Selamun aleykum
🍀
Bana verdikleri oda oldukça kirliydi. Penceresi kapının önüne bakıyordu. Pencereyle bitişik tek kişilik bir yatak, eski bir sedir, bir ayağı kırık masa ve küçük gömme bir dolap vardı. Lambası bozuktu ve kalorifer yoktu.
Lalezar sıkıntıyla iç geçirip odaya baktı.
"Sorun yok canım. Birkaç saatte adam ederiz burayı." Dediğimde kaşlarını kaldırıp bana baktı. "Neden kabul ettin anlamıyorum." Diye sordu sıkıntıyla. Omuzlarımı kaldırıp indirdim.
"Beni pembe panjurlu odalarda yatıracaklarını mı sandın Lalezar? Burası gene iyi." Hırsla dişlerini sıktı.
"Neyse. Sen otur ben temizlerim burayı." Kabul etmedim. "Saçmalama. Bir yerden başlayalım hadi." Ben odayı havalandırmak için pencereyi açarken konuştu.
"O mektupta ne yazıyordu?" Pencereyi sonuna kadar açtım. "Ben de bilmiyorum. Annem yolladı. Bakma, dedi bakmadım." Kıkırdadı.
"Bazen kendimi entrikalı, ağalı saçma sapan Türk dizilerinde hissediyorum Bersin. Ne yazdığı bilinmeyen mektuplar, geçmişin tozlu hatıraları, karmaşık akraba ilişkileri." Güldüm.
"Başroller kim?" Bir süre düşündü. "Esas kız sensin de oğlan kim bilemiyorum." Parmağımdaki yüzüğü gösterdim.
"Esas oğlan buradan çok uzakta görev başında." Kaşlarını kaldırdı. "Iı. Mantık hatası var. Esas oğlan Polat enişteyse heyecanı kalmaz filmin." Gözlerimi devirdim.
"Benim hayatımda esas oğlan ondan başkası olamaz." Tezahürat yaptı. "Ooo. Bu çok iyiydi." Dudağımı yana kaydırdım.
"Hadi hadi. Çok konuşma." Yatağın üzerindeki çarşafları kaldırdık. Döşeği kapının önüne çıkardık. Lalezar yerdeki tozluyu halıyı çıkarırken ben döşeğin kılıfını çıkarmakla uğraşıyordum. Bir an üzerimden sular boşanınca duraksadım. Üstüm başım sırılsıklam olmuştu. Şaşkınca kafamı kaldırdım.
"Pardon bilerek olmadı." Adının Cangül olduğunu öğrendiğim yengem, Adar amcanın karısıydı, sırıtarak tepemden bana bakıyordu. Elimle yüzümdeki suyu kuruladım. Lalezar kapıdan çıktı. Beni görünce duraksadı.
"Hi ne oldu? Dolu mu vurdu? Gerçi dolu olsa niye bir tek sen ıslak olasın ki?" Kafasını kaldırıp Cangül yengeyi elindeki kovayla gördüğünde elinde ki halıyı bıraktı.
"Hiç sana yakışıyor mu yenge?" Cangül yenge kafasını camdan içeri soktu. Sanırım utanmıştı.
"Gel gel. Yağmurda kalmış kedi yavrusuna dönmüşsün." Benimle alay ediyordu. Ona kızgınca baktığımda kıkırdadı. Demir kapı açıldı. Bahoz abi elinde poşetlerle içeri girerken bizi gördüğünde durdu. Gür bir kahkaha attı.
Ayaklarımı yere vurarak içeri girdim. Üzerimi değiştirip dışarı çıktım. Islanmış döşeği açıp güneşe bıraktım kuruması için. Lalezar depoya gideceğini söylemişti. Tek ayağı kırık masayı dışarı çıkarana kadar kan ter içinde kalmıştım. Kapının önüne bırakırken öksürmeye başladım. Çok tozluydu. Öksürüklerim artarken ağzıma kan tadı geldi.
"Bersin!" Lalezar'ın sesini duyduğumda elimi kaldırdım. Koşar adımlarla uzaklaştı benden. Ağzımdaki kanı tükürdüm. Cebimden çıkardığım peçeteyle ağzımı sildim. Ağzımda kan tadı vardı. Elinde bir bardak suyla döndüğünde anlımda biriken teri siliyordum.
"İyi misin? Kıpkırmızı oldu suratın." Kafamı sallayarak elinde mi bardağı aldım. Birkaç yudum aldım. "İyiyim." dedim kısık bir sesle.
🍀
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mecruh
Romanzi rosa / ChickLit"Ben seninle heba olmaya da razıyım." 🍀 HAYAL ÜRÜNÜDÜR Başlangıç Ekim/2019