ReyMazin evinde.
Omur: Anne, baba neyiniz var? Beni yuvadan aldikdan bi toafsiniz?
Reyhan: Yok bir sey canim. Sadece yorucu bir gundu ve biz cok yorulduk. Demi Mazhar?
Mazhar: Oyle. Annen hakli. Hadi git ustunu deyis ve ellerini yika?
Ömur: Tamam babacim. Der ve ayakkabilarini ve montunu cikarip odasina gider .
Reyhan: Mazhar, ne olur artik bir sey soyle. Hasteneden cikdigimizdan agzini bicak acmiyor. Neden konusmuyorsun?
Mazhar: Ne soylememi istiyorsun? Goz göre göre ölümünü izlemeyi tercih ediyorum dememimi? O zaman cok beklersin.
Reyhan: Ne demek cok beklersinya?
Mazhar: Şu demekki, benim bir tane Reyhanim var ve onu kaybetmeyede hiç niyetim yok. Anliyorsun demi?
Reyhan: Hayir anlamiyorum diyecegimi düşünüyorsun demi? Ama ben seni anliyorum. Çok iyi anlıyorum. Ama ne yazikki sen beni anlamiyorsun.
Mazhar: Evet göz göre göre ölmeyi tercih etmeni anlamiyorum. Sen hic Ömürü ve beni düşünmüyormusun? O kız daha yeni annesini buldu. Ne diyeceksin ona? Kusura bakma ama ben bir daha dönmemek üzre gitmek zorundayimmi diyeceksin?
Reyhan: Evet! Ve eminim o beni anlar. Sana inanamiyorum. Bebegimiz olmasini ne kadar cok istedigimi biliyorsun. Nasil olurda boyle konuşursun?
Mazhar: Biliyorum, bunu bende cok istiyorum, ama senin canin pahasina degil.
Reyhan: Ama ben istiyorum. Ama belliki sen cocugumuzdan vazgecmissin zaten.
Mazharin ic sesi: Vazgecmedim be gulum. Korkuyorum sadece . Sensiz kalmakdan korkuyorum sadece. Ne olurki anlasan. Ben sensiz bir hayat istemiyorum.
Reyhan: Susup kaldigina gore vazgecdigini kabul ediyorsun demekdir. Der ve odaya gider.
Mazhar: Napicam ben ya?
Ömür: Baba, üstümü değisdim.
Mazhar: Aferin canim. Hadi sofrayi kuralim.
Ömür: Annem nerde?
Mazhar: Annen bu gun bir az rahatsiz. Sofrayi biz kurucaz.
Reyhan: Gerek yok ben kurarim. Diyerek salona girer.
Ömür: Anne iyimisin? Agladinmi sen?
Reyhan: Yok bir sey canim. Gözüme toz kacdida. Hadi beraber sofrayi kuralim, babanda kendi işleriyle ilgilensin.
Mazhar: Reyhan ne işi? Benim bir işim yok şu an. Der kulağına fısıldayarak.
Reyhan: Bul o zaman!!!!!! Der ve Ömürle birlikde mutfaga gider. Mazharsa, salonun ortasinda kala kalir.
Selimin evinde.
Şebnem: O sofrada güzel olmuş. Der salona girerek.
Selim Begenmene sevindim. Bakalim mantilarida begenicekmisin? Kendim yapdim.
Şebnem: Mantımı? Diyerek numaradan yuzunu burusdurur.
Selim: Evet manti. Bak sirf senden ozur dilemek icin kendi ellerimle mantı acdim sana. Her halde tadina bakarsin demi?
Şebnem: Eee napalim? Mecbur tadina bakicam. O kadar ugraşmişsin sonuçda. Emege saygi göstermek lazim nede olsa.
Selim: Eee o zaman buyur otur.
Şebnem: Oturayimda, sen boylemi oturacaksin? Sorar gulerek.
Selim: Ne oldu? Komik bir seymi var?
Şebnem: Evet var. Ama belliki sen farkinda degilsin. En iyisi ben gostereyim ne oldugunu. Diyerek manti tabaklarini Selimin elinden alip masaya koyar ve Selimin kolundan tutup aynanin karsisina goturur.
Şebnem: Kendine bi bak istersen. Der gulerek.
Selim: Eee ne olmuş? Biz burda hanimefendi icin manti acalim, ustumuz başimiz un olsun, ama o benim bu halimle dalğa gecsin.
Şebnem: Ya tamam, abartma. Ben sadece şaka yapdim.
Selim: Yok oyle şaka yapdim deyip kurtulmak. Der ve yuzune bulasmiş unun bir kismini Şebnemin yuzune surer.
Şebnem: Aldinmi intikamini? Rahatladinmi peki?
Selim: Evet rahatladim. Hadi sofraya gecelim. Mantilar soyuyacak yoksa. Der ve sofraya gecerler.
Şebnem: Bakalim nasil olmuş. Der ve bir kaşik alir.
Selim: Eee nasil olmuş?
Şebnem: Hmm ilk sefer icin qayet guzel. Yene bilir yani. Ellerine saglik.
Selim: Ohbe! İste benim bekledigim cevap.
Şebnem: Sende yesene..
Selim: Yiyicem. Hayda şeyi unutdum. Diyerek mutfaga gider ve ordaki saksi çiçeklerden birini alip gelir.
Selim: İsde buda cicek.
Şebnem: Ne alaka?
Selim: Bilmem. Bende anlamadim. Tuğçe illa israr etdi çiçekde alıcaksın diye. Ama ben mantı isine girisip unutdum. Ama olsun. Madem cicek sart, iste buda cicek. Hemde solmayanindan. Tabi sulamayi unutmazsan.
Şebnem: Tamam unutmam. Bu arada manti gercekden guzel olmus.
Selim: Begendinmi peki?
Şebnem: Hemde çok.
Selim: İşte budur be! Benim dedigime geldin sonunda.
Şebnem: Anlamadim.
Selim: Anlatayim o zaman. Hani ben sana brokoliden nefret etdigimi demisdimya?
Şebnem: Soylemisdinyaaa!!!
Selim: Dur bi dinle. O aksamda dinlemedin. Oysa ben, brokoliden nefret ederim, ama bu seferki gercekden hosuma gitdi, guzel olmus diyecekdim, ama sen laflari ağzıma tikadın. Sonrada kavqa cikdi.
Şebnem: Ne? Gercekden oylemi diyecekdin? Ben sandimki.
Selim: Ne sandigini biliyorum. Ama oyle degil isde. Bu yuzden bende senin en nefret etdiğin yemegi yaparak onu sana sevdirmeyi deneyim dedim ve yapdimda.
Şebnem: Güzel düşünmüşsün, ama ben mantıdan nefret etmiyorum.
Selim: Nasılya?
Şebnem: Ben sabah Fariyeye ne sordugunu duydum ve misilleme yapdigini sandigim icin sevdigim ve yapilmasi zor olan bi yemek olan mantıyı soylemesini dedim Fahriyeye
Selim: Ne? Ben bosunami yoruldum tum gun?
Şebnem: Bosunami? Yani mantidan nefret etseydim, bosuna olmayacaldi demi? Sagolya. Gercekden cok sagolya. Diyerek masadan kalkar ve cikis kapisina dogru gider.
Selim: Şebnem nereye? Off be! Yine basliyoruz . Der ve Şebnemin peşinden gider.
Şebnem: Allah kahretsin. Acilmiyor.
Selim: Nasil acilmiyor?
Şebnem: Acilmiyor isde. Kapıyı ustumuze kilitleyip gitmişler.
Selim: Dert etdigin seye bak. Benim anahtarimla acariz. Diyerek elini cebine atar.
Selim: Her halde odamda. Der gidip odasina, sonrada salon bakar.
Şebnem: Bulamadinmi?
Selim: Hayir, ne benimkiler, nede yedek anahtarlar yok. Belliki bu Tuğçenin işi.
Şebnem: İyide şimdi ne yapicaz?
Selim: Hic bir şey. Tuğçeyle Tanerin sinemadan dönmesini bekliyicez. Yada Cemin donmesini bekliyicez.
Şebnem: Ofya! Bi bu eksikdi.
Selim: Aslinda, bi bakima iyi oldu. Yoksa sen yine anlayip dinlemeden kacip gidicekdin.
Şebnem: Ya napsaydım?
Selim: Ya tamam. Afedersin. Ben sadece sasirdim. Hem begendigine gore bosuna ugrasmis sayilmam demi? Yani diyorumki, şimdilik bariş ilan etsek. Ne dersin?
Şebnem: İyi kabul.
Selim: O zaman bir el atda sofrayi toplayalim. Sonrada bi kahva yaparsin artik. Yemek bendendi, kahvelerde senden. Kabulmu?
Şebnem: Kabul. Hadi gidelim. Der ve salona giderler.
Bahceli evde.
Aksam her kes Cemin ninesinin bahceli evinde toplanmis manqal partisi yapiyorlardi. Her kes dediysem, ReyMaz, SeFur ve SebSel haric.
Haluk: Ya ne iyi akil etdiniz bu manqal işini.
Cem: Madem o kadar balik tutduk bari hep beraber yiyelim dedik.
Fahriye: Aynen. Fenami bir araya toplanmis olduk.
Omer: Oyle, ama keske Mazharla Reyhanda gelseydi.
Aysem: Heya. Hem sizin diger kuzeniniz nerde?
Tuğçe: Evde. Yani evdeler.
Deniz oglan: Nasil yani?
Taner: Tugce ,Selimle Sebnemi eve kilitledide.
Tuğçe: Ve tesadufen haber vermeyi unutdum.
Deniz kiz: Senden korkulur vallahi. Bu arada şu facebookda gordugum paylasim gercekmi?
Tugce: Gercek tabikide. Biz evden cikarken sofraya yeni oturmuslardi.
Haluk: Yani gercekdende mantiyi kendi tek basinami yapdi?
Tugce: Evet. Gormeniz gerekdi.
Deniz oglan: Buyuk eylence kacirdik desenize.
Aysem: O degilde ben Reyhanla Mazhari merak ediyorum. Bilmem farkindamisiniz, ama son zamanlarda bi toaflar sanki.
Omer: Oyle vallahi. Mazharda eskisi gibi degil. Cok normal davraniyor, ama sanki bi derdi var.
Fahriye: Reyhanda oyle. Kizin bi derdi var ama icine atip gulumsemeye devam ediyor sanki.
Haluk: E madem oyle bir hisse kapildiniz, dondugumuzde, ikisiylede ayrica konusalim.
Aysem: Haklisin Haluk abi. Bencede biz doner donmez ikisiylede konusalim.
Fahriye: Karar verildigine gore bende bi Ceme bakayim. Der ve manqalin yanina gider.
Cem: Sonunda yanima gele bildin. Bende unutdugunu sandim.
Fahriye: Ya hemen alinqanlik yapma. Geldim isde. Geldimde bakalim baliklar ne durumda?
Cem: Nerdeyse hazir. Bide su tabakdakiler var. Tadina bakmak istermisin?
Fahriye: Bilmemki...
Cem: Aaa amma naz yapdin. Hadi bi tadina bak. Der ve tabakdaki kizarmis baliklardan kucuk bir parca kopararak Fahriyeye uzatir.
Cem: Hadi ac agzini.
Fahriye: İyi alayim bari.
Cem: Eee nasil? Begendinmi?
Fahriye: Ne diyeyim. Ellerine saglik. Muhtesem olmus. Anlasilan bu isde ustasin. Cem: Bunlarda hazir. Hadi sen su tabagi gotur, bende bunlari manqaldan alip gelicem.
Fahriye: Tamam canim. Der tabagi alarak.....Eee.....sey.....ben lafin gelisi soyledim....yani.....en iyisi ben gideyim. Der ve digerlerinin yanina gider. Cemde baliklari tabaga koydukdan sonra arkadaslarin yanina gider ve hep beraber balik ziyafetinin tadini cikarmaya baslar ve sonrasinda cok eglenirler. Ayrica geceyide orda kalicaklardi.
ReyMazin evinde.
Ömür: Baba, yemekden sonra bana masal anlatirmisin?
Mazhar: Anlatirim tabi.
Reyhan: Ama once tabagindaki yemek biticek ve banyo yapilicak.
Mazhar: Anneni duydun. Hadi bitir yemegini.
Ömür: Tamam. Peki bir şey daha sora bilirmiyim? Siz neden hic konusmuyorsunuz?
Reyhan: Nasil konusmiyoruz? Konuşuyoruzya.
Ömür: Hayır siz benimle konuşuyorsunuz. Bir birinizle degil. Ne oldu? Küsdünüzmü?
Mazhar: Yok canım. Biz niye küselimki?
Reyhan: Sadece bir az yorğunuz. Bide düşünüyorduk.
Ömür: Neyi?
Mazhar: Seni. Demi annesi? Der Reyhana imali imali bakarak.
Reyhan: Öyle ya. Acaba bu gece Ömüre hangi masali anlatsak diye düşünüyorduk, ama madem bu gece masalini baban anlaticak, birakalimda sadece o dusunsun. Ayni zamandada sofrayi toplar.
Mazhar: Ne toplamasi Reyhan? Daha yemegini bitirmedin.
Reyhan: Ömür bitirdiya, önemli olan o nede olsa. Ben yemesemde olur. Ayrica isdahimda yok. Hadi kizim, dogru banyoya.
Ömür: Tamam anne. Der ve banyoya gider.
Mazhar: Reyhan, sen ne saçmaliyorsun? Ne demek ben yemesemde olur. Olmaz oyle sey.
Reyhan: Neden olmaz? Bal gibide olur isde. Zaten ben yemişim ve ya yememişim ne önemi varki? Önemli olan sen ve kizimiz. Siz iyi olunda, benim nasil oldugumun, ne istedigimin ve neler hiss etdigimin bi onemi yok. Der ve hızlıca ordan uzaklasip Ömürün odasına gider ve havlusuyla bornozunu alip banyoya gider.
Reyhan: Ben geldim. Sen saçlarını acdinmi? Aferin sana. Der ve suyu acip sicakligini ayarlar.
Reyhan: Hadi simdi soyun ve kuvete gir.
Ömür: Tamam anne. Der ve soyunup suyun altina girer.
Salonda.
Mazhar Reyhan gitdikden sonra deyine-deyine sofrayi topluyordu.
Mazhar: Neymis, tek önemli olan bizmisiz. Neden beni anlamiyorki? Sanki ben cocugumuz olmasini istemiyorum. Ama ne pahasina? Senin canin pahasinaysa ben bir ömür cocuklarimizin olmamasinada raziyim. Yeterki sen yanimda ol. Yasadigini bileyim o bana yeter.
Mazharin ic sesi: Sen razisinda, o razimi? Tamam bir omur cocugunun olmamasina razisin. Onu anladik. Yani hala cocugunuz olmasaydi iyi hos. Ama sizin artik bi cocugunuz var. Bu durumda ondan vazgecmen dogrumu?
Mazhar: Degil tabikide, ama napayim? İcim yaniyor. Bir yanda Reyhan, bir yanda daha dogmamis, yuzunu bile gormedigimiz bir bebek. Cok zorbe! Sende ustume geliyorsun. Sanki ben baba olmak istemiyorum. Napicagimi şaşirdim vallahi.
Banyoda.
Reyhan: Of nasilmis benim kizim. Tertimizmi olmus. Ohh mis gibide kokarmis.
Ömür: Gercekden oylemi? İyikide bu şevtali kokulu şampuani aldik.
Reyhan: Cokmu sevdin?
Ömer: Evet. Mis missss.
Reyhan: Öyleyse hep bundan aliriz. Hadi simdi dikkatlice cik. Hadi elimden tutki dusmeyesin. Der Ömüre elini uzatarak.
Ömür: Tamam anne. Der ve Reyhanin elinden tutarak kuvetden cikar.
Reyhan: Aferin. Şimdiyse odana gidelimde, saclarini kurutalim. Der ve Ömürün odasina giderler. Ömur giyindikden sonra Reyhan fönle saçlarını kurutur. Sesi duyan Mazharda gelip kapının arasından onları izler.
Ömür: Anne kurudu qaliba.
Reyhan: Dur bakayım. Der Ömürün saçlarına bakarak.
Reyhan: Evet kurumuş. Hadi gir yatağina. Bende sana masal anlatayım. Gerçi baban anlatıcakdı.
Ömür: O anlatsin.
Reyhan: Tamam, ben çağırayım kendisini. Der ve tam kalkıcakken Ömür onu durdurur. Ömür: Anne , birşey sorucam. Hani ben bu eve ilk geldiğim gece sizin konusmanizi duyup kaçmışdımya.
Reyhan: Evet.
Ömür: Hani babam senin beni görüp dahada üzüleceğini düşünmüşdü. Neden öyle düşündü?
Reyhan: Öyle düşündü, çünki.....çünki....doktorlar çocuğunuz olamaz demişlerdi.
Ömür: Öylemi? Sorar uzgun bir ifadeyle.
Reyhan: Ne oldu? Hemen yüzün düşdü? Çokmu üzüldün?
Ömür: Evet. Yani hicmi mümkün değil? Tamamen imkansızmı?
Reyhan: Hayır sadece cok zor dediler. Yani olmıya bilir dediler. Ne o? Sen çokmu istiyorsun kardeşinin olmasını?
Ömür: Evet isterdim. Ya sen?
Reyhan: İstemez olurmuyum? Çok istiyorum, ama....
Ömür: Ama ne?
Reyhan: Ama dediğim gibi zor. Ama olsun. Sen varsin ya prenses. Sende bizim kizimisin.
Ömür: Ama öz kızınız degilim.
Reyhan: Bana bak, o dediğini bir daha duymayayım, yoksa çok fena küserim. Sen bizim kizimizsin. Belkide.... tek kızımız sen olacaksin sonsuza kadar.
Ömür: Neden öyle dedin anne?
Mazhar: Sahi, neden oyle dediki? Der kapını arkasından.
Reyhan: Boş ver canim. Ben babani çagirayimda masalini anlatsin.
Mazhar: Çağırmana gerek yok, çunki geldi bile. Der odaya girerek.
Reyhan: Ben gideyim o zaman.
Mazhar: Kalsaydinya.
Reyhan: İstemez. Ayrica uykum var, yaticam. Der ve odadan cikar.
Mazhar: Ehh madem baş başa kaldık, ben sana masalını anlatayım. Hadi kay bakalim. Diyerek Ömürün yanina uzanır.
Ömür: Baba hangi masali anlaticaksin?
Mazhar: Uyku cücesinin masalını anlaticam. Der ve anlatmaya baslar.
Mazhar: Bir varmış bir yokmuş, Evvel zaman içinde kalbur saman içinde Uykular ülkesinde, uykuların en derin yerinde bir uyku cücesi varmış. Uykular ülkesindeki evinde sabah akşam uyuklarmış. Dünya üzerindeki çocuklardan biri uyumak istemediğinde uyku cücesinin kulakları çın çın çınlar, gözleri fal taşı gibi açılır, yerinden fırlayıp o çocuğun bulunduğu eve gidermiş. Çocuğun odasına girdiğinde, elindeki değneği çocuğun gözlerine doğru uzatır, kirpiklerine bir iki kere vururmuş. Böylece uyumayan çocuk, horul horul uyurmuş. Günlerden bir gün Barış adlı bir çocuk televizyonun karşısında biraz fazla kalmış, böyle olunca da uyku saatini kaçırmış. Bu sırada uykular ülkesindeki uyumakta olan uyku cücesinin kulakları çınlamaya, gözleri faltaşı gibi açılmaya başlamış. Hoplamış, zıplamış bir adımda Barış’ın odasına gelmiş. Elindeki uyku değneğini çocuğun gözlerine doğru uzatıp, kirpiklerine bir iki kere vurmuş.
Ömür: Baba sana , birşey sora bilirmiyim.
Mazhar: Sor tabi.
Mazharin ic sesi: Kesin Reyhana sorduklarini banada sorucak.
Ömür: Hani ben bu eve ilk geldiğim gece sizin konusmanizi duyup kaçmışdımya.
Mazhar: Evet.
Ömür: Hani sen annemin beni görüp dahada üzüleceğini düşünmüşdünya. Neden öyle düşündün?
Mazhar: Çünki doktor çocuğunuz olamaz demişdide ondan.Hem sen neden sordun? Diye sorduğunda Ömür uzgün bir ifadeyle. Mazhara bakar
Mazhar: Bak bakiyim bana. Ne oldu sana? Üzüldünmü sen?
Ömür: Hicmi mümkün değil? İmkansızmı yani?
Mazhar: Hayır da, sadece cok zor dediler. Yani olmaya bilir dediler. Ama sen çok istiyorsun anlasilan.
Ömür: Evet isterdim hemde cok . Ya sen?
Mazhar: Çok istiyorum, ama.... Der ve çenesi hafif titremeye baslar ve gozunden yas akar, çunki içinde bulunduğu durum onu çok üzüyordu. Bide Reyhanin soğuk davranışlari tuz biber olmuşdu.
Ömür: Aglama baba. Der ve eliyle Mazharin göz yaşını siler.
Ömur:Ama ne baba?
Mazhar: Ama dediğim gibi zor iste. Hem sen varsinya. Sen bizim biricik kizimizsin.
Ömür: Ama öz kızınız degilimki.
Mazhar: Bir daha duymayayım o sözleri. Annende bende küseriz anlasdikmi?
Ömur:Anlasdık.
Mazhar: Hem birinin babasi annesi olmak için kan bagi gerekmez seninle kim gülüyorsa kim üzülüyorsa kim vakit geçirip yaninda oluyorsa gercek ailen odur... Şimdi anneni daha iyi anliyorum. Belkide bizim sonsuzadek tek kizimiz sen olucaksin.
Mazharin iç ses: Kekse sorun bende olsaydida Reyhan üzülmeseydi bu kadar. Yada bu mucize hiç gerçekleşmeseydi. O zaman daha az üzülürdü. O üzülünce ben dayanamiyorumki.
Mazhar: Neyse hikayemize devam edelim. Eveet nerde kalmisdik? Ha buldum.
Elindeki uyku değneğini çocuğun gözlerine doğru uzatıp, kirpiklerine bir iki kere vurmuş. Barış gözlerini daha çok açıp uyku cücesine bakmış. Uyku cücesi elindeki değneği tekrar ona doğru uzatmış, Barış değneği eliyle şöyle bir tutmuş ve gülmeye başlamış. Uyku cücesinin başına daha önce hiç böyle bir şey gelmemiş, o yüzden şaşırmış, afallamış değneğini Barış’ın elinden almak için çekmiş. Barış kıkır kıkır gülmeye başlamış. O kadar çok gülüyormuş ki, uyku cücesi telaşlanmış. Çünkü biraz sonra Barış’ın annesi odanın kapısını açmış. Uyku cücesi kendini yatağın altına atıp, saklanmış. Günün birinde çocukların dışında biri uyku cücesini görürse, bir daha uykular ülkesinden çıkamazmış. Annesi Barış’ı yanaklarından öpmüş ve uyuması için ona bir masal anlatmış bu arada bizim uyku cücesi, annenin anlattığı masaldan çok etkilenip, yatağın altında uyuyakalmış. Bir saat kadar sonra Barış yatağından aşağı inmiş, uyku cücesinin kulağının dibine yaklaşıp “Aaaaaaaaa” diye bağırmış. Uyku cücesi aniden uyanınca kafasını yatağa çarpmış sonra da Barış’ın ağzını kapatmış. Barış ağzı kapalı olduğu halde gülmeye devam etmiş, o kadar çok gülüyormuş ki, Uyku cücesi Barış’ın annesi odaya tekrar gelir diye telaşa kapılmış. Hayatında ilk defa bir çocuğu uyutmayı başaramıyormuş. Barış’ın karşısına çıkıp, eliyle sus işareti yapmış, Barış susmuş, ondan sonra takla atmaya başlamış, Barış merakla onu izliyormuş, uyku cücesi birden bire Barış’ın yanına hoplayıp, göz kapaklarını elleriyle çekiştirmeye başlamış. Barış gözlerini açmaya çalışıyor, uyku cücesi kapatmaya çalışıyormuş. Bir kaç dakika sonra uyku cücesi Barış’ın gözkapaklarını bırakmış. “Sen neden uyumuyorsun çocuk”? diye sormuş ona. Çocuk biraz da ağlamaklı gözlerle ona bakmış :”Sen kimsin “? Demiş. Uyku cücesi, “Ben yku cücesiyim, uyuyamayan çocuklara masal anlatır, değneğimle göz kapaklarında dolaşır, onları uyuturum “ demiş. Barış tekrar kıkır kıkır gülmeye başlamış.” İyi ama ben bütün gün uyudum zaten, o yüzden uyuyamıyorum “ demiş. Sahiden de Barış o gün okuldan geldikten sonra biraz yatmış, ama 6 saattir uyuyormuş zaten, uyku saati biraz karıştığı içinde şimdi uyuyamıyormuş işte…. Uyku cücesi ona uyku saatlerine dikkat etmenin ne kadar önemli olduğunu anlatmış bütün gece. Çocukların günde en az 12 saat uyumaları gerektiğini, uyku düzenlerini bozduklarında işlerin karışacağını anlatmış. Barış ile birlikte gün ışıyana kadar konuşmuşlar. . En sonunda Barış sabaha karşı uyuyakalmış. O gece Barıştan başka hiçbir çocuk uykusuz kalmamış, uyku cücesini bu yüzden çağıran olmamış. Uyku cücesi ise hayatında ilk defa karşılaştığı bu olay sayesinde o gece yeni bir şey öğrenmiş. Şimdi nerede miymiş ? Tabiî ki uykular ülkesinde, aranızdan biri uykusuz kalırsa bir gece yanınıza gelecek, küçücük değneğini gözlerinizde gezdirecek, size masallar anlatacakmış… Şiiiişşttt uyku cücesi şu anda uyuyor, sessiz olun çocuklar…......Der ve dönüp Ömüre bakar.
Mazhar: Aaa uyumuş bile. Nede guzel uyuyorsun? Offff ben napicam simdi? Şimdi odaya gitsemde benimle konuşmazki. Kim bilir ne düşünüyor hakkımda? Belkide benim qaddar ve duyğusuz olduğumu düşünüyor. Yok bu böyle olmaz. En iyisi yanina gideyim der ve kizinin üstünü örterek odadan cikar ve kendi yatak odalarina doner. Odaya girdiğindeyse Reyhanin sırtı dönük bir pozisyonda yatdığını görür ve yanina uzanir.
Mazhar: Reyhan, uyuyormusun? Sorar, ama Reyhandan ses gelmez.
Reyhan:.........
Mazhar: Reyhan, beni duymuyormusun? Der, ama yine Reyhandan ses gelmez.
Reyhan:.....
Mazhar: Sevgilim, diyerek Reyhana sarilir ve sarilmasiyla Reyhanin onu itmesi bir olur.
Reyhan: Dokunma bana! Diyerek Mazhari iter.
Mazhar: Reyhan??? Ne oldu??? Neden boyle yapiyorsun?
Reyhan: Nedeni yok! Dokunma işde. Diyerek yatakdan kalkar.
Mazhar: Reyhan, sen ağladinmi?
Reyhan: Evet, agladim. Bir sakincasimi var? Ayrica sende artik buna alişsan iyi edersin.
Mazhar: Reyhan, bak konuşmamiz lazim.
Reyhan: Konuşmamiz neyi deyişicekki? Ben bu bebegi istiyorum, ama sen istemiyorsun. Her şey bu kadar basit.
Mazhar: Ben istemiyormuyummu dedim?
Reyhan: Demedin, ama davranislarin ve hastaneden çikdigimizdan beri soylediklerinle, istemedigini açik ve net şekilde gösterdin.
Mazhar: Reyhan, ben senin için endişeleniyorum. Niye anlamiyorsun.
Reyhan: Anladim. Sen benim yasamami istiyorsun sadece. Ama ne pahasina? Mutlu olmuşum olmamışım, umrunda degil. Madem bebeğimizi istemiyorsun, bundan sonra göreceğin Reyhanda bu. Şimdi beni rahat birak. Hatta mümkünse yalniz birak. Düşünmem lazim.
Mazhar: Ama Reyhan.
Reyhan: Bak gitmezsen ben gider salonda uyurum.
Mazhar: Tamam tamam. Ben giderim. Der ve yastik ve battaniye alarak salona gider.
Salonda.
Mazhar: Al isde şimdiden benden nefret ediyor. Napicam ben allahim?
Mazharin ic sesi: Nemi yapican? Aklini başina devşiricen. Sen ne yapdiğinin farkindamisin. Ben seni kaybetmek istemiyorum diyerek acik acik bu bebegi istemedigini belirtdin. Bi aldır demediğin kalmışdı. Bilmiyormusun anne olmayı ne kadar cok istedigini. Ya senin söylediklerin yüzünden bi aptallik yaparsa? O zaman napicaksin.
Mazhar: Yaparmi? Yapmazki. O bana rağmen istiyor bu çocuğu. Ama ben yinede sabah uyanır uyanmaz onunla bu konuyu konusayım. Bu hali beni daha çok üzüyor. Der ve kanepeye yatip uyumaya calisir. Tabi uyuya bilirse.
Yatak odasinda.
Reyhan: Neden istemiyorki? Bu nasil sevgi? İstemiyorum boyle sevgi falan. Ben hep onunla olayim diye bebeğimizden vazgecelim demeye getiriyor. Bu dupe dus bencillik. Sanki ben olacaklardan korkmuyorum. Ama buna ragmen kaderime raziyim. Offf anlaşılan baba seni istemiyor bebegim. Der karnını okşayarak.
Reyhan: Tabi senin burda olanlardan haberin yok. Olsa kim bilir ne kadar çok uzulurdun. Ama malesef aci gercek bu. Lutfen beni affet tamammi? Bunu yapmak zorundayim. Der ve yarin olacaklari dusunerek uyumaya calisir. Ama uyumadanda saati sabah erkene kurar.
Sabah.
Sabah ilk mazhar uyanir ve salonda uyandigi icin gozunu acar acmaz hazir kahvalti masasini gorur ve bir az sevinir. Reyhanin dun geceye gore daha iyi oldugunu dusunur, ama ic sesi onunla ayni fikirde degildi.
Mazhar: Baksana erkenden kalkip kahvaltida hazirlamis. Acaba hic uyumadimi? Yoksa nasil bu kadar erken uyansin. Der ve kanepeden kalkdiginda masanin ustunde bi not gorur ve alip okur.
Not.
Reyhan: Gunaydin, her ne kadar benim, yani bizim icin aydin olmasada gunaydin. Gordugun gibi kahvalti hazir. Omuru uyandirmayi unutma. Bu gun onu okula sen birak ve cikis saatindede almayi unutma. Ben anca aksama donerim. Nereye gitdigimi merak ediyorsundur kesin. Ama bosuna beni arama, cunki bulamazsin. Ha bide dusundum ve seni anlamaya calisdim. Gerci gonlum el vermiyor ama, bana baska care birakmadin. Bu yuzden varsin istedigin gibi olsun. Bu notu sonuna kadar okuduysan, nereye gitdigimi anlamissindir kesin. Fazla uzulecegini sanmiyorum. Nede olsa sen zaten bebegimizi istemiyorsun. Sevmiyeceginide anladim. Sevicek olsan dun haberi aldigimizda......yada neyse. Kime ne anlatiyorsam. Hadi sana kizinla kolay gelsin. Umarim bir gun bensiz idare ede bilirsin.
Not son.
Mazhar: Nasilya???? Düşündüğüm yapmıyacaksın demi?
#Armaan
55 bolumun sonu. Nasil buldunuz bu bolumu? Begendinizmi? beğendiyseniz fikirlerinizi yoruma yazın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkincı bahar.
Fanfiction2 -ci sezon finalinden sonra baslamıs, buyuk ReyMaz evsanesını anlatan bır hıkaye. İlerleyen bölümlerde yeni gelen karakterlerle birlikde tam bir genclik hikayesine dönücek.