Kerim: Seda, görmeyeli nasılsın?
Seda: İ...iyiyim hocam.
Ömer: Kerim hoca demek ha?
Kerim: Evet bir az öyle oldu demi?ReyMazın evinde.
Mazhar: Buyur geç hayatım.
Reyhan: Sağol. Ömürcüm, bebek odasının kapısını açda kardeşlerini beşiklerine yatıralım.
Ömür: Tamam annecim. Diyerek kapıyı açar.
Ömür: Anne ne olur bende bir kere kucağıma alsam?
Reyhan: Ama sen daha küçüksün. Tutamazsın.
Ömür: Tutarım. Ya ne olur kucağıma alayım.
Mazhar: Ya ne olurki bir seferden?
Reyhan: İyi tatam. Ama böyle olmaz. Önce koltuğa otursun.
Ömür: Tamam otururum. Hatta oturdum bile. Hadi ver.
Mazhar: İyide hangisini. İkisini aynı anda tutamazsın.
Reyhan: Çınarı alsın. Nezih uyuyor zaten. Sen Çınarı ablasına ver, bende Nezihi yatırayım babası. Diyerek Nezihi beşiğine yatırır.Mazhar: Al bakalım. Dikkatli tut. Diyerek Çınarı Ömürün kucağına verir.
Ömür: Merhaba Çınar. Sen şimdi beni tanımıyorsundur. Ben ablan Ömür. Baba güldü bana.
Reyhan: Eee tanıdı ablasını.
Ömür: Tanıdımı gerçekden?
Reyhan: Tabikide tanır. Sesini tanır.Ders bitince.
Kerim: Seda, bir az kala bilirmisin? Der ama Seda duymazdan gelip her kesle birlikde çıkışa doğru gider.
Ömer: Kalsaydın keşke. Belki önemli bir şey diyicekdi.
Seda: Ömer, gidelim.
Kerim: Hülya.... Der ve Seda bir an durur.
Ömer: Hayır ben gidiyorum sen kalıyorsun. Diyerek sınıfdan çıkıp ikisini sınıfda baş başa bırakır.Kerim: Neden böyle davaranıyorsun bana?
Seda: Nasıl?
Kerim: Kaçıyorsun sanki benden.
Seda: Niye kaçayımki? Yok öyle bir şey.
Kerim: Var bence.Onca şeyden sonra senin bu yapdığın oldumu?
Seda: Ne yapıyorumki? Tamam haklısın, bana çok iyiliğin dokundu. Hayatımı, yani hayatımızı kurtardın? Sonra bunca zaman yanımda oldun. En zor anlarımda elimden tutdun. Bütün nazımı çekdin. Bizim için elinden geleni yapdın. Yapdığın her şey için sana minnatdarım, ama...
Kerim: Ama ne?
Seda: Ama peşimden buralara kadar gelmeni anlamıyorum.
Kerim: Ne var bunda ben işimi yapıyorum. Hem bu yeni bir şey değilki. Berlindeykende bir üniversitede hocaydım. Memlekete dönünce bir süre çevresel araşdırmalara adadım kendimi. Ama illaki mesleğime dönücekdim. Bunun seninle ne ilgisi var?
Seda: Buna inanmamı beklemiyorsun demi?
Kerim: Tamam kabul ediyorum. Buraya bir azda senin için geldim.
Seda: Neden?
Kerim: Merak etdim seni. Nasılsın ne yapıyorsun bilmek istedim. İyi olup olmadığını merak etdim.
Seda: Neden ama neden?!
Kerim: Çünki ben sana çok alışdım.
Seda: Ne...??? Oldu, ben artık gideyim. Der ve acele bir şekilde sınıfdan çıkıp gider.Kerim: Acelemi etdim acaba?
Yarın nikah dairesinde.
Nikah memuru: Evlenmek için belediyemize baş vurdunuz. Araşdırdık , evlenmenize engel bir durum olmadığına karar verdik. Şimdi bir kez daha şahitlerin huzurunda soruyorum. Siz Tuğçe Yılmaz Taner Etkini iyi günde-kötü günde, hastalıkda-sağlıkda, ölüm sizi ayırıncaya kadar eş olarak kabul ediyormusunuz?
Tuğçe: Evet! Evet! Evet!
Nikah memuru: Siz Taner Etkin Tuğçe Yılmazı iyi günde-kötü günde, hastalıkda-sağlıkda, ölüm sizi ayırıncaya kadar eş olarak kabul ediyormusunuz?
Taner: Evet!!! Hemde sonsuza kadar!
Nikah memuru: Peki siz şahitmisiniz?
Deniz/Deniz: Evet!
Nikah memuru: O zaman bende belediyenin bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum. Allah bir yastıkda kocaltsın. Şimdi bir imza alayım. Der ve önce Tuğçeyle Taner, sonrada Denizler defteri imzalarlar. Nikah memuru nikah cüzdanını Tuğçeye verir ve Tuğçe Tanerin ayağına basdıkdan bir kaç saniye sonra Taner Tuğçenin dudaklarına yapışır ve ayrıldıkdan sonra alkışlar eşliğinde nikah dairesinden cıkıp kutlama için kiraladıkları kafeye giderler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkincı bahar.
Fanfiction2 -ci sezon finalinden sonra baslamıs, buyuk ReyMaz evsanesını anlatan bır hıkaye. İlerleyen bölümlerde yeni gelen karakterlerle birlikde tam bir genclik hikayesine dönücek.