İkinci bahar 63 bölüm. Büyük FİNAL. 1 kisim.

21 0 0
                                    

Reyhan:  Tamam soruyorum, ama lütfen soruma samimi cevap ver.
Özge:  Hadi sor artık.
Reyhan: Tamam. Mazharı gerçekden seviyormusun?
Özgenin iç sesi: Bu nasıl bir soruya?  Ne diyicem şimdi? Aklı sıra benimi deniyor, yoksa  sinir etmeyemi çalışıyor? Ne deyim ben şuna? Doğruyumu söylesem, yoksa yalanmı atsam? Gerçi doğru ne onuda bilmiyorum?
Reyhan: Sana bir şey sordum. Cevap versene.  Mazharı gerçekden seviyormusun, yoksa öylesine bir hevesmiydi seninki?
Özge: Seviyorum! Sordun bende söyledim işde. Seviyorum ne varki bunda. Hem sen benden ne isteyecekdink?
Reyhan: Bana yardım etmeni.
Ôzge: Ne gibi bir yardım?
Reyhan: Öyle hemen anlatmam.   Sen önce cevabını söyle.  Kabulmü değilmi?
Özge: Ehh kabul diyelim. Kabul etmesine ederimde bundan benim çıkarım ne olucak?
Reyhan: Mazhar desem?
Özge: Neeee????  Sen ne saçmalıyorsun? Ne demek  çıkarım Mazhar olucak?
Reyhan: Ne demekse o. Zamanı gelince anlayacaksın. 
Özge: Peki ne yapmam gerek? Ne gibi bir  yardım istiyorsun?
Reyhan: Önümüzdeki bir kaç ay boyunca beni kayda almanı istiyorum.
Özge: Anlamadım....
Reyhan:  Diyorumki  bir kaç ay boyunca  beni kamerayla kayd etmeni istiyorum. Ben konuşucam, sen kayd ediceksin.  Taki ben bitdi diyene kadar.  Sonrada zamanı gelince o görüntülü kayıtları   sahiplerine ulaşdırıcaksın.
Özge: Sahipleri derken?
Reyhan: Zamanla  anlarsın.
Özge: Ağzından farklı bir  cevap çıkıcakmı bu gün?
Reyhan: Hayır. Eee ne diyorsun? Varmısın?
Özge: Varımda ne zaman baslayalım?
Reyhan: Bu gün dersler bitince sinema salonuna gel . Yada bu gün olmaz. İlk konuşma malum. Ben hazır olduğumda  sana  haber vericem.
Özge: Tamam. Gerçi tam olarak bir şey anlamadım, ama hadi neyse. Hele bir başlayalım, bakdım aklıma yatmıyor  bırakırım ona göre.
Reyhan: İyi tamam. Neyse ben gideyim. Bir azdan dersim başlayacak.  Der ve kütüphaneden çıkıp sınıfına gider.

Bahçede.

Fahriye: Aaa Cem senin burda ne  işin var?
Cem:  Seni ziyarete geldim. Dersin bitince  belki  bir az dolaşırız dedim. Seninle konuşmam gereken  bir şey   varda.
Fahriye: Çokmu önemli? 
Cem: Aslında.... Evet önemli.
Fahriye: Madem bu kadar önemli, şimdi söylesen olmazmı?
Cem: Tamam madem bu kadar israr  ediyorsun, söyleyeyim. Askere gidiyorum. Der ve Fahriye şaşkınlıkdan elindeki kitapları düşürür.
Fahriye: Ne? Ne dedin sen?
Cem: Bizi askere çağırıyorar. Selimle beni yani?
Fahriye: Bir dakka! Nasıl olur bu?
Cem: Tahsilden dolayı ertelemişdik. Simdide  askere  çağırıyorlar. Fahriye sen iyimisin?
Fahriye: Bilmiyorum. İyimiyim? Diyilim her halde. Ayrıca böyle bir haberden sonra nasıl iyi olmamı beklersin?  Askerlik bu!  Hafta sonunda aile ve ya akraba ziyareti için şehir dışına çıkmaya benzemez. Nerdeyse 2 yıl.
Cem: İki değil, bir bucuk sene.
Fahriye: Her neyse isde. Bir bucuk sene azmı sence??? Azmı?????!!!!!!!! Sorar bağırarak ve o hışımla  çekip gider. Ama aldığı haberden sonra dinlediği bütün dersler bir kulağından girip diğerinden çıkar.

Teatro salonunda.

X: Hadi prova. 1, 2, 3 başla. Der ve Tanerle  Tuğçe  ilerde  katılacakları  yeni  dans yarışması provası için dansa başlarlar. Dans ederk sahnede bir birine sıkıca kenetlenmiş  ve ikiyken bir olan ve  aynı ritimde atan bir kalp gibilerdi. Müzik eşliğinde yapdıkları hareketler  aşkın ritimleri gibiydi sanki. Öylece  kendilerinden geçmiş  halde dans ederken, farkında olmadan  prova  dansının sonuna varırlar. Yani provadaki diğer  arkadaşların  alkışları eşliğinde   danslarını bitirirler. İsde tam o anda  Taner birden Tuğçenin önünde diz çöker.
Tuğçe: Ne yapıyorsun?
Taner: Sence?
Tuğçe: Şu an şaşkınlıkdan ne diyeceğimi bilmiyorum.
Taner: Bilmiyorsan,  evet  de  sende.
Tuğçe: Neye evet diyeyim?
Taner: Şimdi soracağım soruya. Der  ve  Tuğçenin ellerini ellerine alarak sorar .
Taner: BENİMLE  EVLENİRMİSİN, TUGCE?
Tuğçe: Evet!  EVEEEEEEETTTTT!!!!!!!

İkincı bahar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin