15.Bölüm: Atrium

161 18 3
                                    

Gölge: Neyi bekliyoruz, Atrium neden saldırmamıza izin vermiyor ?

Gölge lordu bunu söylerken örücünün üzerine yürüdü. Örücünün yanından başka bir ses geldi.

Atrium: Çünkü Brynn'ın yaptığı planların bunca zamandır kurduğu her şeyin yok oluşunu görmesini istiyorum.

lorda doğru bir adım daha attı. Atrium eğilerek lordun yüzüne baktı ardından kendini düzeltip lorda arkasını döndü.

Atrium: Ben bu anı yüz yıllardır planlıyorum ve bu sefer istediklerim olacak, tüm Brynn ırkı yakında son bulacak sadece emirlerimi bekle gerisi seni ilgilendirmez.

Bunları söylerken sanki haz alıyordu sanki planı çoktan başarılı olmuşta savaşı kazanmış gibiydi. Atrium ormanda tek başına yürümeye başladı. Ormanın bu kısmı sisliydi bir metre öteni görmek bile bir mucizeydi oysa Atrium'un büyüsü ona her türlü duruma karşı görüş sağlıyordu yani etrafın karanlık olması veya sisli olması pek fark etmiyordu, tabii bu sis hariç. Atrium bu ormana aşinaydı her noktasını ezbere biliyordu. Sessizlik ona iyi geliyordu ama tek kalmayı fazla sevmiyordu. Atrium sisin içinde biraz daha yürüdükten sonra durdu etrafında sanki zaman durmuştu en ufak ses veya hareket yoktu rahatlıkla kalbinin atışını duyabiliyordu. Birden örücü formuna dönüştü şanslıydı ki artık canı yanmıyordu. Her dönüşümde vücudundaki tüm kemikler kırılıp yeniden birleşiyordu. Bu dev formuna dönüştüğü anda etrafındaki ağaçların bazıları yıkıldı. Atrium bu formunda kükredi, bu kükreme şu ana kadar duyulan hiç bir kükremeye benzemiyordu ,bu daha çok bir çağrıydı, sağ kalan tek gerçek örücü oydu. Dev halinde konuşabilen tek örücü de oydu ama sesi yoktu insanların zihnine girip konuşabiliyordu sadece. Atrium kendine doğru yaklaşan sesleri duydu ağaçlar dört bir tarafından yıkılıyordu. 

Atrium yaklaşık seksen metrelik bir canavardı ama bu formunu sadece çok gerekli olduğunda kullanıyordu. İnsan formunu genellikle tercih etse de sağ kalmak için dönüşmek zorundaydı. Atrium bir elini kaldırıp yere doğru çok sert bir şekilde vurdu. Tüm orman sallanmış olmalıydı. Sis bu darbe ile yavaş yavaş yok oldu ve işte devrilen ağaçların ve Atrium'a doğru yaklaşan seslerin kaynakları. Atrium hepsini rahatça görebiliyordu artık. Etrafında dört örücü daha vardı. Bunlar da Atrium gibi renkli yani gerçek örücülerdi, takipçi değillerdi. Mavi, sarı, turuncu ve mor renkli dört antik örücü. Hepsi de neredeyse aynı boyda yani yaklaşık altmış metreydiler Atriumdan kısaydılar ama yine de ona neredeyse denk güçteydiler. Atrium'un insan haline geri dönmesiyle dört örücü de insan formuna döndü sıra halinde onun önüne geçtiler, emir bekleyen askerler gibi. Atrium bir sağ bir sola yürüyüp dursa da bir süre bir şey söylemedi sonra durdu ve onlara baktı hepsi onun diyeceklerini dinlemek için duruyordu. 

Atrium: Zamanı geldi. İntikam alacağımız gün sonunda geldi! Brynn'lar panik içinde, çaresizler. Ne yapacaklarını bilmiyorlar! Yakında saldıracağız ve bunca zamandır Brynn'ın bize yaptıklarını ona tek bir saldırıda yaşatacağız !

Atrium bunları söylerken fazlasıyla sakin ve kendinden emindi. 

Atrium: Beni kalan son örücü olarak biliyorlar, geri kalan basit örücüleri ise hafife alıyorlar. Sizi benle gördükleri zaman, yalnız olmadığımı gördükleri zaman orduları daha biz saldırmadan dağılacak. Gölge ordum şimdiden hepsinin kalbine korku saldı. Zafer yakında bizim olacak ve artık bu ormanda yaşamak zorunda olmayacağız. O zamana dek emirlerimi bekleyin. 

işte bu konuşma dörtlüyü savaşa daha hazır hale getirmişti bunca zamandır almayı bekledikleri intikam yakındı. Atrium tekrar gölge ordunun yanına dönmek için yürümeye başlamıştı bile diğer dört kişi ise ormanın derinliklerine ilerleyerek karanlığın içinde yeniden kayboldu. Atrium kendi kendine bir şeyler fısıldıyordu, bir büyü. Kendini ve diğer örücüleri korumak için bir büyü. Gölgeler ölse de olurdu onlara yeni bir vücut yapmak onun için bir problem değildi. Sözlü büyüler ve sembolik büyüler, Atrium ikisinde de ustaydı hatta ikisini birleştirerek kullanıyordu. Büyü bitene kadar rahatsız edilmek istemiyordu o yüzden olduğu odanın kapısında iki takipçi nöbet tutuyordu. Atrium birinin içeri girmeye çalıştığını duyuyordu nöbetçilerde onu geri tutuyordu ama zorla içeri girmeye çalışıyordu. Atrium büyüyü yarıda kesip yerdeki sembolleri gizledi. Kapıya ilerledi. 

Yeni Başlangıç (Serinin 1. kitabı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin