Selamun aleyküm.
🍀
~Deniz Tekin/ Sezenler Olmuş
~Neşet Ertaş/ Dertli Anam🍀
Ocak, 1989
Nalan kucağına verilen bebeğe sevgiyle baktı. Sancılı ve ağrılı saatlerin ardından kucağına verilen mucize ona en büyük ödül gibiydi. Ona gebe kaldığında kocasının yaşadığı mutluluğu hatırlıyordu. Şimdi bu küçük oğlan bebeğini kocasının iri ve sahiplenici kolları arasına bıraktığında sevinecekti.
Köyün hem şifacısı hem de ebesi olan kadın bebeğin başına dokundu. Dövmeli yüzü, kürtçe birkaç söz dolanan ağzı ve enerjisiyle tüm odaya hakimdi.
"Allah onu sana bağışlasın." diyip duruyor gözlerini bebeğin yüzünde gezindiriyordu. Başucunda ki annesi tedirgin olsa da ses etmiyor bir an önce ebenin çekilip gitmesinin bekliyordu.
"Kanı kızıl renk..." dedi ebe kadın. Ateşi andıran gözleri Nalan'ın ala rengi gözlerine kenetlendi. "Bu topraklarda büyüyecek inşAllah." Kesik kesik söylediği şeyler Nalan'ın yüreğine korku salmaya başlamıştı. Bu kadın hakkında terelleli dediklerinde gülüp geçmişti fakat şimdi salınan örgü saçlarını ve dönen sürmeli gözlerini görünce bebeğini korumak istercesine göğsüne bastırdı.
"Sevecek birini." diyordu eve kadın devam ederken. "Kanını akıtacak belkide." Ferzin yutkunarak dizleri üzerinde doğruldu. "Renan olsun onun adı. Renan olsun. Renan." Ferzin elini kaldırdı.
"Ne oluyor be kadın? Ne dersin?" Eve kadın başını iki yana sallıyor Renan diye sayıklayıp duruyor. "Barış bir elinde olacak, savaş bir elinde. O Allah için barışı seçsin. Bunu öğret ona. Savaş çıkarsa ilk o vurulacak kalbinden." Ferzin sonunda dayanamayıp kadının omuzlarını tutup sarsmaya başladı. Bir yandan da bildiği sureleri okuyordu.
Ebe kadın kendine gelmiş gibi irkildi. Elini kaldırıp anlında biriken teri sildi." Renan olsun adı." Ellerini yıkadıktan sonra çekip gitti. Nalan bir yandan bebeğini beslerken öte yandan ebenin o halini düşünüp durmaktan almıyordu kendini.
"Ana.." Ferzin kafasını kaldırıp ona baktı. "Damadını çağırsa görsün bebeği. Meraktan kafayı yemiştir." Ferzin doğrulup ikisinin anlına birer öpücük bıraktıktan sonra odadan çıktı. Çok değil kısa bir süre sonra kapı açıldı. Kocasının heybetli bedeni gömme kapıyı kapatıp yaslandı. Nalan üzerini düzeltip bebeğini hafif hafif sallamaya başlarken Üzeyr titrek adımlarla yürümeye başladı.
"Gel beyle." dedi Nalan döşeğinin yamacını gösterirken. Üzeyr başında ki kasket çıkarıp karısının yamacına oturdu. Sanki karısını ve bebeğini ürkütmeyeceğini bilse belinde ki silahı çıkarıp ateş edecek kahkahalar atacaktı.
"Oğlan dedi şifacı kadın." Nalan kafasını salladı. Bebeği kaldırıp uzattı. "Al." Üzeyr avuçlarını açıp bebeği ensesinden ve belinden kavradı.
"Köççükmüş." dedi minik bedenine baktı. Nalan cilvelenerek omzuna dürttü omzunu. "İleride senin gibi yiğit bir delikanlı olur erim." Üzeyr gözlerini ona çevirdi. Dudakları kıvrılmış gözleri parlamaya başlamıştı.
"Babam onu görmek ister." Dudaklarını bebeğin anlına bastırdı. "Allah seni kendine kul, ümmetine hayırlı bir adam etsin." Nalan kocasının omzuna yasladı omzunu.
"Bu coğrafyanın kaderini iyi yönde değiştirecek yağız bir delikanlı olacak benim oğlum. Zulme boyun eğmeycek." Nalan gülümsedi. Üzeyr başını ona çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mecruh
ChickLit"Ben seninle heba olmaya da razıyım." 🍀 HAYAL ÜRÜNÜDÜR Başlangıç Ekim/2019