81: Yarayı Açanla Saran Aynı El

1.3K 119 39
                                    


Merhaba:)

Bölüm Şarkısı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm Şarkısı

Sezen Aksu - Belki de lazım değildir aşk?

🍀

Gözümü her kapattığımda kırıcı, yıkıcı ve sızlatan bir kabus konuk oluyordu göz kapaklarımın ardına. Öylesine delici bir kabustu ki üç gündür birkaç saat bile sürmeyen uykularla zar zor ayakta duruyordum. Devrilmesine birkaç taş kalmış, sallanan bir duvar gibiydim. Biri parmak uçlarıyla, kuvvetinin çeyreğini bile kullanmadan, şöyle bir dokunsaydı bana yığılıp parçalara ayrılacaktım sanki.

Derler ki ağacı kurt, insanı dert yer. Dertten kurtlar tarafından içten içe kemirilen bir ağaçtan beterdi içim.

Sabaha birkaç saat kala gözlerimi dehşetle araladım. Gün doğmadan evvelki o hafif mavilik vardı gökte. Derin nefesler alarak kendimi camının önüne attım. Perdeyi hiddetle çekip camı kırarcasına açtım, kafamı dışarı uzatıp derin bir nefes çektim ciğerime. O dehşet, bir dağdağa gibi göğüs kafesimin üzerinde oturuyor, nefes almama izin vermiyordu. 

Sessiz ve güzel bir dinginlikle geçen günlerin ardından böylesine yaralayan günler yaşamak yüksek bir yerden düşmüşüm gibi hissettiriyordu. O günlere geri dönmenin mümkün olmadığını biliyordum ama bugünü yaşamak da çok zordu. Nereye dönsem bir hayalete, bir anıya, bir kılıca çarpıyordum. Kelimeler, bakışlar ve geçmiş, zihnimin içinde dönüp duruyordu. Bir girdap gibiydi ve ayak bileğime sarmıştı zincirini. Ben kaçmaya çalıştıkça içine çekiyordu.

Derin derin nefesler almak kaç gündür boş olan midemin bulanmasına sebep oldu fakat kusamadım. Zaten bütün sorun buydu. Ağlamam gerekiyordu ağlayamıyordum. Bağırmam gerekiyordu bağıramıyordum. Kusmam gerekiyordu kusamıyordum. Ertelenen hisler, gözyaşları ve duygular, birer hastalık gibi çöreklenmişti üzerime. Boşluk içinde, yapayalnız ve hastalıklı bir kadın gibi oradan oraya salınıyordum geçmişin hayaletleriyle beraber.

Terden sırılsıklam olmuş bedenim bu kez sabahın ayazıyla buz kesti. Birkaç parça giysi alıp duşa girdim. Kendimi iyi hissetmediğim için duşta çok oyalanmadım. Hızlıca yıkanıp çıktım. Üzerime siyah, ince bir elbise geçirdim. Saçlarımı kuruturken gözlerim aynadaki yansımadaydı. Hiçbir zaman kendime bakarken bu kadar çirkin olduğumu düşünmemiştim. Şimdi aynaya bakmak, çirkinliğimle yüz yüze getiriyordu beni. Çirkin yüzümle, çirkin kalbimle, çirkin ruhumla ve çirkin hislerimle... Bir güzellik arıyor fakat bulamıyordum. Sanki elimi neye atsam beli bükülüyor, kader defterine kan sıçrıyor, dalında çürüyen bir gül gibi çürüyüp gidiyordu. Bir musibet gibi hissediyordum ama ne bin nasihat değerindeydim ne de bitip gidiyordum. Sürekli bir döngü gibiydim.

Odaya geri döndüm. Henüz çok erkendi ve sabah namazının vakti çıkmıştı. Kazasını kılmak istedim ama vakit gelmemişti, yatağa uzandım yorgun olduğumdan. Gözüme uyku girmiyordu. Gözlerim dışarı çıkacakmış gibi sızlıyordu ama uyku yanıma yöreme uğramıyordu. Bir şey eksikti. Bir şeyler hep eksikti ama bu kez ne olduğunu anlamakta zorlanıyordum.

MecruhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin