Lütfen Dikkat! Araştırma ve Makeleleri okumadan önce iyice düşünün. Sizi önceden uyarıyor ve dünya görüşünüzün temelli değişeceğini söylüyorum. Aynı konuda okuyacağınız diğer eserler size yavan gelecek ve sadece onun tiryakisi olacaksınız. Çünkü bu...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Adem ve Havva beyinlerinin tamamını kullandıkları için konuşma yerine biyolojik radyo ile konuşuyorlardı. Bu radyo şöyledir: Rüyalarınızda SESLİ olarak konuşup dinliyorsunuz değil mi? İşte bu "Sessiz-ses" bizim sözünü ettiğimiz fonondur. ESP ise bireyseldir, evrensel değildir. Rüyanızdaki "Gürültü" anlamında organik radyodan söz ettim. Beynin tamamını kullanan kimseler için "Rüyadaki dil-kulak ilişkisi vardır. Bu telepatiden de öte muhteşem bir şey ve Ahıretin konuşma biçimidir. Kelimelere ihtiyaç yoktur. Siz rüyanızda Türkçe konuştuğunuzu sanıyorsunuz ama aslında o "Düşüncenin dili"dir. Ademcedir... Buradaki rüya bir benzetmedir.
Yani "Uyanık" uyku=Teyakkuz halinde "Güdümlü" rüya görürsünüz ki buna en yakın anlatım bedensiz astronomi (OOBE) dir. Astral vizyon, gezici-durugörü falan da diyorlar. Clair-Voyance ya da astral perrpection falan gibi yığınla adı var...
Bedensiz astronomi "Uyanık DÜŞ" olarak ve konferans biçiminde özgür katılımlarla bir arada olabilir. Bunun tek koşulu beynimizin hiç değilse dokuzda-ikisini çalıştırmak"tan ibarettir. Beyinin tam bir örneği AYSBERG'dir. Üstteki görünen bölümü "Bilinçüstü" yani uyumadığımız ve paranormal bir duruma girmediğimiz dönemlerimizi gütmektedir. Ama altta sualtı bölümündeki yetilerim ise tam anlamıyla bir "Bilinçaltı" evrenidir. Orada bireyler yoktur. Bireyler birbirine bağlanır. Tıpkı bileşik kablar gibi...
Ya da adalar düşünün, herbiri bir nefs (Tekbaşına) görünmekle birlikte aslında sualtından birbirlerine bağlıdırlar. Rüya dediğimiz şey MİSAL ALEMİNİN TA KENDİSİDİR. Yeniden Halügramlara, hologramlara girmek istemiyorum ama, MİSAL alemi dediğimiz kollketif bilinçaltı SÜPER UZAYIMIZ bizim psikolojik ve psişik yeteneklerimizin arenası gibidir. Beynimizin kapasitesini daha çok kullandıkça daha "Sualtı" kesimine dalmış ve öteki "Bilinçaltları" ile buluşmuş oluruz. Şu durumda bunu yapmak olağan değil ama Adem ve Havva yapıyorlardı (Onların CENNET yasalarıyla birlikte dünyaya sürgün edildiğini biliyoruz).
Adem eşyayı isimlendirmiştir ve bu yeteneği daha sonra "İDRİS"de meydana çıkarmıştır. İdris as. hayvansal sesler yerine anlamlı, şiirsel müzikli ve gramerli bir "İSİMLENDİRME" akıl etmiştir. Yazıyı da o bulmuştur. İlk öğretmen ve başöğretmen İdris'dir. Bileğinin hakkıyla ALİM, MUCİT vb. olmuştur. İnsanlık uygarlığını ona borçluyuz.
Nasıl ki İbrahim "Dostlukta" tek ve eşsiz ise ya da Allah'ın Resulü olmayı "ATAMAYLA" değil, "KENDİ LİYAKATIYLA" almıştır. Hz. Hızır da "İLİM"in ilki olarak hem resullüğü hem de sözkonusu o YÜCE makamı ve de ölümsüzlüğü kendi "KOPARARAK" almıştır. Telepati unutmayınız alıcı-verici arasında olur. Benim sözünü ettiğim biyolojik radyo insanlığın mekanı, yani M İ S A L alemi (Rüya ve hologram alemi) dilidir. Misal=Hülyet=Hologram alemi demektir. Bunu kişisel telepati ya da kişisel düşlerimizle karıştırmayınız. Yevmiddin'de bizim MİSAL alemi dilimiz olacaktır. Bu dilin kelimelere ihtiyacı yok. Herkes hangi dili konuşursa konuşsun. O dil ADEM'in isimlendirme yöntemiyle doğrudan tek bir dile ADEM'İn diline dönecektir.
Rüyadaki konuşmalarımız unutmayınız ki Türkçe ya da rüyayı görenin diliyle olmamaktadır. VAHY diliyle olmaktadır. Vahy Arapça ya da İbranice inmez. Ademce iner, isimce ve vahyce iner. Bize "TERCÜME OLUR". Evet Cennet'te ve cehennemde farklı diller var. Cennetteki dil Adem-Havva ve üçüncü cins Huri insanlarımızın ta en başında konuştuğu dildir. Hani Adem eşyayı isimlendirmişti ya? O dil orada devam edecektir. Bıraktığımız yerden insanoğlu o dili alıp konuşacaktır. İnsanın fıtratında o dil var. Bir kere Allah'ın ilk emri "O K U " değil mi? NEYİ OKUYORUZ sorusundan önce, NASIL OKUYORUZ sorusunu sormanız gerekiyor. O dil bizde DOĞAL olarak var ve hazır bekliyor. O dil beynimizin (Aslında zihinsel boyutumuzun) kullanılmayan bölgelerinde birgün uyandırılmak ve kullanılmak üzere hazır bekliyor. Öyle olmasaydı asla rüyada konuşamazdık ya da duyamazdık. O dili bize TALİM ettiren ya da prova ya da antreman ettirten işte bu rüyalardır. Beynimizi nasıl uyandırabileceğimizi ben bilmiyorum ama KUR'an biliyor: "Rabbi ZIdni İlmi". Allah böyle emrediyor (Ta-Ha:114).
Gurdjieff geleceğin insanıdır. Onun yetenekleri akademiktir. Sadece o değil daha altı TiMessenger daha var. Messing, Hanusen, Haushoffer vb.yi bilmeniz yeterlidir. Diğerleri daha az önemli insanlar, biri hariç. Tesla telepatisyenliğin "Makinesini" bile icad edecek kadar ilginç biri...Beyin dalgaları amplifike olur mu? Evet olur. Amplifikasyon yükseltmek demek. Amplifike etmek de o verileri yükseltgeçten geçirmek demek. Beyin dalgaları Elektrodlarla enerjiye çevrilebildiği gibi (Özellikle Delta dalgaları) bunun tersine de yeniden düşünceye çevrilebilir diyor Tesla. TV vericisi de aynı yolla çalışıyor. Stüdyodaki görüntü bilgileri elektromagnetik dalgalara çevrilerek alıcıya iletiliyor. Oradan da yeniden "Elektronlara" çevrilerek görüntüyü eve getirebiliyoruz. Düşünce-enerji-düşünce de böyle bir üçleme olabilir diyor Tesla... Montauk project bile böyle bir şey... Ama gurdjieff tam bir majisyen...Yani sihirbaz gibi bir adam.
Evet, Gurdjieff çok ileri teknolojiler kullanıyor. Bu yüzden o teknolojileri sihirden ayırt edemiyoruz. Ama şimdi "Yer-uydu-yer" metoduyla iki kişi konuşabiliyor. Bireysel olarak da bir gemi gibi insan "ışınlanabiliyor". Çünkü büyük elektrik yükleri (Örneğin yüz milyar volt) insanı öldürmüyor, uzay-zamanınını yürütüyor ve yer değiştiriyor. İnsan bir yerden ötekine bu elektromagnetik aşırı birikim ile (Magnetizma Tünel sürecidir) uzayda bir kurtçuk deliğinden yürüyor. Gurdjieff gibi insaüstü insanlar bu işleri yapabiliyor.
Aslında tüm kavram kargaşalarının adını verdim. Yani biyolojik radyo=Toplu tepatisyon, Gezici durugörü=Gurdjieff'in toplantıya gelmesi gibi... aslında mekanizma çok basit... İnsanoğlunun kendisi bir BERMUDA'lı ya da PHILADELPHIA'LI gibi uzay-zamanda yürüyor/ışınlanıyorsa bu işe "PSİŞİK YETENEK" deniyor. Bunlar nerede öğretilir, var mıdır bilen öğreten ben bilemeyeceğim. Gurdjieff ile ilgili ya da öğretisiyle ilgili. Ben sadece "Mekanizmayı" biliyorum. Yani kollektif bilinç altı, belleğin gizli devamlılığı şu şekilde çalışır diyebilirim ama, bunun ötesinde "Bu işi ben yaparım ya da yapan filancayı tanıyorum" diyemem, o bakımdan sorunun muhatabı ben değilim (Kelin melhemi olsa başına bürermiş, keşke böyle şeyleri yapabilseydim....)
Ne yazıkki Gurdjieff artık yok... Şu andaki, o gruplar Ouspensky'ninkiler. Gurdjieff ZZ'dendir. Yani öyle bir öğreti olsaydı otomatikman kendi bünyemizde olurdu. Hele ki şu an ben ikinci kaptanım, mutlaka haberim olurdu. Gurdjieff bizimdir. Bunun anlamı şu: Salzmann ve Bennet Ouspensky ve diğerleri... ayrı ayrı ekollerdir. Dördüncü Yol'a rakip olarak Bennet'in Gurdjieff'e sadık kaldığı söyleniyor.
Dip Not: Sonraki Bölüm "Düşünce Dili 2" Araştırma ve Makaleler 2'e Bakınız.