BÖLÜM 29 ()

30K 1.7K 329
                                    


Anlam

Onu sevmeyi hiç bir zaman bırakmayacağım artık hiç bir anlam ifade etmese bile.

*

Benim için dua eder herkese çok teşekkür ederim ❤❤❤

Sevgili sehrialem okuyucuma ithaftır. Geçen bölüm onaydı ama unutkan yazarınız yine karıştırdı tarihleri 😒 kuzum güzel yorumların için sana çok teşekkür ederim. Seni seviyorum❤

Diğer kurgum ÇÖL AHUSU na da bekliyorum. Henüz okumayanlar çok şey kaybettiler biline...


*

Yine hazırlıksız yakalanmıştı Ezo. Kocasının hem sözlerine  hemde hareketlerine. Mustafa tuttuğu elini kendine doğru çekti. Ezo onun çıplak göğsüne yapıştı. Uzaktan bakınca bile utandığı çıplak beden artık elinin altındaydı. Kor gibi sıcacıktı. Dokunanı yakıyordu. Geri çekilmek için kıpırdandı.

"Korkma güvercinim. Ben sadece sana merhem olurum. Ürküp kanat çırpma benden uzağa".

Güvercinim diyordu Mustafa. Benimsin demek oluyordu bu. Ezo olduğu yerde sallandı. Hazır mıydı başkasının olmaya? Değildi. Lakin ne önemi vardı ki bunun? Mustafa benimsin diyordu. Ezoya söz hakkı düşer miydi hiç!. Bu adam ne zaman ona fikrini soracaktı.

Kocasının çıplak teninden ayrılmak istedi ama kocası sıkıca sardığı kollarıyla buna engel oldu. Yine engelleniyordu kaçışı. Kaçmak mı daha iyiydi durup bu gerçekle yüzleşmek mi?.

"Dur bakalım güvercin. Uçma hemen uzağa demedim mi?".

Hâlâ güvercin diyordu. Ona her güvercin dediğinde kalbinin atışını yüzünün kızardığını görmüyor muydu bu adam. Cayır cayır yanıyordu yüzü ama Mustafa'nın bedeni o denli sıcaktı ki kendi ateşini harlıyordu.

"Güvercininin aklı senden uzağa kaçmıştır kim bilir !".

Aslında amacı laf atmak değildi ama kırgınlığını gizlemek istemedi. O an düşündüğü tek şey daha önce yaşayamadığı deneyimdi. Mustafa onu öperken İbrahim öpüyor diye hayal etmemişti. Mustafanın onun suskunluğunun üzerine bunu düşünmüş olmasına inanamıyordu. Daha ilk sorundan eskiyi yüzüne vurmuştu. Kim bilir ilk gece...

Ezonun rengi attı. Daha önce halvet yaşamamıştı. Mustafayla birlikte olması durumunda gerçeği öğreneceğini hiç düşünmemişti daha önce. Onunla sevişmesi demek bütün gerçeklerin bir bir gün yüzüne çıkması demekti. Kedini düşünmüyordu. Olan  ona değil rahmetliye olacaktı. Kim bilir neler düşünecekti Mustafa? Kardeşi bile olsa kimsenin İbrahimin o durumunu bilmesini istemezdi.

Zaten Ibrahimle verilmiş bir yeminleri vardı. Kimseye bu durumdan siz etmeyeceklerdi. Ezonun yaptığını söylemek olmayacaktı ama sözsüz bir ihanet olacaktı sevişmesi. Kışın karın altında kalmış gibi titremeye başladı bedeni. Bu gerçek çok ağırdı. Ne kendi ne de Mustafa kaldıramazdı ortaya satılacakları. Onunla konuşmalıydı. Tenlerinin birleşmemesi gerektiğini anlatacaktı ama gerçekleri gizleyerek.

"Mustafa..".

Mustafa onun konuşmasına izin vermedi. Yüzüne eğilip bir kere daha dudaklarına dokundu. Ezo bunu beklemediği için gözleri fal taşı misali açıldı.

"Söyle".

Kolaydı söylemek! Önce öpüyor onun aklını başından alıyor sonra da söyle diyordu. Dilinin ucunda söz kalmamıştı.

"Ben...bak sana bir şey söylemem lazım".

Mustafa bir kere daha dudaklarını değdirdi onunkine. Konuşurken öpülmek? Neler yapıyordu bu adam? Kalbi daha önce yaşayamadığı bu sahneler yüzünden dört nala koşmaya başlamıştı. Kalbinin atışını duyacak diye kızardı. Öpmesi yetmezmiş gibi birde heyecanlandırıyordu.

~ŞÛRÎDE~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin