İkinci bahar 63 bölüm. Büyük Final SON kısım.

61 0 0
                                    

Kerim: Seda, görmeyeli nasılsın?
Seda: İ...iyiyim hocam.
Ömer: Kerim hoca demek ha?
Kerim: Evet bir az öyle oldu demi?

ReyMazın evinde.

Mazhar: Buyur  geç hayatım.
Reyhan: Sağol. Ömürcüm, bebek odasının kapısını açda  kardeşlerini beşiklerine yatıralım.
Ömür: Tamam annecim. Diyerek kapıyı açar.
Ömür: Anne ne olur bende bir kere kucağıma alsam?
Reyhan: Ama sen daha küçüksün. Tutamazsın.
Ömür: Tutarım. Ya ne olur kucağıma alayım.
Mazhar: Ya ne olurki bir seferden?
Reyhan: İyi tatam. Ama böyle olmaz. Önce  koltuğa otursun.
Ömür: Tamam otururum. Hatta oturdum bile. Hadi ver.
Mazhar: İyide hangisini. İkisini aynı anda tutamazsın.
Reyhan: Çınarı alsın. Nezih uyuyor zaten. Sen Çınarı ablasına ver,  bende Nezihi yatırayım babası.  Diyerek Nezihi beşiğine  yatırır.

Mazhar: Al bakalım. Dikkatli tut. Diyerek Çınarı Ömürün kucağına verir.
Ömür: Merhaba  Çınar. Sen şimdi beni tanımıyorsundur. Ben ablan Ömür.  Baba güldü bana.
Reyhan: Eee tanıdı ablasını.
Ömür: Tanıdımı gerçekden?
Reyhan: Tabikide tanır. Sesini tanır.

Ders bitince.

Kerim: Seda, bir az kala bilirmisin? Der ama Seda  duymazdan gelip her kesle birlikde çıkışa doğru gider.
Ömer: Kalsaydın keşke. Belki önemli bir şey diyicekdi.
Seda: Ömer, gidelim.
Kerim: Hülya.... Der ve Seda bir an durur.
Ömer: Hayır ben gidiyorum sen kalıyorsun. Diyerek sınıfdan çıkıp ikisini sınıfda baş başa bırakır.

Kerim: Neden böyle davaranıyorsun bana?
Seda: Nasıl?
Kerim: Kaçıyorsun sanki benden.
Seda: Niye kaçayımki? Yok öyle bir şey.
Kerim: Var bence.Onca şeyden sonra  senin bu yapdığın oldumu?
Seda: Ne yapıyorumki? Tamam haklısın, bana çok iyiliğin dokundu. Hayatımı, yani hayatımızı  kurtardın? Sonra  bunca zaman yanımda oldun. En zor anlarımda elimden tutdun.  Bütün nazımı çekdin.  Bizim için elinden geleni yapdın. Yapdığın her şey için sana minnatdarım, ama...
Kerim: Ama ne?
Seda: Ama  peşimden buralara kadar gelmeni anlamıyorum.
Kerim: Ne var bunda ben işimi yapıyorum. Hem bu yeni bir şey değilki. Berlindeykende bir üniversitede hocaydım. Memlekete dönünce bir süre çevresel araşdırmalara  adadım kendimi. Ama illaki  mesleğime dönücekdim. Bunun seninle ne ilgisi var?
Seda: Buna inanmamı beklemiyorsun demi? 
Kerim: Tamam  kabul ediyorum. Buraya bir azda senin için geldim.
Seda: Neden?
Kerim: Merak etdim seni. Nasılsın ne yapıyorsun bilmek istedim. İyi olup olmadığını merak etdim.
Seda: Neden ama neden?!
Kerim: Çünki ben sana  çok  alışdım.
Seda: Ne...??? Oldu, ben artık gideyim. Der ve acele bir şekilde  sınıfdan çıkıp  gider.

Kerim: Acelemi  etdim acaba?

Yarın nikah  dairesinde.

Nikah memuru:  Evlenmek için belediyemize baş vurdunuz. Araşdırdık , evlenmenize engel bir durum  olmadığına karar  verdik. Şimdi bir kez daha  şahitlerin huzurunda soruyorum. Siz Tuğçe Yılmaz  Taner Etkini iyi günde-kötü günde, hastalıkda-sağlıkda, ölüm sizi ayırıncaya kadar eş olarak kabul ediyormusunuz?
Tuğçe: Evet! Evet! Evet!
Nikah memuru: Siz Taner  Etkin Tuğçe Yılmazı  iyi günde-kötü günde, hastalıkda-sağlıkda, ölüm sizi ayırıncaya kadar eş olarak kabul ediyormusunuz?
Taner: Evet!!! Hemde sonsuza kadar!
Nikah memuru: Peki siz şahitmisiniz?
Deniz/Deniz: Evet!
Nikah memuru: O zaman bende belediyenin bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum. Allah bir yastıkda kocaltsın. Şimdi bir imza alayım. Der ve önce Tuğçeyle  Taner, sonrada Denizler defteri imzalarlar. Nikah memuru nikah cüzdanını Tuğçeye verir ve Tuğçe Tanerin ayağına  basdıkdan bir kaç saniye  sonra  Taner Tuğçenin dudaklarına yapışır ve ayrıldıkdan sonra alkışlar eşliğinde nikah dairesinden cıkıp  kutlama için kiraladıkları  kafeye giderler.

İkincı bahar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin