sabahladilar.
Selim: O Tuğçeden her şey beklenir. Sirf bize inat, qıcıklık olsun diye sinemada bile sabahlar o aklı kaçık kuzenim.
Şebnem: Hadi onu anladık. Pekiya Ceme ne demeli?
Selim: Oda...
Şebnem: Dur tahmin edeyim. Oda Mecnuna bağlayıp kendini çölleremi vurdu?
Selim: Ha ha ha! Hic gulesim yokdu. Alemsin vallahi! Ama sana şu kadarını söyleyeyim, onunda çöllere düşmesi yakındır. Yani gidişat belli.
Şebnem: Haklısın. Bizim Fahriyede leyla karakterini pek benimsemiş bu aralar.
Selim: Ne diyelim? Hadi hayırlısı. Ama madem hala bu evde tutsak sayılırız, bari kahvaltı edelim. Ne dersin?
Şebnem: Ben bu fikri sevdim derim. Der ve birlikde guzel bir kahvalti hazirlayip kahvalti ederler. Kahvaltilarini bitirdikden sonrada, birlikde evin yedek anahtarlarini aramaya baslarlar . hemde Tuğçenin anahtarlara el koydugunu dusunmelerine ragmen. Eee ne demişler insanin en son kaybetdiği umutdur. Vu ikiside umutlarını kaybetmediklerine göre evi talan etmekle meşğullerdi. Halbuki anahtar bulmaları icin ....bakmaları yeterli. Diger ekibe gelinceyse, kahvaltidan sonra ortaligi toparlayip İstanbula dönmek uzre yola cikmislardi.
Şimdi gelelim ReyMaza.
Ömür kahvaltisini etdikden sonra Mazhar onu anaokuluna birakir. Ömürü okula biraktikdan sonrada sahile dogru yürümeye baslar.
Mazhar: Ben onlarin ikisinide istiyorum. Hemde canimdanda cok. İkiside sapa saglam yanimda olsunlar istiyorum. Reyhanda bebegimde hep yanımda olsun isterim. Ben sadece Reyhana bir sey olsun istemiyorum, ama oda beni yanlis anliyor. Bebegi aldirmaya gidiyor. Sevdiğim kadını kaybetmiyeyim derken, bu seferde bebegimi kaybedicem.
Mazhar: Hayiiiiiiiir bu olamaz. Der bağırarak ve kendini tutamayip hönkür hönkür ağlar.
Mazhar: Keske doktor sen ölürsen, Reyhanla bebegin yaşar deseydi. O zaman tereddüt etmeden uğurlarina canımı verirdim. Bir bebegim oluyor derken, bu seferde Reyhani kaybetme korkusuyla karsi karsiya kaldim. O benim hayatimin anlami. Gözümün nuru. Onu kaybetme düşüncesi bile korkuncken, buna bir korku daha eklendi. Of ne günah işledimde bunlar geldi başıma?
Ona bir sey olursa ben hic yasayamamki. Fakat o beni yanliş anliyor. Bu bebegimizi istemiyorum demek degilki. Ben ikisininde sapa saglam yanimda olmalarini istiyorum. Tek istedigim bu, ama yanlis anlasiliyor hersey. Allahim nolur Reyhan bebegi aldirmasin. Ne olur yapmasın. Ne istersen kabulum, ama buna izin verme. Daha ilk sevgili olduğumuz günden hayalini kuruyorduk. Gerceklesmesi icin her seyi yaparim. Gerekirse yurt disina gideriz. Her seyi yapariz, yeterki ikiside benim yanimda olsun. Der ve yine aglar, ki notu okudugundan beri goz yaslari hic dinmiyordu. Reyhani aramak icin cebinden duvara vurdugu telefonunu cikarir. Bide ne hikmetse telefonu duvara vurmasina ragmen hala calisiyordu. Hemen Reyhani arar, ama Reyhanin telefonu kapaliydi. Bu durumda Mazharda sesli mesaj birakip telefonu kapatir.
Sesli mesaj.
Mazhar: Reyhan, doktorunu aradim, orda olmadigini soyledi. Bak ne olur her nerdeysen, bir an once eve don gel. Yada hic degilse ara konusalim. Bak bu sessizligin beni korkutuyor. Lutfen yapmak istedigin her neyse yapma. Lutfen yapma.
Reyhan: Yapmamı? İyide neden? Sen degilmiydin bu çocuğu istemeyen? Ne bu çocuk oyuncagimi? Hayir o kadarda kolay degil. Madem istemiyorsun bende onu senin hayatindan cikarayimda anla benim ne kadar uzuldugumu. Sakin bana qaddarsin falan deme, cunki sen beni anlamiyorsun. Ben yasarsam ikimizde mutlu oluruz saniyorsun. Ama ben mutlu olamamki. Madem bunu anlamak istemiyorsun, o zaman yaşada gör. Belki o zaman anlarsın. Lutfen affet beni bebeğim. Beni buna baban zorladı. Der karnını okşayarak.
Sahilde
Mazhar: Ne olur Reyhan aldirma bebeğimizi. Ne olur yapma bunu. Yapmaaa!!! Diye bagirir ve yere çöker. Bunu gören etrefdakilarda onunla konuşmaya çalışır, ama faydası olmaz. Onlarda arabaya kadar geçirirler, oda arabaya binip saatine bakar ve Ömürün kreşden alinma saatinin geldigini görür ve okula gider. Ömürü alip eve gecer. Eve geldiklerinde Ömür tv-de çizgi filmi izlerken, Mazharda evin içinde volta atarak, telefonla Reyhana ulaşmaya çalışıyordu. Böylece akşam olur, ama Reyhan hala eve dönmez.
Mazhar: Akşam olduya. Saatler oldu senden haber almayalı,
Bir bilsen neler neler, ne yaginlar var içimde.
Ah bir bilsen!
Saatler gecmek bilmiyor,
Geçmek bilmiyor içimde dert tasa.
Mazhar: Of Reyhan!!! Nerdesin sen? Bu saat oldu gelmedin ve ben umudumu kaybediyorum yavaşdan. Bu kadar saatdir dönmediğine göre, belkide iş işden geçmiş. Geçmişde, ben yinede bir ihtimal diye dört gözle seni bekliyorum. Ne olur gelde yapmadım de. Yapamadım de. Bunu duymak için neler yapmazdimki. Der kendi kendine. O sıradada Ömürün çizgi filmi biter.
Ömür: Baba, ben acikdim.
Mazhar: Ne?...Ha acikdin. Cizgi filmin bitdimi?
Ömür:Bitdi.
Mazhar: Tamam sen git elini yika bende yemeyi ısıtayım.
Ömür: Tamam babacım.
15 dakika sonra.
Ömur: Baba annem gelmiycekmi?
Mazhar: Kizim dedimya, annen aksam gelicek. 1-2saate gelir. Ama senin yemek yeyip uyuman lazim.
Ömür: Ben yemek yemiyicem. Annemi istiyorum ben. Der ve kafasini öne eger.
Mazhar: Söz veriyorum sana anne gelicek. Ben her zaman sözümü tutarim. Anne gelicek. Yarin uyaninca anneni evde göreceksin. Hem bizim annenle konusacaklarimiz var.
Ömür: Kavgami edeceksiniz?
Mazhar: Hayir kizim, nerden çikardin bunu. Konuşucaz sadece. Yemegide bitirdigimize göre önce elimizi yüzümüzü yikayalim, sonra dislerimizi fircalayalim, sonrada uyuyalim.
Ömür: Bana masal anlatacakmisin?
Mazhar: Tabikide anlaticam. Der ve Ömürü odasina götürür. Ömür pijamalarını giyinip yatağına uzanır, Mazharda masal kitabini eline alarak Ömürün yatağının kenarına oturur.
Mazhar: Cici Kuş
Ormanda yaşamakta olan binlerce bülbül ve kanarya aralarında çıkan tartışmalara bir türlü engel olamayarak yollarını ayırmışlar, ormanın bir tarafında bülbüller, diğer tarafında kanaryalar yaşamaya başlamıştı. Sadece bir bülbül yuvasını terk etmemiş, kanaryalar arasında kalmıştı. İşte, bu bülbül cici kuştu.
Yavru bir kanarya bülbüller tarafına geçince yakalandı ve kafese kapatıldı. Olayı öğrenen kanaryalar elçi göndererek, özür dileyip, yavru kanaryayı geri isteyeceklerdi. Fakat hiçbir kanarya bu işe gönüllü değildi. Sonunda, kanaryalar cici kuşa gittiler ve yavru kanaryayı kurtarmasını rica ettiler. Cici kuş teklifi kabul edip yola çıktı.
Cici kuş bülbüller tarafından sevinçle karşılandı. Baş köşeye oturtuldu. O da bir bülbüldü ve kanaryalar arasında daha fazla kalamayarak hemcinslerinin yanına dönmüştü. Bu kanaryalarla bir arada yaşanmazdı zaten. Ertesi gün cici kuş geliş nedenini açıklayınca ortalık karıştı. Yoksa cici kuş bir hain miydi?
Bülbüller, buna fazla kafa yormadılar ve cici kuşu da bir kafese kapattılar. Cici kuş kendini ve yavru kanaryayı kurtarabilmek için akla karayı seçti. Kötü bir niyetinin olmadığını, yalnızca yavru kanaryayı kurtarmak için geldiğini tekrar tekrar anlattı. Günler sonra yavru kanaryayla birlikte kanaryalar tarafına geçerken, ilk aklına gelen fikre doğrudur deyip başka hiçbir fikri önemsemeyen basmakalıpçılara laf anlatmanın deveye hendek atlatmaktan daha zor olduğunu düşünüyordu cici kuş......ve maslimiz burda biteer. İyi geceler kizim der ve Ömürün yanagindan öper ve işığı kapatip odadan cikar. Salona gecincede Reyhani görür.
Reyhan: Uyudumu? Sorar soguk ses tonuyla.
Mazhar: Uyudu.
Mazharın iç sesi: Neden bana karşı bu kadar soguksun? Gerçi benimkide soru yani?
Mazhar: Reyhan, nerdeydin? Doktorunu aradım oraya gtmediğini söyledi. Yoksa vazmı geçdin. Öyleyse bu saate kadar nerdeydin?
Reyhan: Baska hastaneye gitdim.
Mazhar: Ne??? Nasılya? Sorar korkarak.
Reyhan: Ne nasil. Baska hastaneye gitdim isde.
Mazhar: Reyhan, sabahdan sana ulasmaya çalışıyordum. Sesli mesajimi almadinmi?
Reyhanin ic sesi: Aldimya.
Reyhan: Almadim. Ayrica belki bilmek istersin.
Mazhar: Neyi?
Reyhan: Eyer isteseydin ikizlerimiz olucakdı........Der ve odaya sessizlik coker.
#Armaan

56 bolumun sonu.
Bu bolum gonlunuzce oldumu? Bolumde olanlara ne diyorsunuz?  Bolumun en komik, en uzucu, en duygusal sahneleri hangileriydi? Okurken neler hiss etdiz? Hatalar varsada kusura bakmayin artik.

İkincı bahar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin