Küçükken bu surlara yakın yeşillik açık arazide koşup gezmeyi çok severdi, her yer çiçeklerle kaplıydı. Çocukken her şeyi yapmasına izin veriliyordu şimdi ise bu iğrenç hayatı sürmesi gerekiyordu. Syra surlara yaklaşmıştı ama ormanda biri ya da bir şey onu çağırıyordu gördüğü şey gerçek miydi yine de emin değildi. Kafasının içinde bazı fısıltılar, sesler duysa da ne dedikleri tam olarak anlayamıyordu. Sonunda surlara varınca gördüğü ilk kişiye Brynn'ın yerini sordu ondan önce surlara vardığına emindi. Etrafta diğer günlerden farklı bir hareketlilik vardı. Askerler ve savaşabilecek olan kişilerin üzerinde zırh ve kılıçlar vardı. Onlar dışında herkes daha iç kısımlara kaçıyordu. Syra bölük komutanlarından birini bulup Brynn'ın yerini sordu adamdan cevap alsa da suratına baktığında gözlerinin içinin titrediği görülüyordu. Syra'ya Brynn'ın bir savaş planı için toplantıda olduğunu söyledi. Syra uzun süredir burada yaşasa da sanki her şey bir anda değişmiş gibi duruyordu. Yıllarca zaman geçirdiği sokaklar farklı duruyordu, bu şehri ilk kez bu kadar panik halinde görüyordu. Herkes devasa surlara yakın bahçeli evlerini terk ederek daha iç kısımlara kaçıyordu. Kendi kendine düşündü onları, ırkını ve hatta Brynn'ı bu kadar hazırlık yapmaya iten şey neydi. Örücüleri düşündü başta ama Brynn onları kendi alanında yani ormanın içinde bile öldürebiliyordu. Başka bir şey ya da bir şeyler olmalıydı. Brynn'ı sonunda buldu hala toplantıda planları gözden geçiriyordu bir savunma planı: aralıklı saldırılar ve geri çekilme noktaları. Brynn'ın korktuğunu veya endişeli olduğunu gösteren bir surat ifadesi veya davranışı yoktu. Syra'yı görünce aradan müsaade isteyip ayrıldı. Syra'nın içinde tam o an kaçma hissi uyandı her şeyden uzaklaşma hissi savaştan kaçma hissi çünkü Brynn ona doğru yürümeye başlayınca işte tam o an yüzündeki ciddiyeti fark etmişti ve bu iyiye bir işaret değildi.
Brynn: Syra.
Brynn bir an durdu sanki bir şeyi unutmuş gibi hissediyordu.
Brynn: Başaramadığını tahmin ediyorum.
başını eğerek söylediğini onayladı ama onun da şuan bilmesi gereken şeyler vardı.
Syra içeriye güvenebileceği kişiler var mı diye baktı. Brynn'a sorması gereken bazı sorular vardı. Brynn'ın fazla zamanı olmadığını bildiği için hemen bazı cevaplar alsa iyi olur diye düşündü.
Syra: Burada neler oluyor neden herkes bu kadar telaşlı.
Brynn: Örücüler.
Syra gelirken ormandan gelen farklı bir şeyler hissetmişti zihnindeki sesler bir şey konusunda onu uyarmıştı ama neyden bahsettiğini anlamıyordu.
Syra: Ama onlara uzun zamandır saldırıyoruz ve şu ana kadar hiçte kaybetmedik şimdi ne oldu da bir anda bize saldıracak kadar güçlendiler.
Brynn'ın kötü bir cevap vereceğini bilerek sormuştu bu soruyu.
Syra: Atrium Gölgelerle bir antlaşma yaptı onlara bir söz verdi. Gölgelerin yardımı karşılığında her birine bir vücut verme sözü ve yaptı da bunca zamandır onlara saldırdık ama Atrium'u savaşta hiç görmedim. Şimdi nedenini anlıyorum bunca zamandır aslında o kazanıyordu. Üzerimize büyük bir ordu ile geliyor, acımasız ve vahşi canlılar. Onların türüyle daha önce konuştum. Onlar karanlıktan doğma canlılar şekilleri ve hareketleri bize benzese de çok daha tehlikeliler.
Syra içini kaplayan korkuyu bastırmaya çalıştı.
Syra: Kaç kişiler ? Bizden ne kadar fazlalar ?
Brynn başını sağ sola sallamaya başlayınca onun ne demek istediğini yeterince iyi anlamıştı.
Syra: Peki bizden savaşabilecek kaç kişi var ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Başlangıç (Serinin 1. kitabı)
FantasyGezegenlerinin sonunu getiren bir cihazla yeni bir hayata geçen üç arkadaşın yeni fantastik ve bilimin bir arada bulunduğu bir evrendeki maceralarını, alışma sürecini ve yaşadıkları zorlukları anlatan bu kitapta karakterlere katılarak bu yeni evreni...