Selamlar. Bekleyenler olduğunu biliyorum ama yeni yayınlama fırsatı buldum.
🍀
Bölüm şarkıları
Sara Qedimova- Kusub getdi
Minoo Javan- Hey yar, hey yar
🍀
Birkaç sabah oldu. Sabahın doğduğu karlı günde her birimiz bin parçaydık. Sanki daha önce kırılmamışız gibi kırıldığımız yerlerden tekrar tekrar parçalanmıştık. Kandaştan öte kavgası kendiyle olan bir grup insandık. Ne acımız ölçülüydü ne yasımız. Yirmi beş senedir yaslı değilmişiz gibi her seferinde birbirimizi vuruyorduk. Acıyla kıvranan birine yapılan merhamet vuruşu da değildi bu. Kederden suskunlaşanlara acımasızca yapılan ve öldürmeden kıvrandıran vuruşlardı bunlar.
Renan Talas'ı ve Yekta abiyi o günden sonra görmedim. Biri kırdığı diğeri kırıldığı için gelmiyorlardı konağa. Yapayalnızdım. Yalnızlık kör bir jilet gibiydi ve ne yana dönsem yüzeysel kesikler bırakıyordu.
Birkaç günlük yeni evli tatilinden sonra Lalezar konağa döndü. Hepimizi toparlayan da oydu. Sevdiği adama kavuşmuş, ellerindeki kına daha solmamış tazecik gelindi. Mutlu ruhu bizi bir araya topladı.
"Renan abinin sürekli ertelenen doğum gününü kutlayalım mı?" dedi üçümüz Duha'nın odasındaki yatağının üzerinde oturmuşken.
"Nerede olduğunu biliyor musun ki?" diye sorduğumda cevap verdi.
"Yayla evindedir nerede olacak."
"Buz gibidir orası şimdi." Dedi Duha endişesini dile getirirken. "Yekta abinin söyledikleri aklıma geldikçe üzülüyorum. Yetmezmiş gibi abim de eve gelmiyor ve buz gibi bir evde yalnız başına."
"İşte bu yüzden toparlanıp yayla evine gidelim diyorum. Bir arada olmak keyfimizi yerine getirir." Fikri cazip geliyordu. Birkaç gündür Renan Talas'ın yüzüne de hasret kalmıştım hem. Deli gibi merak ediyordum nasıl olduğunu. Görüp iyi olduğunu teyit etmek istiyordum.
"Gidelim o zaman. Yiyecek bir şeyler yapalım. Pasta da yaparız. Abimlere haber veririz." Üç kadın mutfağa girdik. Pastanın yanına geleneksel birkaç çeşit yemek yaptık. Yemekler hazır olunca Duha'nın sürdüğü arabayla yola çıktık.
Yaylaya vardığımızda ev boştu. İş saatleri olduğundan Renan Talas yoktu ve ev buz gibiydi. Sobayı yaktı Duha alelacele. Lalezar mutfağa girerken ben Renan Talas'ın dağınıklığını toparlamaya başladım. Yalnız kalsa kendine bakamayacak kadar bihaberdi hayattan. Yanına işlerini gören hep başkaları olmuştu. Gömlekleri tek sefer giyip öylece bırakmış, birkaç günün bulaşıklarını biriktirmiş ve tahmin ettiğimiz kadarıyla buz gibi evde yatıp kalkmıştı.
"En azından otelde kalsaydı..." dedim sitemle. Sobayla uğraşan Duha cevap verdi.
"Otellerden nefret eder."
"Neden?"
"Bilmem. Sevmiyor işte."
Eşyalarını alıp üst kata çıktım. Dedemle burada kalırken kaldığım odada kalıyordu. Yatağını alelade topladığından anlaşılıyordu. Odaya girdim. Gözlerim açık gardırop gözüne kaydı. Anneannemin gelinliği görünüyordu. Gömleklerini yanına asıp gardırop kapağını kapattım. Çarşaflarını değiştirip kirlilerini makinaya attım. İşim bittiğinde yatağa oturdum.
Söylediklerinden dolayı Yekta abiye daha çok kızıyordum elinde olmadan. Söyledikleri aklıma geldikçe yüreğim yanıyordu. Hiçbir şeyin değişmediğini fark etmek umudumu yerle bir ediyordu. Ailemizin bize miras bıraktığı kavga bizleri de yerle bir edecek diye ödüm kopuyordu. Ya bu topraklarda gün yüzü göremezsek? Ya kavgaya bir kurban daha verirsek? Ya hiç dinmeyecek acılarımız olursa? Korkuyordum. Korkudan ödüm kopuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mecruh
Literatura Feminina"Ben seninle heba olmaya da razıyım." 🍀 HAYAL ÜRÜNÜDÜR Başlangıç Ekim/2019