Kızıl ve Çetesi

KÇ 34.BÖLÜM part/2

Multi: Mete.

Uraz beni arka bahçeye getirdiğin de sinirle soluyordum adeta. Beni yere bıraktığın da ordan oraya yürümeye başladım. Geniş cüseli ağaca yaslandı uraz, sakinleşmem için birşeyler söylerken duyamıyordum bile.Hala sinirden ellerimi titriyordu çünkü. Onca olan yetmezmiş gibi şimdide yankının platoniği olan ruh hastası dilara ile uğraşacaktım. Zaten kaç ay omunla uğraşıp durmuştuk. Yankıyı kaçırmıştı yetmezmiş gibi beni kaçırıp yankıdan ayrılmam için çeşitli işkencelerini üzerimde denemişti.

Bizimkiler de yanımıza geldiğin de ateş hızlıca yanıma yürüyüp beni göğsüne bastırmıştı. Nefesimi düzene sokmak için derin nefesler alırken ateş saçımı okşamaya başladı."Tamam sakinleş artık, dilaranın takıntılı bir kız olduğunu biliyoruz. Zaten sana birşey yapmaya gücü yetmez." diyen bulut ile herkes onu onaylayan cümleler kurarken kafamı salayıp ateşten ayrıldım. Sırıttıp,"Madem ayağımıza kadar gelip,beni tehdit edecek cesareti kendinde buluyor. O cesareti ona yedirmesini bilirim." hepsi bende ki ani değişime şaşkınlık ile bakarken sırtımam büyüdü.

Zamanında yaptıklarının öcünü almanın vakti gelmişti.

Az önce yapamadığımız şeyi yaptık ve kantine indik. Kantinde ki kalabalık biraz önce ki olaydan dolayı korku ve değişik bakışlarını suratıma odaklamışlardı. Göz devirerek her zaman oturduğumuz masaya doğru ilerledim. Masaya yetişmeden dilarayı oturur şekilde bulduğum da sırıtarrak gözlerimi kıstım. Sandalyenin arkasından destek alarak kulağına doğru eğildim."Kaç saniye?" dediğim de sıçrayarak bana dönmüştü. Yüzünde 3 saniyelik kısa bir korku belirmişti. Ardından taviz vermeyerek sandayleye yayıldı."Kafa ütülüyorsun alev? Ne istiyorsun yine?" arkasından çıkıp önüne geçtim. Masanın kenarına yaslanıp, "Bu masadan kalkmak için kaç saniye vermeliyim,diyorum." sözlerimden sonra büyük bir kahkaha atmıştı haliyle üstümüzde ki bakışlar artmıştı.

Onun gibi güldüm,"Bak dilara, bunca zaman hangi delikteysen şimdi de çıktığın deliğe dön. Seninle uğraşırsam emin ol ki yaşadıklarımı yaşatırım sana." demiştim. Yüzüme bön bön bakarken sabrım taşıyordu, aleyna gelip dilaranın kolundan tutarak,"Gel dilaracım sana biraz okulu gezdiriyim." diyerek koluna girip çekiştirerek onu kantinden çıkarmıştı. Boşaltığı yeri doldurduğum da hala üzerimizde ki bakışlar mevcuttu. Ateş yüzüme dönüp baktıktan sonra kantine hitaben bağırmıştı."Tamam arkadaşlar izleyip dedikodunuzu çıkardınız şimdi bakışlarınızı çekin bi zahmet. " yavaş yavaş önlerine dönerken derin bi nefes aldım.

Beden dersine indiğimiz de kıyafetleri giymek için soyunma odasına girmiştik kızlarla. Kabine girip her zaman bulundurduğum kıyafetleri üzerime geçirdim. Siyah şort, siyah yarım atlet ve spor ayakabı. Kabinden çıkıp ayakabı bacıklarımı bağladım eğilerek. Açılmış saçılmış saçlarımı açıp tekrar bağladıktan sonra kızları beklemeye başladım. Odada baya kişi olduğu için ter ve parfüm kokusu birbirine girmişti ayrıca kızların saçma sapan sesleri çekilecek derecede değildi. Dayanamayarak kendimi dışarıya attım. Erkeklerin çoktan çıkıp hakan hocayı beklediğini görmüştüm. Bizimkilerin yanına ilerlerken aleyna ve nil de nihayet çıkmış ve arkama takılmışlardı.

Hepimiz sıraya girmiş bi şekilde hakan hocayı beklerken havadan bir basketbol topu gelmişti. Urazın havada yakalaması ile hakan hoca ıslığını çalarak görünmüştü. Sırıttarak ona bakıyorduk, urazın elinde ki toğu pasla tekrar hocaya attığında,"Evet arkadaşlar bugün basketbol maçı yapacaksınız. Kız erkek karışık takımlarınızı kendiniz belirleyin 5 dakika sonra potanın önüne geliyorsunuz." diyerek arkaya doğru gitmişti. Aleyna ve barkın kol kola girerek,"O zaman bize müsade," demiş ve sahayı terk etmişlerdi. Bizimkilere döndüğüm de hakan hoca potanın ordan pağırmıştı,"Uraz ve mete kaptanlar sizsiniz. Takımınızı seçin ve 4 dakika sonra burda olun." uraz meteye tip tip baktıktan sonra kolunu omuzuma atmıştı."Benim takım belli zaten," tam 5 kişi kaldığımız için takım olarak tamamdık. Biz potaya doğru giderken metelerin arkada hala takım seçme kavgaları sürüyordu.