Lancaster bir anda kendine geldi görüşü her şey bir anda düzelmişti ama hareket edemiyordu etmek istemiyordu. Çok fazla kan kaybediyordu. Kalan son gücüyle ayağa kalktı Wolf'un Atrium'u geri çekilmeye zorladığını fark etti. Wolf'un gözlerinin tamamen siyah parlak şekilde ışık saçtığını gördü ama hala kendinde gibi duruyordu. Lancaster'ın yanına doğru geri geri yavaşça yürümeye başladı bir yandan gölge lordunun bir yandan Atrium'un darbelerini savuşturuyordu kılıçların her çarpışmasında etrafta yayılan şok dalgaları hissediliyordu. Wolf başka bir portal açtı arkasından gelenleri umursamıyordu bile. Lancaster'ı yerden kaldırdı portalın içine doğru yürüdü ama Atrium'un kılıcı boynundan girip boğazını parçalamasıyla Lancaster'ı portaldan içeri doğru fırlattı kendisi portaldan geçemedi. Lancaster bilincini kaybediyordu. Keşke kaybetseydi bu acıyı çekmesinden daha iyiydi. Wolf'un suratında son bir kez bir gülümseme görmüştü ilk kez görmüştü aslında. Wolf'un gözlerindeki karanlık ışığın sönmesi ile arkasından ona doğru bakan Atrium'u gördü. Ardından portal kapandı Lancaster bilincini kaybetmişti.
Daha sonradan onu birilerinin bulduğunu kaldırdığını hissetmişti bir şeyler duymuştu ama her şey bulanıktı. Lancaster aniden olduğu yerden doğruldu ama büyük bir acıyla geri yattı. Bir evin içindeydi ama daha önce öyle bir evi görmemişti. Surların içinde herhangi bir evde olma ihtimali de vardı, tabii onu bulabildiyseler. Lancaster bir an kolunu kontrol etti bileklikler yoktu üzerinde zırhı da yoktu. Sakinleşmeye çalıştı nerede olduğunu öğrenmesi gerekti surlara geri dönmeliydi. Lancaster bir an neler yaşandığını hatırladı nasıl böyle sonlandığını. Wolf... Onu korumak için kendi canından olmuştu. Lancaster'ı korumak için ölmüştü oysa Wolf savaşta çok daha yararlı olurdu. Hayır Lancaster böyle düşünmemesi gerektiğini biliyordu ya da gerçekten düşündüğü gibiydi. Wolf onu kurtarmıştı çünkü Lancaster'a sonuna kadar bağlıydı bunu o da biliyordu. Göz yaşlarını tutmaya çalışmadı bile. Evin içinden bir ses gelmiyordu belli ki onu buraya getiren kişi başka bir yere gitmişti.
Lancaster neler olduğunu düşündü Atrium onları orada nasıl bulmuştu veya Phys'ın Lancaster'a yazıtlardan bahsettiğini nereden biliyordu ? Bunları düşünecek zamanı olacaktı aslında Phys'ı gece hiç görmemişti üstelik onun evindeydiler bir şeyler yanlıştı. Tapınağın içinde kontrolünü kaybetmişti elinde ve üzerinde kan olduğunu hatırlıyordu o kadar gerisi onun için silik anılardan ibaretti. Hareket edemeyecek kadar kötü durumdaydı odada bulunan camdan dışarı baktı güneş doğmuştu kim bilir Canmore ve Windsor ne durumdaydı ya da Brynnlar. Geri dönecekti kaybetseler de ne kadar başarısız olsalar da sonunda Atrium'un işini bitirmek için geri dönecekti ama şimdilik kendini toparlamak için biraz zamana ihtiyacı vardı.
*
Brynn askerlerinden yıldırımı, fırtınayı veya şimşeği kontrol edebilenleri üst surlarda görevlendirmişti. Bu elementler üzerindeki kontrollerini kullanarak ellerinden geldiğince rakip birliklere zarar vermeye çalışacaklardı. Surdaki koruyucu bariyer bozulduğunda geri kalanların yanına yani savaşmaya ineceklerdi. Gölge ordu ve müttefikleri surlara doğru yürüyordu. Brynn surların üstünde Canmore ve Windsor ile duruyordu. Lancaster ve Wolf'un gelmemesini bütün bir gece konuştular Canmore birçok kez sert çıkışarak Brynn'dan onu aramasını istese de isteği yerine gelmedi ama en çok endişelenen Windsor olmuştu belki Lancaster'la uzun süredir tanışmıyorlardı ama onun nadir arkadaşlarından biriydi ona gerçekten alışmıştı. Brynn onlara savaşta yardımcı olacak sağlam zırhlar vermişti.
Siyah bulutlar tüm gökyüzünü kaplıyordu Brynn'ın bu fırtına çağırma özelliği gerçekten rahatsız ediciydi yani Windsor'a göre öyleydi. Ordu surlara yeteri kadar yaklaştığında her şey birbirine girmişti Yıldırım ve şimşeğin çarpma sesinden başka bir şey duyulmuyordu. Bu bile onlara ilerleyen orduyu durdurmaya yetmiyordu. Surların dışı bilinmeyen karanlık bir sisle kaplanmıştı hiç kimse gözükmüyordu hatta hiç bir şey Brynn diğer askerlerinde savunma için aşağı inmesini söyledi arkasından yaratıcılarda indi. Brynn savunmanın en ön sırasındaydı yaratıcılar orta sıralarda pozisyon almışlardı. Karanlık sis dalgalar şeklinde surlara çarpıyordu. İşte şimdi Yaratıcılar surların üzerinde parıldayan sembolleri görmüştü ama yavaşça siliniyorlardı belki de gereğinden daha hızlı. Semboller tamamen silindiğinde surun içine ve dışına doğru beyaz bir ışık dalgalanması oldu alanda bulunan tüm Brynnların gözleri bembeyaz şekilde parıldıyordu. Canmore ne olduğunu birine sormak istese de kaskın altından görünen o parlak beyaz gözler onu korkutmuştu çünkü her biri aşırı tehditkar bir görünüşe sahipti sanki onlara bile saldırabilirler gibi duruyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeni Başlangıç (Serinin 1. kitabı)
FantasiaGezegenlerinin sonunu getiren bir cihazla yeni bir hayata geçen üç arkadaşın yeni fantastik ve bilimin bir arada bulunduğu bir evrendeki maceralarını, alışma sürecini ve yaşadıkları zorlukları anlatan bu kitapta karakterlere katılarak bu yeni evreni...