76: Aynı Yara, Aynı İman Tahtası

1.5K 129 42
                                    


Merhabalar. Seçim sonucu umarım hepimiz için hayırlı olur. 

Bölüm şarkısı;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm şarkısı;

Kalben - Yara

Yola Düş - Hırpaladın Sol Yanımı

🍀

Nisanın serin sabahında, dizlerime kadar uzanan buğday başakları arasında arsız bir kedinin ardından koşturuyordum.

Düğünümüzün üzerinden yaklaşık üç hafta geçmişti. Renan Talas iş yerini sade bir kutlamayla açmış, sabah erkenden gidip akşam ezanında eve dönüyordu. Bense sabah namazında kalkıyor, onu uğurladıktan sonra atlarla, kedilerle, en çok sera ve konakla ilgileniyordum. Şadiye ablanın yanına iki kişi daha alındığından yaptığım tek şey ne yaptıklarını kontrol etmek ve kendi evime bakmaktı. İkisi de otuzu aşkın, evli ve çocukluydu. Hem Şadiye ablanın yükü hafiflesin hem de konakla uğraşmak bana külfet olmasın diye Renan Talas tarafından işe alınmışlardı.

Garip bir şekilde günlerimiz huzurlu geçiyordu. Doğanın içinde olmak, hayvanlar ve çiçeklerle ilgilenmek bana iyi geliyordu. Uyku düzenim oluşmuştu. Daha iştahlıydım. Bunlarla uğraşırken çok düşünmeyi bırakmaya çabalıyordum. Fakat en önemlisi sevdiğim ve beni seven biriyle yaşadığım evlilik hayatıydı. Sabahları güzel, akşamları daha güzeldi. İletişimimiz daha da iyileşmiş, aynı zamanda her şeyi beraber yapmak isteyen iki arkadaş haline gelmiştik. Haftada bir gün mutlaka  kliniğine gidip orada biraz zaman geçirdikten sonra dışarıda yemek yiyorduk.  Annemle dışarıda buluşuyorduk veya o bize geliyordu. Halamlara ve Lalezar'lara ev ziyaretlerine gidiyorduk. Diyarbakır'da daha önce gezmediğim yerleri gezdiriyordu bana. Çok nadiren geçmişten ama en çok gelecekten konuşuyorduk.

Her şey tahmin ettiğimden güzeldi.

Arsız kedi beni koşturdukça koşturdu. Sonunda durduğunda konaktan epey uzaklaşmış, ormanın içine girmiştim. Bir ağacın dibine sinmiş kediyi nazikçe kaldırıp kollarımın arasına aldım.

"Asi ergenler gibi evden kaçmalara da mı başladın?" İkisine de henüz isim konulmamıştı. Kardeşiyle beraber atların yanında, serada veya Üzeyr eniştenin evinde takılıyorlardı. Arada dişi olan böyle kaçıyordu fakat yakalayıp geri getiriyorduk. Doğada kendi başlarına yaşamaya alışkın olmadıklarından başlarına bir şey gelir diye endişe ediyorduk.

Anlımdaki teri silip geldiğim yeri inceledim. Uzun ve eski ağaçların arasındaydım. Sabah güneşi ağaçların arasından sızıp yere düşüyordu. Uzaklardan bir çağlayan sesi geliyordu. Yönümü bulmaya çalışarak gerisin geri yürürken bir atın nal sesleri giderek bana yaklaşmaya başladı. Nihayetinde Yalaz üzerindeki Renan Talas görüş açıma girdi. Arkasında toz bulutu bırakarak, badem kahvesi saçları savrularak, omuzları heybetle sallanarak bana doğru geliyordu.  Şimdi fark ediyorum, onu ilk kez at üzerinde de gördüğümde kalbim göğsümde böyle tepinmişti. İlk günden bu yana ne zaman ihtiyacım olsa bir şekilde ortaya çıkmasının yanında karizması, kendine has havası, heybetiydi kalbimin böyle tepinmesine sebep olan. 

MecruhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin