Beklemek: صبر کنKadın kısmı her zaman bekler bir yaşa kadar umutla ondan sonra umutsuzca bekler.
قسمت زنانه همیشه تا یک سالگی منتظر است و ناامیدانه منتظر او می ماند.
Bölüm şarkısı: Tuğkan: Kusura bakma
Seher vakti garip garip bülbül öterken
Kirpiklerin oku yar yar cana batarken
Cümle alem uykusunda yatarken
Kimseler görmeden
Yar oy yar oy yar oy yar oy yar oy yar oyGel gizli gizli, gel gizli gizli
Hoyratlar görmeden
Yar oy yar oy yar oy yar oy yar oy yar oy
Gel gizli gizli, gel gizli gizliKendi kendine türküsünü mirildanirken keyifle karısını düşündü. Acaba şu anda onun Ezoyu düşündüğü gibi Ezo da onu düşünüyor muydu? Onun ezoya gönül verdiği gibi Ezo da günün birinde ona gönül verecek miydi?.
Keyfini bozamazdı hic bir düşünce. Dudaklarını buzup son zamanların gözde türküsünü ıslıkla tekrar etti. Ne diyordu sözlerinde;
Seher vakti garip garip bülbül öterken
Kirpiklerin oku yar yar cana batarken
Cümle
alem uykusunda yatarken
Kimseler görmeden
Yar oy yar oy yar oy yar oy yar oy yar oyKarar vermişti. Seher vakti kimseler görmeden gidip yarini görecekti. Kabullenmişti ya... artık hiç bir güç ayrı tutunmazdı sevdiğinden onu.
Keyifle mırıldandı bir kaç kere daha aynı ezgileri. Her cümlede yerinden fırlayıp ne zaman tutulduğunu bilmediği sevdasına koşmak geliyordu içinden. Sabrediyordu ,daha da edecekti üstelik gecenin çıkmasına epey bir vakit vardı çünkü. Şafak vakti sevdiğinin penceresinden içeri girecek ona olan hasretini dindirecekti. Bir kere daha keyifle kıvrıldı dudakları farkında olmadan. Onu düşünmenin bile keyif vereceğini bilemezdi asla ama boşuna dememişlerdi nihayetinde, ummadık taş baş yarar diye.
Gözlerini kapayıp seni özleyeceğim dediği anları düşündükçe göğsü etten kemikten olan kafesine sığmıyor yeri göğü inleterek onu sevdiğini haykırmak istiyordu. Bir yandan tuhaf hissederken öte yandan onu aşağı çekmeye çalışan yanını susturmaya çabalıyor keyfini hiç bir şeyin bozmasını istemiyordu. Lakin içindeki o sesi susturamıyordu bir türlü. Büyük bir keyifle söylediği türkü bir anda ağıda dönüştü. Gözleri yaşardı ağlamaklı oldu.
Sevdim sevdalandım demişti ilk defa Ezo için. Sanki daha önce sevmemiş sevdalanmamış gibi. Derin bir vicdan azabı gelip musallat oldu yüreğine aniden. Sırtını yataktan ayırdı oturdu karısıyla seviştiği o yatağa. İçinde bir yerde onu rahatsız eden bir şey vardı. Ne olduğunu da biliyordu onun ama nasıl başa çıkması gerektiğini ise bilmiyordu.
Iraza saygısızlık yaptığını başından beri biliyordu. O ve abisinin yasını sanki tam tutamamış gibiydi her zaman. Daha çok ağlamalı daha çok kendini suçlamalı ve daha çok hayattan kopmalıydı. Onun sebeb olduğu abisinin hayatı değildi sadece, bir zamanlar nefret ettiği adını bile anmak istemediği bir kadının da hayatını mahvetmişti. Şimdi şimdi daha çok anlıyordu Ezonun yapamam deyişlerini. Onun ön göremediğini o görüyordu başından beri belli ki. Ondandı kaçışları ona teslim olmak istemeyişi.
Bir kere daha her şeyi mahvediyordu insanların hayatını kendi istek ve arzularına göre şekillendiriyordu. Göğsünü sıkıştıran o hisle başa çıkamayacak gibi hissediyordu. Kaçmalı uzaklaşmalı buralardan dedi kendi içinden. Atik bir hareketle yatakta doğrulup dolabına ilerledi kapağını açtı ve beş yıl önce ona eşlik eden o çantayı yine eline aldı. Beş yıl içinde o çanta da değişmişti onun gibi eskisi gibi sağlam değildi hatta yer yer açılmalar olmuştu lakin içine onca korkaklık ve günahı sığdırabilirdi tıpkı sahibi gibi. Anlaşılan Mustafa bir kere daha korkaklığına yeniliyordu. Ve bir kere daha kaçıyordu ilk gün ona yazılan kaderden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ŞÛRÎDE~
Ficción General"Dokunma bana! Dokunma!". "Dokunacağım! Kocam değil misin!". "Değilim! Hiç bir şeyin değilim senin. Anlamadın mı bunu hala?". Ezo duyduklarına aldırmayıp İbrahim'in dudaklarına açlıkla saldırdı. Isırıyor, yalıyor, çekiştiriyordu. İbrahim'in onu itme...