Multi: Asrın korkmaz.
~3 yıl sonra.
Adımlarımı durdurup geldiğim yere baktım. İkinci evime gelmiştim. Mezarlığın kapısın da önünde öylece dikilmiş duruyordum. Tırnaklarımı etime geçirerek adımlarımı hızlandırıp içeriye girdim. Karanlık çökmüş güneş yerini aya bırakmıştı. Yağmur hafifçe çilseliyordu. Umursamadım.
Yankının mezarının başına geldiğim de yutkundum. Boğazımdaki geçmek bilmeyen acı yutkundukça daha da artıyordu sanki. Yanına çöküp elime toprağını aldım. Kokusunu derince içime çektim. Belki bir ümit kokusunu alırım diye. Her zamanki gibi vuslat ile sonlanmıştı bu girişimim de. Boğazımı temizleyip gülümseyerek konuştum.
"Yankı'm ben geldim. " daha adını anınca kalbim ilk günki gibi atıyordu. Daha doyunca kokusunu içime çekmeden gitmişti yankı.Beni tek bırakmıştı.
" Şimdi burda olsan bana kızardın. Neden uyumadın kızılım derdin. Biliyor musun yankı'm?" gözlerimi kaldırıp gökyüzüne baktım."Ben artık karanlıktan korkmuyorum. Bütün korkularımı sensizlik ile yendim. " aynen öyle olmuştu. Onsuz tamı tamına 3 yıl geçmişti. Bu zaman da çok şey değişmişti ama ona olan sevgim azıcık dahi değişmemişti. Eksilme yoktu aksine artma vardı. Hala onun öldüğüne inanmak istemiyordum ama ümitim her gecen gün gücünü yitiriyordu.
"Sen ölmedin. Kimse bana inanmıyor ama sen ölmedin, sen sözünü yemezsin ki.." avuçladığım toprağı biraz daha sıkıp gülümsedim. Beni mutsuz görsün istemiyordum elimden geldikçe gülüyordum. Kafamı mezara gömüp sessizce ağladım. İşte dayanma gücüm bu kadardı." Yankı hala çok seviyorum seni. Yanına geleyim mi?" sorumun ardından gökyüzünden güçlü bir şimşek çarptı. Bu yankının cevabıydı." Senin için azıcık daha dayanacağım sevgilim. Beni bekle. " mezar taşını öpüp yerimden kalktım. Arkamı döne döne mezarlıktan çıktım. Karanlık sokakta yürürken gözyaşlarımı sessizce akıtım.
Anahtarı kapıya sokup çevirdim. Açılan kapıdan içeriye girdiğim de koltukta uyuyan abimi gördüğüm de yine beni beklediğini anlamıştım. Masanın üstündeki pikeyi yavaşça üstüne örtüp kendimi yandaki koltuğa bıraktım. Çok uzun zaman geçmişti ve ben çok değişmiştim. Yankının gidişinin ardından kendimi toparlamamıştım. Sanki onu unutursam ona haksızlık yapmışım gibi hissediyordum. Acısı hala ilk günki gibi tazeydi. Bu üç yılda kendimi spora vermiştim. Her günüm onunla tanıştığımız yerde aynı kum torbasını yumrulayarak geçiyordu.
Çok zor zamanlardan geçmiştim. Sokak dövüşlerine girip kendimi bile isteye dövdürmüştüm. Yeraltına inmiştim. Ünlü bir kraliçe olmuştum. Bunların hepsi yankım içindi. Hepsi bunu ona yapanları bulup cezasını verebilmek içindi.
Abim hafifçe teprenince gözlerimi ona diktim. Gözlerini araladığın da beni gördüğün de hızlıca kalkıp kucaklamıştı beni. Kollarımı halsizce ona dolayıp gülümsedim. Konuşmak istemediğimi anladığı için sadece saçlarıma şefkatli bi öpücük kondurup kafamı dizlerine yatırıp sevmeye başlayınca gözlerimi yumdum.
İyi geceler yankım, rüyam da buluşalım.
Sabah zilin üst üste çalması ile uyandık. Abim hiç teprenmeyince bende aynı şekil kaldım. Ateş yukarıdan küfür ede ede inip kapıyı açtı. İçeriye aleynadan önce sesi girmişti. "Ateş ama neden hazırlanmadınız siz?" her zaman ki gibi sabahın köründe bizi uyandırmaya gelmişti. Gözlerimi açıp kafamı kaldırmadan aleynanın rutin konuşmasını dinledim. Abim elini kulaklarıma kattıp kapayınca güldüm. Ateş aleynayı nihayet susturunca ayağıya kalktım. Arkasında ki çete ile kısaca kafamı salayıp odama çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl ve Çetesi
Teen FictionKIZIL VE ÇETESİ ADLI İLK KİTAPTIR. "Şimdi burda olsan bana kızardın, neden uyumadın kızılım derdin. Biliyor musun yankı'm?" gözlerimi kaldırıp gökyüzüne baktım."Ben artık karanlıktan korkmuyorum,bütün korkularımı sensizllik ile yendim." burukça gülü...