AZRA
Deniz'in, Ecem'in mezarının başında ağlayışını izlerken hayatımın en zor günlerinden birini yaşıyordum. Yanıma baktığımda Özlem'in, Melis'in ve hatta Murat'ın bile ağladığını farkettim. Murat gözlerindeki yaşı silmeye çalışırken onunla göz göze gelip Deniz'i gösterdim. Kafasını sallayınca Deniz'in yanına gidip dizlerimin üstüne çökerek ona daha çok yaklaştım.
Deniz ona yaklaştığımı fark edince bana doğru dönüp "Azra, Ecem burada mı şimdi? Ben onu bir daha göremeyecek miyim? Bir şey yap Azra sen bir yolunu bulursun." demesiyle ağlayarak başımı iki yana salladım. "Hani beni Kudret'ten koruyacaktın, kızımı neden ölümden koruyamadın?" diyerek beni itmeye çalıştı ama ben müsaade etmedim. Onu daha çok kendime çekip ona sarılmak için kollarımı kafasından geçirdim.
Ona sarılmamla derin bir nefes alması bir oldu. O şekilde ne kadar durduk bilmiyorum ama ağlama seslerinin azalmasından insanların gittiğini fark etmem zor olmadı. Ecem'in ismine bakmamla ağlamam daha da şiddetlenince Deniz'e daha çok sarıldım. Deniz bana bakıp gülümsedi. Bende ona geri gülümsemeye çalışırken "Ecem'in de üşüyünce burnu buz tutup kızarırdı, tıpkı senin gibi." deyip sanki Ecem'i bende görürmüş gibi iki parmağıyla burnumu sıktı. Baş parmağıyla yanağımdaki gözyaşını silecekken Murat'ın sesini duydum.
"Deniz artık gitmemiz gerek." demesiyle kollarımı kaldırıp Deniz'i özgür bıraktım. Deniz Ecem'in mezarının yanına kıvrılırken geri çekildim. "Ben yine geleceğim" dediğini duyabildim. Muratların onu kaldırmasıyla yanına gittim. Kelepçelerden dolayı koluna giremediğim için Özlem ve Melis'in, Deniz'in koluna girişini izledim. Son bir kez Ecem'in mezarına baktıktan sonra araca doğru ilerledim.
DENİZ
Gördüğüm kabusun etkisiyle hızla yatağımdan kalkarken bir yandan da karanlıkta terliklerimi aramaya çalışıyordum. Bulamayacağımı anlayınca pes edip kalktım, nasıl olsa çoraplarım ayağımdaydı. Bardağıma uzandım. Boş olduğunu farkedince ortak alana gitmeye karar verdim. Rüzgar ve Hasret'i bilek güreşi yaparken görünce gülümsedim. Başka nerede gecenin bir yarısı iki kadın bilek güreşi yapardı ki? Onlara gülümseyerek elimdeki bardağı gösterdim. Su almaya giderken Rüzgar'ın bana doğru geldiğini gördüm. "Deniz, söyleseydin ben getirirdim sana suyunu."
"Ne zaman senden gecenin bir yarısı su istedim Rüzgar aşk olsun, neden şimdi isteyeyim ki?" dedim gülerek. Kaşlarını çatınca "Neyse ben kitap okuyacağım uykum açıldı belki iyi gelir, sizde devam edin oyununuza ben engel olmayayım hiç." diyerek odama geçerken Azra'nın odasına baktım. Işığının açık olduğunu görünce yanına gidecekken rahatsız etmemek için kendi odama geçip ışığı açtım. Masanın üstünün Ecem'in fotoğraf ve eşyalarıyla dolu olduğunu görünce elimdeki bardağın kaydığını hissettim.
AZRA
Kapının sesini duymamla başımı kitapların arasından kaldırıp kapıya doğru gittim. Pencereden içeri bakarken Deniz'in Rüzgarla konuştuğunu gördüm. Tam yanına gitmek için kendimi hazırlarken odasına girdiğini gördüm. Yerime geçip Ceza hukukunu elime alıp kaldığım yerden devam etmemle Deniz'in çığlığıyla odasına koşmam bir oldu.
İçeri girdiğimde masanın üstü dışında bütün odanın dağıldığını Deniz'in çığlıklar eşliğinde masaya doğru ilerlediğini gördüm. "Deniz ne oldu?" dememle masayı göstererek "Kabus değilmiş." deyip elindeki fotoğrafı bana uzattı ve bayıldı. Tam yere düşecekken kollarımı ona doğru uzatmamla bende onunla birlikte yerde buldum kendimi. Hasret yanıma gelip elini uzatırken üstümdeki Deniz'i gösterdim. Onunda yardımıyla Deniz'i yatağına yatırdık. "Rüzgar nerede Haso?"
"Deniz bayılınca hemşireyi getirmek için revire gitti."
"Hasret ben sizi oraya oyun oynayın diye mi koydum Allah aşkına Deniz bu hale gelene kadar neredeydiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER ~ AZDEN
JugendliteraturAlternatif AzDen kurgusudur. Her şey Avlu'nun 10. bölümünden itibaren başlar. ••• Azra "Sevgilim, Hayatım, Dünyam, Bitanem.." diyerek Deniz'e baktı. Orada olduğundan emin olduktan sonra "Bunlar sana aşık olduktan sonra sana söylemek istediğim şeyler...