Fedakarlık:قربانیBirşeyleri deneyimlemeden onu yapmanın fedakarlık olduğunu nerden bilebiliriz ki?.
چگونه می دانیم انجام این کار فداکاری است بدون اینکه تجربه کنیم؟
🎶Emircan İğrek: Nalan🎵
*
Hemen hemen hergün beni sorup hastalığım hakkında bilgi alan sevgili okurlarım çok teşekkür ederim. Sizi çok ama çok seviyorum. Sizinle oluşan bu bağ beni fazlasıyla mutlu ediyor.
@Vaverty güzelim❤ ilgin için çok teşekkür ederim canım benim.
Not: BÖLÜM GÜNÜ PAZAR GÜNÜDÜR. HAFTA DA IKI DEĞIL BIR DEFA BÖLÜM GELECEKTIR. BÖLÜMLER KISA DEĞIL GAYET UZUNDUR.
Her seferinde aynı şeyleri yazmaktan ben yoruldum. Sizde yorulmayın diye yazdım.
Hâlâ beni takip etmeyen varsa ayıp etmiş hsjsjsj. Hemen takibe❣
*
Mustafa'nın ağzından dökülenlerden sonra içerde büyük bir sessizlik oluştu. Haşmet ağa sözünün üstüne söz söylenmesine bozulurken Sultan kadının keyfine diyecek yoktu. Nihayet istediği yavaş yavaş oluyordu. Hem kızı gibi sevdiği gelini hem de kalın kafalı oğlu nihayet bu evliliği kabullenmişti.
Turna yeni kavuştuğu babasının ağzından başka bir çocuk lafını duymasının verdiği kıskançlık ve rahatsızlığı içinde yaşarken Mustafa ise ağzından çıkanlarla en az herkes kadar şok olmuştu. Aklında ki asla bu sözler değildi. Babasına sadece işlerin artık onun istediği gibi gitmeyeceğini anlatmak istemişti. O an öfkesine yenilmiş ve hiç söylememesi gereken sözler söylemişti. Nasıl düzeltecekti bilmiyordu ama avucunda cansız duran elin soğukluğu bunun kolay olmayacağını hissettiriyordu.
Oda da nefes almayı unutan yaşadığı anın gerçekliğini sorgulayan bir tek Ezoydu. Her uzvu reddediyordu yaşananları. Duymamış olmayı dilerdi o sözleri. Amacı neydi Mustafa'nın ya da neyin öcünü alıyordu hiç bir fikri yoktu ama yeterdi. Daha fazlasını kaldıramazdı. Bu yaşında kadar zaten kolay bir hayatı olmamıştı neden daha da zorlaştırıyordu Mustafa? Ezo ne yapmış olabilirdi ki ona? Yıllardır bitmeyen bu kin kimeydi?.
Avucunu yakan sıcak avuç içinden koparmak istedi elini. Ama Mustafa'nın sıkı tutuşu ona engel oluyordu. Bakışları babasına kitlenen adama kaydığında yüzünün aldığı şekilden onun da bu sözleri söylemeyi beklemediği belli oluyordu. Fakat bir önemi yoktu artık bunun çünkü o sözler söylenmişti. Ve geriye asla alamazlardı.
"Kardeşim mi olacak?". Odanın içindeki sessizliği küçük kızın sorusu böldü. Ezo irkilerek ona baktı. Bunun düşüncesi bile tüylerini diken diken ediyordu. O uzun zaman önce aklından anne olmayı çıkarmıştı. O İbrahim'in de dediği gibi asla anne olamayacaktı bir bebesi olamayacaktı asla memesini emmeyecekti hiç bir zaman anne demeyecekti.
Bunun gerçekliğiyle yüzleşeli oldukça uzun zaman geçmişti. Ezo'dan kaza eseri Turna'ya anne olmuştu ama başka bir çocuğa asla anne olmazdı. Başka bir adamdan bir parçayı kendi bedeninde büyütemezdi. Hem ruhen hem de fiziken kabul etmezdi bu bünyesi bunu.
"Hadi çıkalım kuzum. Annenle baban sonra konuşur seninle". Sultanın zor bela çekiştirmelerine dirense de kazanan elbette Sultan olmuştu. Turna'yı kolundan tutarak odadan çıkartmış üçlüyü o vaziyette bırakmıştı. Ezo annesi saydığı kadına yalvaran bakışlar atsa da onun da bildiği gibi Sultan bir şey yapamazdı. Bir baba ve oğlunun çekişmesi arasında kalmıştı. Yani bir kere daha Ezo başkalarının egosuna kurban gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ŞÛRÎDE~
General Fiction"Dokunma bana! Dokunma!". "Dokunacağım! Kocam değil misin!". "Değilim! Hiç bir şeyin değilim senin. Anlamadın mı bunu hala?". Ezo duyduklarına aldırmayıp İbrahim'in dudaklarına açlıkla saldırdı. Isırıyor, yalıyor, çekiştiriyordu. İbrahim'in onu itme...