75: Sana Ev Diye Bakmak

2K 138 103
                                    

Merhaba. Uzun bir ara oldu. Şubat ayında ülkemizin başına gelen felaketten dolayı bölüm yayınlamadım çünkü bu bir düğün bölümü, içimden gelmedi açıkçası. Vefat edenlere rahmet, ruhen ve fiziken yara alanlara şifa, geride kalanlara sabır diliyorum. 

🍀

Bölüm Şarkıları

Moğollar - Yolum Seninle

Cihan Mürtezaoğlu - Sen Banasın

Grup Bunalım & Rıfat Öncel - Kınalı Gelin

Uyarı. 2019'dan beri bugünü beklediğim için sizi düğün fotoğraflarına boğabilirim, haberiniz olsun. 

Ben, anne sevgisinden mahrum bir kadındım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ben, anne sevgisinden mahrum bir kadındım. Hep bir kadının, halamın, boşluğunu doldurmak için doğduğuma inanıyordum. Ona benzemeli, onun gibi gülmeli, onun gibi yaşamalıydım. O tarih okuduğu için tarih okumuştum. O almanca bildiği için çocukluğum almanca kurslarında geçmişti. O piyano bildiği için piyano çalmaya mecburdum. Bu mecburiyet hâlâ ellerimin titremesine sebep oluyordu.

Korkmuştum bu yüzden. Ellerim titrekti, göğsümün coğrafyasına sevmek mevsimini getiren adamın kalbini düşürmekten korkmuştum. Onu ilk gördüğümde bir ateş gibi bağrıma düşen gözlerinden kaçmıştım. Onu görmemek için çırpınmış, sevmemek için nefreti kendime şiar edinmiş, yaralandığım kadar yaralamıştım. Başta haklı sebeplerimde vardı fakat insan dediğin değişirdi. Ondaki değişimi görmemek için elimden gelenin fazlasını bile yapmıştım.

Bu bir savaştı, benim yirmi üç senelik ömrümdeki en çetin savaştı. Bu savaşın nihayetinde yenilmiştim. Zafer bana yenilginin verdiklerini veremezdi.

Şafak gecenin koynundan ucu kaçmış bir teyel gibi sökmeye hazırken o kasırgayla yan yanaydım. Bedenini bana doğru çevirmiş, bir kolunu üzerime atmış, arada bir şeyler mırıldanırken uyuyordu. Bazı kelimeleri anlaşılırdı fakat bazı kelimeler ağzından yuvarlanarak çıktığı için anlaşılmıyordu. Birkaç dakikadır uyanıktım, ilk defa ondan önce uyanmanın avantajıyla onu seyrediyordum.

Ara ara 'Ben neredeyim? Bu adamla mıyım? Neden bu adamlayım?' gibi garip sorular kurcalıyordu kafamı. Hayatımın birkaç ayda bu kadar değişebilmiş olması bir rüya görüyormuşum gibi hissettiriyordu. Sonra neden bu adamla olduğunu anımsıyordum. Sevdiğim için, affettiğim için, ahirete bırakmamak için... 

Sabah ezanı okunmaya başladığında sessizce yataktan kalkıp parmak uçlarımda yürüdüm. Mutfaktaki lavaboda ellerimi yıkadığımda gördüğüm kan karasıyla dudaklarım kıvrıldı. Derler ki kınan ne kadar koyuysa, kocan o kadar sever seni. Kırmızısı karaya çalan kına, parmak boğumlarıma ve avuç içlerime işlenmişti. Ömrüme işlenen bir çift kızıl kahve gibi.

Yüzümü yıkadıktan sonra ellerimi ve yüzümü kurutup kanepeye yöneldim. Renan Talas yüz üstü uzanmış, yastığımı kolunun altına çekmişti. Saçlarımı kulaklarımın ardına sıkıştırıp kanepeye oturdum. Elim omzunu bulurken hafifçe dürttüm.

MecruhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin