Bitmek: پایان
Her şeyin bir sebebi vardır. Bitti. Yazıldıysa bitti.
همه چیز یک دلیل دارد. انجام می شود. تمام شد
*
Panomda doğum günümü kutlayan sevgili okurlarım bu bölüm sizler için. İyiki varsınız🌹
Her daim verdiğiniz destek ve güzel enerji için sonsuz teşekkürler ❤
*
"Sana söylersem...sırrımı koruyacak mısın Mustafa?".
"Sana erkek sözü güvercin. Senin sırrın benimle mezara kadar gider".
"Peki eskisi gibi olabilir misin?".
Mustafa Ezo'nun ne demeye çalıştığını anlayamadı ama anladığında bir daha asla eskisi gibi olamayacaktı.
*
Mustafa kucağında kıpırdanan ve söyleyecekleri için huzursuz olan karısının korkusunu gidermek için biraz daha çekti onu kendine. Yüzüne düşen perçemlerini eliyle uzaklaştırdı. Ezonun dudaklarının titremesi geçmiyordu. Ağzını onunkine dayadı. Ezonun hıçkırmamak için kendini sıktığını daha net hissetti. Elleriyle yüzünü avuçladı. Dudaklarını bu defa daha sert bastırdı. Ezo artık istese de o dudakları titretemeyecekti.
"Her neyse anlat gitsin güvercin. Sen sustukça hem kendine hem bana zarar veriyorsun".
Ezo başını sallıyordu. Mustafa onun anlatacağını biliyordu ama gerekli güveni alamamıştı belli ki karısı.
"Anlatacakların beni ben olmaktan asla alı koymaz güvercin. Ben yine aynı Mustafa olacam. Senin Mustafan".
"Çok üzülürsün...ağlarsın...kendini affedemezsin...".
Mustafanın içine ilk şüphe tohumlarını bu sözler ekti. Ne demek üzülür ağlar kendini affedemez...ne yapmış olabilirdi ki Mustafa abisine kendini suçlasın.
"Merakta koma beni güzel güvercin. Anlat hele derdini. Sana söz sebebi her neyse seni suçlamak sana kızmak, bağırmak, çağırmak yok".
Ezo gözlerini onun şüpheci gözlerine dikti. Mustafa ona kızmazdı zaten. Kendine kızardı. Kendini yaralardı.
"Bana söz ver o vakit". Mustafa olayın giderek daha da gizemli bir havaya bürünmesini tuhaf karşıladı. Ne anlatacaktı karısı acaba.
"Ne sözü?". Sesinin kısılması duyacaklarının korkusundandı.
"Bensiz tek damla yaş dökmeyeceksin. Ağlayacaksan benimle ağla bağıracaksan yanında bağır, dağıtacaksan birlikte dağıtalım. Mustafa...benim bir kaybı daha kaldıracak gücüm yok".
Mustafanın aklına olur olmadık şeyler düşmeye başlamıştı. En son bunlar olduğunda abisi canına kıymıştı. Ve bunun sebebi de onun sözleri olmuştu. Eğer Ezonun anlatacakları o sözlerle ilgiliyse zaten kendini affetmeyen Mustafa için kaldırılamaz bir yük olacaktı.
"Anlat...konuş artık. Ağladığın yeter. Nasıl bir sır ki bu gözlerime bakamıyorsun".
Ezo önüne eğdiği başını daha da gömdü kocasının göğsüne. Kokusu doldukça içine cesaret alıyordu her şey için. Mustafa hayatına sihirli bir değnek gibi dokunmuştu. Onun sayesinde bugün bu sırrı açık edecekti. Tabi ağzını açabilse. Ağzından fırat etse o cümleler daha da hafifleyecekti.
"Üzüleceksin".
"Üzüleyim. Sen böyle ağladıkça üzülmüyom mu sanıyon?".
Ezo bu sözlere bencilce mutlu oldu. Mustafa'nın onu önemsediğini duymak iyi gelmişti. Hele de dün yaşananlardan sonra.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ŞÛRÎDE~
General Fiction"Dokunma bana! Dokunma!". "Dokunacağım! Kocam değil misin!". "Değilim! Hiç bir şeyin değilim senin. Anlamadın mı bunu hala?". Ezo duyduklarına aldırmayıp İbrahim'in dudaklarına açlıkla saldırdı. Isırıyor, yalıyor, çekiştiriyordu. İbrahim'in onu itme...