İkinci bahar Happy and.

53 1 0
                                    

<<Hikayenin tümünü yani bir sonrali linke kadar  ikinci bahar şarkısı  eşliğinde okuyun lütfen.>>

https://m.youtube.com/watch?list=PL3HNf-swgYH7NM8VjfqrAwEcEh0dpLMMh&v=Tl5iWWlmyW0

Kerim: Hatırlarsan Bahar doğduğunda baharlar hiç bir zaman bitmez demişdim  sana. Biri biter yerine  yenisi başlar. Yaşadığımız sürecede bu böyle sürecek. Bak aylardan mayıs. Yine ilk bahar.  Ve ben diyorumki yeniden iknci baharını yaşaya bilirsin. Hatta birlikde yaşayalım diyorum. Varmısın bu ikinci baharı benimle yaşamaya? Evet dermisin benimle evlenirmisin diye sorsam?
Seda: .......
Kerim: Ne olur bir şey söyle...
Seda: Evet...evet derim...
Kerim: Gerçekdenmi? Evet dedin demi?
Seda: Evet evet dedim. Çünki ne kadar inkar etmeye çalışdımsa fayda etmedi. Çünki o kadar direnmeme rağmen bende seni sevdim.
Kerim: Bunu senden duymayı  ne çok hayal etdim bilemezsin. Der ve İnci yüzüğü Sedanın parmağına takar.
Kerim: Çok seviyorum seni?
Seda: Bende seni çok seviyorum.
Bahar: Babba...
Kerim:Ne? Babamı dedin sen?!
Bahar: Babba..
Seda: Evet baba dedi. Zaten sende bunu beklemiyormuydun?
Kerim: Evet bekliyordum, ama bu kadar erken duyucağımı düşünmemişdim.
Seda: Ama duydun. Bu arada ben çok acıkdım.  Sofra  şahane  görünüyor. Ama önce Baharın  doyurmam gerek.
Kerim: Meyve püresini aldın demi?
Seda: Aldım aldım. Hemde bir kaç tane. Hazır mamayla sütde var çantasında. Zaten  biz evden birlikde çıkınca hazırlık yapmadan çıkamıyoruz. Daha bir yaşında küçük hanım, ama çantası benimkinin 3 katı nerdeyse.  Der  ve  Kerimle sohbet ederken aynı andada  Baharın mamasını yedirip dinlenmesi için   yatırır. 

Yarım  saat sonra.

Kerim: Buraya gelmek sana iyi geldi qaliba.
Seda: Öyle  oldu. Aslında bu ilk gelişim değil. Yani o kazadan öncede buralara gelmişliğim var. Sadece burası değil. Yani buraya yakın bir yerde Mazharın arkadaşının bir yazlık evi var. Onlar evlenmeden önce Elif Masalla birlikde 2 günlük tatile gelmişlerdi. Tabi o zaman Ayşem ve Ömer hala hastanedeydiler. Tabi bende...
Kerim: Sendemi niyeki?
Seda: Bir beyin ameliatı geçirmişdimde. Ayşemle Ömerde vuruldukları için hastanedeydiler. Sonra biz hastaneden taburcu olduğumuzda  Haluk abi bizi ev yerine  buraya getirmişdi. Meğerse hep birlikde bize supriz hazırlamışlar. Akşama kadar, hatta sabaha kadar  sahildeydik. Bir ara eve dönmüşdük, ama Reyhanla  Mazhar sayesinde onları kovalarken kendimizi yeniden sahilde bulmuşduk.
Kerim: Anlaşılan baya eylenmişsiniz . Bak ne diyicem? Acaba, bu seferde bizmi onlara supriz yapsak? Ne dersin?
Seda: Olurmuki. Hem burası küçük. Bide çocuklar var malum.
Kerim: Orası kolay. Çocuklar burda uyur. Bizde çadırlarda kalırız. Büyüklerde çocuklarla kulübelerde kalırlar.

Seda: Doğruya. Nadide anne, Nail abi, Eda hala, Haluk abi....Onlar çocuklarla Kalır. Bizde gençler olarakdan çadır kurarız. Hem zaten büyük ihtimalle ateşin başında sabahlarız.
Seda:  Oda doğru. Zaten geçen seferde öyle olmuşdu.
Kerim: O zaman arabalarla uğraşmayalım. Ben  bir otobüs ayarlarım. Malum baya kalabalığız.
Seda: Tamam. Bu konuda anlaşdığımıza göre artık yemeğe başlaya biliriz . Der ve birlikde bu muhteşem görünümlü sofrayla çok yakından ilgilenirler. Hatta  yol ve  son heyecan dolu anlar iştahlarını baya açdığından, sofrada ne var yok silip süpürürler.

Bir gün sonra Kıyıköyde .

Haluk: Ya ne iyi akıl etdiniz buraya gelmeyi.
Seda: Aslında bu bizden çok sizin fikrinizdi hatırlarsanız.
Ayşem: Sahiya. Nasılda şaşırmışdık Haluk abi eve gitdiğimizi kim söyledi dediğinde.
Ömer: Yol boyu ağzından laf alamamışdık 
Seda: Ne yapdıysak konuşduramadık.
Haluk: Eee ama suprizi kaçardı söyleseydim.
Mazhar: Baya eylenmişdik.
Fahriye: Evet! Sayenizde çoook,  ama çok eylenmişdik. Hala hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor sinirden.
Kerim: Ne yapdılarki?
Seda: Tabi sen ve diğerli bilmiyormusunuz. Şimdi o zamanlar  bunlar  baya  sıkı fıkı olmuşlardır. Sürekli dip dibeydiler. Onların bu halleride bazı kafalarda soru işaretleri ve şüpeler yaratmışdı. Der Haluk abi ve Fahriyeye bakarak?
Haluk: Bizmi?
Seda: Ne?! Yalanmı? Hal böyleyken bizim şapşiklerde  bize, yani o zaman orda olan her kese şaka yapmışlardı  sahilden yazlık eve geçince.
Cem: Eee sonra?
Ayşem: İşde birden salona geldiler ve biz evlenicez dediler. Tabi bu işin gerçek kısmıydı.
Ömer: Asıl şaka: Bizim ne zaman sormamızla başladı.
Fahriye: Hemen bu gün demesinler?
Özge: Ay dedilermi yoksa?
Şebnem: Onunlada kalmadılar, gün aldıklarını, nikah memurunun onları beklediğini dediler.
Seda: Sonrada Fahriyenin yüreğine indirmek için,  biz bir koşu gidip evlenelim, dönüncede size mujdeli bir haberimiz olucak  deyip evden çıkdılar.
Selim: Bu kadarmı?
Taner: Hiç olurmu? Tabikide değil.
Ayşem: Döndüklerinde üzerlerinde birer gelinlik ve damatlık vardı.
Fahriye: Oda azmış gibi birde yalancı nikah cüzdanı vardı.
Seda: Ama  en  çok komik olan Reyhanın  ayağında ayakkabı yerine spor  ayakkabıları olmasıydı.
Haluk: Neymiş bizden daha kolay kaça bilmek için giymiş.
Bülent: Ne  yani ciddi-ciddi sizin onları kovalayacağınızımı düşündüler yoksa?
Deniz: Düşündüler ve haklı çıkdılar.
Özge: Ay yok artık?!
Deniz kız: Bende aynını dedim , bunlar ciddi ciddi bu şakacıların peşinden koşduklarında.
Deniz: Tabi ben hariç.
Deniz kız: Ama sen arayıp çağırınca geri döndüm.
Haluk: Bilmemmi  ne için döndüğünü....
Deniz: Baba halamı? Farkındaysn biz evlendik. Çocuğumuz bile oldu. Bu neyin iması?
Eda: Ayyy sahidende yapdılarmı o kadarını?
Fahriye: Sahidenimi kaldı  Eda hala?  Bir saat onları aradık, en sonundada kayalıkları arkasında bulduk bunları.
Nail: Anlaşılan pekde iyi saklanamamışlar 
Tuğçe: Eee bulunca ne oldu?
Reyhan: Ne olsun? Hesap sordular. Bizde yalnış fikirlere kapıldıkları için onlardan hesap sorduk ve gerçekdende  yakında evleniceğimizi söyledik.
Mazhar: Sonrada sahilde kalmaya karar verdik.

İkincı bahar.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin