Lancaster, Canmore ve Windsor'un konuşmaları duymasıyla uyandı kısa bir süre sonra da onları kapısında gördü neredeyse şafak vaktiydi. Üçlü bir araya geldi konuşmaları gereken bir sürü konu vardı. Lancaster kısa süren sessizliğin ardından konuştu.
Lancaster: Dün gece Phys ile biraz konuştum.
Canmore bize niye haber vermedin dermişçesine bir bakış attı.
Canmore: Ee, neler öğrendi bari.
Lancaster: Biraz özel konulara da girdim ama genel de basit konulardan konuştuk gerçek isminin Phys olduğunu söyledi bir de Syra'nın küçük kardeşiymiş ama asıl konu Brynn'ın babası hakkında ve halkının kuralları, bir şeyden şüpheleniyorum. Öğrendiğime göre Brynn halkı kendi haklı dışında hiç kimse ile iletişim kurmuyor yani sadece bir Brynn başka bir Brynn ile evlenebilir.
Windsor her söyleneni dikkatlice dinliyordu.
Windsor: Peki, demek istediğin şey tam olarak ne ? neye değinmeye çalışıyorsun ?
Lancaster: Demek istediğim Syra bir Brynn değil. Yani hiç yoktan onların kanını taşımıyor bu da Brynn'ın kendi ırkı dışından biriyle birlikte olduğu anlamına geliyor ki bu da kuralları çiğnemesi demek.
Canmore: Yani bunun bize ne faydası olabilir ki ?
Lancaster: Gece Phys'ın yanından ayrıldıktan sonra yanıma bu seferde o geldi onların kuralları hakkında daha fazla bilgi öğrenmek için bir kaç soru sordum. Brynn'ın bu yaptığına göre ya sürgüne gönderilmesi ya da birlikte olduğu kişiyi öldürmesi gerekiyor çocukları da dahil.
Canmore da Windsor da neredeyse nefes almadan dinliyordu Lancaster bunları anlattığına göre önemli bir şey olduğunu biliyorlardı.
Lancaster: Ve Phys'tan öğrendiğime göre Brynn kendi babasını öldürmüş ve onu hain ilan etmiş. İşte şüphelendiğim şey de bu.
Canmore düşüncelere daldı: Yani demek istediğin Brynn kendi babasını öldürdü ki eşini ve çocukları varsa onları kurtarabilecekti ama sonucunda yeni lider o olmalıydı.
Lancaster başını sallayarak onayladı: Aynen öyle.
Windsor yine de bir anlam veremedi: Bunu brynna karşı nasıl kullanabiliriz ki ?
Lancaster sinsice gülümsedi: Halkını ona karşı kışkırtmak için kullanabiliriz Brynn başa geçtiğinden beri örücülerle olan savaşları kaybettiklerini öğrendim yani kendi halkının sonunu getiriyor.
Kapının çalması ile hepsi sessizleşti.
Lancaster: içeri gelebilirsin.
Kapı açıldı Phys kapıda duruyordu.
Phys: Babam Canmore ve Windsor'u talim alanına çağırdı. Lancaster sen benle babamın yanına geleceksin yani hiç yoktan o öyle söyledi.
Lancaster, Canmore ve Windsora baktı. İkili evden ayrılarak talim alanına doğru gittiler. Lancaster da Phys ile Brynn'ın yanına. Etrafta hiç insan yoktu hiç kimse askerler bile etrafta gözükmüyorlardı basit ve gereksiz bir savaş yüzünden bunca şeyin yok olma tehlikesi altında olması üzücüydü Brynn'ın görünmesi ile Phys yanlarından ayrıldı.
Brynn: Lancaster, sonunda uyandınız demek. Senle ziyaret etmemiz gereken bir yer var.
Lancaster bir şey diyecek olsa da bir şaşırmıştı bir yere gitmeleri üstelik sadece ikisinin.
Lancaster: Pekala?
kabul etse de cevabı daha çok nereye gidiyoruz diyordu. Brynn kolunu ileri uzatarak bir portal açtı nereye gittiği belli olmuyordu. Yıkık kale dışında Lancaster hayır yine orası olmasın. lütfen farklı bir kale olsun diyerek iç geçirse de portaldan geçtiklerinde aynı yerde olduklarını anlamıştı. Beraber biraz yürüdüler kaleye harabelere doğru, Brynn çok hızlı yürüyordu Lancaster da ona uyum sağlamak için adımlarını hızlandırdı. Sonunda Brynn'ın durmasıyla ileride kalenin etrafında dalgalanan o sancakları gördü. Gördüğü o kesitteki sembol. Brynn Lancaster'a doğru baktı ardından hiç tereddüt etmeden askerlere doğru yürümeye başladı. Lancaster bir an gitmemeyi düşünse de Brynn'ın yanında çok daha güvende olurdu. Brynn'ın arkasından yürüyordu ne olacağını tahmin bile etmek istemiyordu. Brynn'ın etrafında ki herkesi dikkatlice incelediğini fark edebiliyordu ilk önce kimin saldıracağı kimin daha zayıf olduğunu hepsini inceliyordu, o ilerlerken askerler hareketsiz kaldı sadece onlara bakıyorlardı. Her hareketlerini inceliyorlardı. Eğer saldırmak isteselerdi şimdiden ikisinin de işini bitirebilecek olduklarını biliyordu, Lancaster aslında buraları biliyor gibi hissediyordu. Hem de bir çok şeyi başkalarının ne yapacağını, duygularını, şapkalı kıyafetlerin gizlediği yüzleri, zihni bunları ona ilginç bir şekilde gösteriyordu sanki hepsini daha önce görmüş gibi. İlerlemeye devam ettiler devasa kale yıkıntısının etrafında kurulmuş basit bir kamp.
Kalenin etrafı belli ki zamanla ağaçlarla çevrilmiş, yosun tutmuş taşlar kalenin baya eski olduğunu gösteriyordu. Kalenin içine vardıklarında. Brynn bir anlığına durdu. Karşıların da onlara doğru yaklaşan kişi belli ki liderleriydi üzerinde zırh yoktu sadece normal kıyafetler giyiyordu. Siyah botları, siyah pantolona benzer kıyafeti ve üzerinde neredeyse dizlerine kadar gelen ince mavi bir palto vardı içindeyse çapraz şekilde üstü siyah altı beyaz olan bir kazak vardı kazağın siyah kısmında Bayraklarında veya kıyafetlerinde taşıdıkları Kurt sembolüne sahip bir arma takılıydı, siyah eldivenleri ile üzerinde ki her kıyafet neredeyse siyahtı. Saçları bile siyahtı. Lancaster ona bakan gözleri görünce kafasını çevirdi o parıldayan Sarı altın rengi gözlerden kurtulmak için. Dikkatini çeken tek şey Brynn'ın karşılarında ki kişi ile neredeyse aynı kıyafetleri giymesiydi sadece Brynnın kıyafetlerinin çoğu mavi renkliydi birde üstünde genelde ince ve süslü bir hırka ile dolaşıyordu o kadar. Brynn fazlasıyla sakindi, ''Brynn!'' diye kükredi karşılarında duran kişi öfkeli olduğu belliydi.
Wolf: Bana karşı kazandığın zafer sadece şanstan ibaretti bakalım tek kılıcın varken de o kadar şanslı olacak mısın görelim.
Elinde ince altın sarısı iki kılıç belirdi kılıçlar Brynn'ın veya Lancaster'ın gördüğü diğer kılıçlara göre gerçekten daha ince ve kısaydı ama altın sarısı ve siyah renkleri bile karşısındakine kılıcın tehlikeli olduğunu hissettiriyordu. Brynn yutkundu eğer Wolf şimdi onlara saldırırsa problem olabilirdi.
Brynn: Buraya savaşmak için gelmedim. Cidden onu tanımaman beni şaşırttı. Wolf.
Brynn'ın yana çekilmesiyle Lancaster açıkta kaldı. Wolf Lancaster'a doğru yaklaştı elinde artık kılıçları yoktu, Brynn Wolf'un gözlerinin dolduğuna neredeyse ağlayacak olduğuna yemin edebilirdi. Lancaster ile birbirlerine bakıyorlardı Wolf Lancaster'ın karşısında eğilerek ''Efendi Lancaster'' diyerek selam verdi. Lancaster bir an emin olmak için etrafına bakındı. Hayır başkası olmalıydı diye düşündü ama Wolf'un önünde selam verdiği kişinin kendisi olduğunu anladı o kadar şaşırmıştı ki kelimeler ağzından çıkmıyordu Brynn'a doğru başını çevirdi. Brynn Lancaster'ın ona bu bakışıyla ne demek istediğini anlamıştı
Brynn: Evet. Wolf sana sadakatle bağlı bir savaşçı hatta onu sen yarattın.
Lancaster bir an dalga geçtiğini düşünse de değildi bu gerçekti. Brynna doğru kafasını salladı Lancaster'ın surat ifadesi Brynn'ı bile gülümsetti Lancaster o kadar afallamıştı ki ne yapacağına karar veremedi öylece kalmıştı. Derin bir nefes aldı kendine gelmesi gerekiyordu içinde büyük bir şaşkınlık hissi vardı.
Lancaster: Pekala, pekala. Ben ne istersem onu yapacaksın yani öyle anladım doğru mu ?
Wolf başını sallayarak onayladı. Şimdi Brynn'ın onu niye buraya getirdiğini anlamıştı. Wolf'u Lancaster ile kendi taraflarına çekeceklerdi bu da onlara savaşta ekstra asker aynı zamanda kazanma şanslarını arttırmak için bir şanstı. Yani Brynn Wolf'un Lancaster tarafından yaratıldığını biliyordu. Lancaster Brynn'ı sonra tebrik edecekti şimdi Wolf'a ne söylemeliydi yani daha önce hiç birilerini yönetmemişti. Yani evet genelde grupta arkadaşları arasında söze sahip olabiliyordu ama bu başka bir durumda şu an da karşısında ki kişi gerçek anlamda o ne isterse onu yapacaktı. Lancaster Brynn'la Wolf'un arasında ki ilişkilerin kötü olduğunu biliyordu onlara katılmasını söylerse ona saldırır mıydı ? yine de sormadan bilemezdi. kelimeler sanki ağzından çıkmak istemiyordu ama yine de söyledi emin olmalıydı.
Lancaster: ne istersem yapacaksın öyle değil mi hiç sorgulamadan ?
Wolf konunun nereye gittiğini anlamıştı: Evet...
Lancaster: Atrium Brynn ve halkına saldırıyor hem de büyük bir ordu ile sen ve askerlerinin onlara bu savaşta yardım etmesini istiyorum.
Cümlesi bitince bir an gözlerini kıstı sanki her an wolf ona saldırabilirmiş gibi ama bir şey olmadı. Wolf hala sakindi hafifçe güldü.
Wolf: O zaman öyle olsun savaşta onlara yardım edeceğiz bana burayı toparlamak için biraz süre verin gün batımından önce Surlara doğru harekete geçeriz.
Brynn surlara portal açıp Lancaster ile içeri girdi. Lancaster Brynn'ın gülümsememeye çalıştığını fark etse de gülümsediğini biliyordu görüyordu da, Brynn Lancaster'a askerleri yakın da gerçekleşecek savaş için hazırlaması gerektiğini söyleyip yanından ayrıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Başlangıç (Serinin 1. kitabı)
FantasyGezegenlerinin sonunu getiren bir cihazla yeni bir hayata geçen üç arkadaşın yeni fantastik ve bilimin bir arada bulunduğu bir evrendeki maceralarını, alışma sürecini ve yaşadıkları zorlukları anlatan bu kitapta karakterlere katılarak bu yeni evreni...