4 Gün Sonra
DENİZ
Rüzgar'ın cenazesinin üstünde 3 gün geçmişti. Azra her geçen gün daha çok içine kapanırken hırçınlaşmaya, odasından dışarı çıkmamaya başlamıştı.
Her şey cenazeden sonra başlamıştı. Zor bir günün ardından onun odasına gittiğimde beni kovmaktan beter etmişti. Her ne kadar ne olursa olsun onu yalnız bırakmayacağımı söylesemde kendine zarar vermeye başladığında yanından ayrılmak zorunda kalmıştım. Biz daha iyi olmasını beklerken o her şeyden gittikçe uzaklaşmaya başlamıştı.
Bütün gün odasında ne yaptığını merak edince önce Hasret'i gönderdik yanına ama onu da istemedi. Dudu, Yonca hatta Öykü'yü bile göndermiştik bir keresinde. Ama onlarda işe yaramamıştı.
Mutfaktaki tadilat bitmişti. Akşam yemeği için yemekhaneye çağırıldığımız sırada Bade'ye dönüp "Bugünün şanslı ismi sensin. Azra'ya söyler misin?" diye sordum.
Bade bana dönüp "Anonsu duymuştur Kaptan. Gelmiyorsa zorlamayalım onu." dedi.
"Belki düşüncelere dalmıştır ya da uyuyakalmış olabilir." dedim.
"Tamam ben haber vereyim o zaman." deyip yavaş yavaş Azra'nın odasına doğru yürürken kızlara döndüm. "Siz gidin biz daha sonra geliriz kızlar." dedim.
Yonca "Sen yine de fazla ümitlenme Deniz." deyip kızlarla beraber yemekhaneye doğru yola koyuldu.
Bade'nin çıkmasını beklerken ne olur ne olmaz diye Azra için sert bir kahve alıp beklemeye başladım. Bade hala çıkmamıştı. Bu iyi haberdi. Ama uzun süre boyunca gelmeyince ne yaptıklarını merak edip Azra'nın odasına doğru gitmeye başladığımda kapı açıldı. Ama Bade tek başına gülerek dışarı çıktı.
Bu garipti işte.
"Azra gelmeyecekmiş, canı istemiyormuş." dedi.
"Seni kovmadı mı?" diye sordum şaşkınca.
"Bende anlamadım beni görünce morali yükseldi sanki. Bir el pişti bile oynadık." dedi. "Ha bir de unutmadan, akşam kraker tarzı bir şey getir, dedi."
"Sen dalga mı geçiyorsun benimle?"
"Hayır kaptan. Neden geçeyim ki? Hemde böyle bir konuda" dedi. İyice saçmalamaya başlamıştım.
"Kusuruma bakma ya. Sadece sinirim bozuldu biraz. Sevinmem, teşekkür etmem gerekirken şu yaptığıma bak." dedim.
"Kim olsa senin yerinde böyle yapar Kaptan." dedi. "Benden istediğin başka bir şey var mı?"
"Yok valla sen yapabileceğin her şeyi fazlasıyla yaptın. Azra'ya iyi geldin." Ben ona ulaşamazken sen ulaştın.
"Nasıl oldu bilmiyorum. Tek kelime bile etmedim." deyip yürümeye başladı. "Sen gelmiyor musun yemekhaneye?"
"Yok size afiyet olsun." deyip Hasret'in odasına doğru gittim. Zulasından kraker ve sevdiği bisküviyi cebime koyup sıcak bir kahve koyarak Azra'nın odasına gittim.
Azra ellerini başının altına koymuş yatarak tavanı izliyordu. Göz göze geldiğimiz anda ona gülümsedim ama o bakışlarını benden ayırıp gözlerini kapadı. Tavrı sadece bana mıydı yani?
Masasına doğru ilerleyip elimdekileri bıraktım. Boğazımı temizleyip "Afiyet olsun Güzelim." dedim.
Ona sinirlenmekten çok kırıldığımı fark ettim. Cevap vermeyeceğini çok iyi bildiğim için daha fazla beklemeden odasından çıktım. Artık Melis'le konuşmam farz olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER ~ AZDEN
Teen FictionAlternatif AzDen kurgusudur. Her şey Avlu'nun 10. bölümünden itibaren başlar. ••• Azra "Sevgilim, Hayatım, Dünyam, Bitanem.." diyerek Deniz'e baktı. Orada olduğundan emin olduktan sonra "Bunlar sana aşık olduktan sonra sana söylemek istediğim şeyler...