Utangaç :خجالتی
Diğerlerinden daha farklısın. Buna sevin. Kırılmış olanlar daha gelişmiş olanlardır. Buna sevin.
تو از دیگران متفاوت هستی این را دوست دارم آنهایی که شکسته هستند پیشرفته تر هستند. این را دوست دارم
*
İbrahim ilgiye muhtaç bir bebek gibi sabaha kadar Ezo'nun göğsüne sokuldu. Zaman zaman ağladı zaman zaman ise sıkı sıkı sarılıp ondan onu affetmesini diledi.
Ezo gece boyunca şaşkın ve utangaçtı. Çırılçıplak uyumak şöyle dursun vücutları neredeyse bir kılınacak kadar sarmaş dolaş uyumuştu kocasıyla. Evet İbrahim onun kocasıydı. Kimine göre utanmamalıydı. Ama Ezo utanıyordu. Çünkü İbrahim ona yabancıydı. Kollarında anadan doğma sere serpe uzansa bile.
Kaskatı kesilmişti tüm vücudu. Ona sokulup sabaha kadar neden af dilediğini anlamamıştı. İlk gece sevişemedikleri için olabilirdi. Ya da onu incittiğini düşünmüştü İbrahim. Bilemiyordu Ezo. Kocasının neden böyle davrandığını kestiremiyordu. Annesi kocanı çok sorgulama ona ayak uydur demişti. Acaba ayak uyduramadığı için mi bir olamamıştılar kocasıyla?.
Çıplak göğsüne değen İbrahimin yumuşak dudağıyla irkildi. İlk geceden alışamazdı bu duruma. Kocasının birkaç saat öncesi gibi öpüp yalayıp ısırdığı yoktu ama dudaklarının yanlışlıkla değmesi bile geriyordu Ezo'yu. Karnının altında bir yerlerde sıkışıklık hissediyordu. Tüyleri diken diken oluyor, elinin altındaki sıcak tene tırnaklarını batırma dürtüsü uyanıyordu derinlerde bir yerde.
Dudağının yerini yanağı alınca biraz olsun rahatladı. Adamın ona ihtiyacı olduğunu bilmese geniş ve güçlü omuzlarından bastırıp onu kendinden uzaklaştırabilirdi ama belli ki kocasının bir sıkıntısı vardı. Ve onu kendisiyle beraber aşmak istiyordu. Nasıl iterdi şimdi İbrahim'i?.
Mevsimlerden yazdı. Ve gece yerini gündüze bırakmak üzereydi. Gecenin serinliği yavaş yavaş kaybolup odaya sıcaklık hakim olduğunda tenini ince bir tabaka şeklinde ter kapladı. Koltuk altı ve karın bölgesinin ıslandığını ve birazdan İbrahim'i rahatsız edeceğini düşünerek paniğe kapıldı. Kalçasının hemen yanında kocasının sönük uzvunu hissetmiyor olsa mutlaka kollarının arasından sıyrılmanın yollarını arardı.
Lakin o şey korkutuyordu Ezo'yu. Zaten içini delip geçeceği fikrine henüz alışamamışken adamı uyaracak herhangi bir harekette bulunmak istemiyordu. Şanslıydı dün gece her ne olmuşsa kocası o şeyi yapmamış ona sarılıp uyumayı tercih etmişti. En azından kocasına alışana kadar o uzvu görmemeyi diliyordu.
"Ezo'm?".
Ezo kendi içinde düşüncelere dalmışken kocasının uyanıp onu izlediğini farkedememişti. Göz kapaklarını hızla örtüp uyuyor numarası yapmayı denedi. Kocasının bu ucuz numarayı yemeyeceğini düşünse de denemekten alıkoyamadı kendini. İbrahim'in de ona Ezo'm demesi zaten yüzünü ondan kaçırması için yeterli bir nedendi.
Utanmıştı. Alışkın değildi işte bu tarz şeylere. Nasıl karşılık vereceğini bilmiyordu. Sadece İbrahim mi demeliydi yoksa efendim mi demeliydi. Belki de kocasının yaptığı gibi o da ona sahiplik ekiyle hitap etmeliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ŞÛRÎDE~
Ficción General"Dokunma bana! Dokunma!". "Dokunacağım! Kocam değil misin!". "Değilim! Hiç bir şeyin değilim senin. Anlamadın mı bunu hala?". Ezo duyduklarına aldırmayıp İbrahim'in dudaklarına açlıkla saldırdı. Isırıyor, yalıyor, çekiştiriyordu. İbrahim'in onu itme...