Reyhan: Tamam soruyorum, ama lütfen soruma samimi cevap ver.
Özge: Hadi sor artık.
Reyhan: Tamam. Mazharı gerçekden seviyormusun?
Özgenin iç sesi: Bu nasıl bir soruya? Ne diyicem şimdi? Aklı sıra benimi deniyor, yoksa sinir etmeyemi çalışıyor? Ne deyim ben şuna? Doğruyumu söylesem, yoksa yalanmı atsam? Gerçi doğru ne onuda bilmiyorum?
Reyhan: Sana bir şey sordum. Cevap versene. Mazharı gerçekden seviyormusun, yoksa öylesine bir hevesmiydi seninki?
Özge: Seviyorum! Sordun bende söyledim işde. Seviyorum ne varki bunda. Hem sen benden ne isteyecekdink?
Reyhan: Bana yardım etmeni.
Ôzge: Ne gibi bir yardım?
Reyhan: Öyle hemen anlatmam. Sen önce cevabını söyle. Kabulmü değilmi?
Özge: Ehh kabul diyelim. Kabul etmesine ederimde bundan benim çıkarım ne olucak?
Reyhan: Mazhar desem?
Özge: Neeee???? Sen ne saçmalıyorsun? Ne demek çıkarım Mazhar olucak?
Reyhan: Ne demekse o. Zamanı gelince anlayacaksın.
Özge: Peki ne yapmam gerek? Ne gibi bir yardım istiyorsun?
Reyhan: Önümüzdeki bir kaç ay boyunca beni kayda almanı istiyorum.
Özge: Anlamadım....
Reyhan: Diyorumki bir kaç ay boyunca beni kamerayla kayd etmeni istiyorum. Ben konuşucam, sen kayd ediceksin. Taki ben bitdi diyene kadar. Sonrada zamanı gelince o görüntülü kayıtları sahiplerine ulaşdırıcaksın.
Özge: Sahipleri derken?
Reyhan: Zamanla anlarsın.
Özge: Ağzından farklı bir cevap çıkıcakmı bu gün?
Reyhan: Hayır. Eee ne diyorsun? Varmısın?
Özge: Varımda ne zaman baslayalım?
Reyhan: Bu gün dersler bitince sinema salonuna gel . Yada bu gün olmaz. İlk konuşma malum. Ben hazır olduğumda sana haber vericem.
Özge: Tamam. Gerçi tam olarak bir şey anlamadım, ama hadi neyse. Hele bir başlayalım, bakdım aklıma yatmıyor bırakırım ona göre.
Reyhan: İyi tamam. Neyse ben gideyim. Bir azdan dersim başlayacak. Der ve kütüphaneden çıkıp sınıfına gider.Bahçede.
Fahriye: Aaa Cem senin burda ne işin var?
Cem: Seni ziyarete geldim. Dersin bitince belki bir az dolaşırız dedim. Seninle konuşmam gereken bir şey varda.
Fahriye: Çokmu önemli?
Cem: Aslında.... Evet önemli.
Fahriye: Madem bu kadar önemli, şimdi söylesen olmazmı?
Cem: Tamam madem bu kadar israr ediyorsun, söyleyeyim. Askere gidiyorum. Der ve Fahriye şaşkınlıkdan elindeki kitapları düşürür.
Fahriye: Ne? Ne dedin sen?
Cem: Bizi askere çağırıyorar. Selimle beni yani?
Fahriye: Bir dakka! Nasıl olur bu?
Cem: Tahsilden dolayı ertelemişdik. Simdide askere çağırıyorlar. Fahriye sen iyimisin?
Fahriye: Bilmiyorum. İyimiyim? Diyilim her halde. Ayrıca böyle bir haberden sonra nasıl iyi olmamı beklersin? Askerlik bu! Hafta sonunda aile ve ya akraba ziyareti için şehir dışına çıkmaya benzemez. Nerdeyse 2 yıl.
Cem: İki değil, bir bucuk sene.
Fahriye: Her neyse isde. Bir bucuk sene azmı sence??? Azmı?????!!!!!!!! Sorar bağırarak ve o hışımla çekip gider. Ama aldığı haberden sonra dinlediği bütün dersler bir kulağından girip diğerinden çıkar.Teatro salonunda.
X: Hadi prova. 1, 2, 3 başla. Der ve Tanerle Tuğçe ilerde katılacakları yeni dans yarışması provası için dansa başlarlar. Dans ederk sahnede bir birine sıkıca kenetlenmiş ve ikiyken bir olan ve aynı ritimde atan bir kalp gibilerdi. Müzik eşliğinde yapdıkları hareketler aşkın ritimleri gibiydi sanki. Öylece kendilerinden geçmiş halde dans ederken, farkında olmadan prova dansının sonuna varırlar. Yani provadaki diğer arkadaşların alkışları eşliğinde danslarını bitirirler. İsde tam o anda Taner birden Tuğçenin önünde diz çöker.
Tuğçe: Ne yapıyorsun?
Taner: Sence?
Tuğçe: Şu an şaşkınlıkdan ne diyeceğimi bilmiyorum.
Taner: Bilmiyorsan, evet de sende.
Tuğçe: Neye evet diyeyim?
Taner: Şimdi soracağım soruya. Der ve Tuğçenin ellerini ellerine alarak sorar .
Taner: BENİMLE EVLENİRMİSİN, TUGCE?
Tuğçe: Evet! EVEEEEEEETTTTT!!!!!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkincı bahar.
Fanfiction2 -ci sezon finalinden sonra baslamıs, buyuk ReyMaz evsanesını anlatan bır hıkaye. İlerleyen bölümlerde yeni gelen karakterlerle birlikde tam bir genclik hikayesine dönücek.