40: Sönen Umut Işıkları

2.8K 235 198
                                    

Selamun aleyküm.

🍀

Bölüm şarkısı:
~Neşet Ertaş/ Gönül Dağı

🍀

Temmuz, 1995

"Yürü!" Emine duyduğu sesle irkildi. Cesur bağırıyor, küfürler ediyordu. Yüreği korkuyla çarptı. Oğlu kafasını kaldırmış kapıya bakıyordu. Eğilip saçlarını okşadı.

"Odadan çıkma oğlum. Tamam mı?" Diyar uslu bir çocuk gibi kafasını salladı. Emine başındaki örtüyü düzeltip kapıdan çıktı. Koşar adımlarla bahçeyi geçip merdivenleri tırmandı.

Herkes buradaydı. Onu sarsan perişan haldeki Rozerin ve yüzü gözü kan içindeki Neçirwan'ında avluda olmasıydı.

"Amca..." Cesur elini kaldırdı. "Sakın!" Rozerin kafasını önüne eğdi. Nalan endişeyle olan biteni izliyordu. Onların nerede olduğunu nasıl öğrenmişti Cesur? Elini kalbine bastırdı korkuyla.

"Şerefimizi iki paralık ettin Rozerin Hanım! Biz kızımız öğretmen olacak diye beklerken kızımız kaçtı. Hemde ardında bir satır yazı bırakarak!" Rozerin'e bir tokat attığında Neçirwan öne atıldı.

"Ona vurma!" Onun haykıran sesine acıyla baktı Nalan ve Emine. Cesur silahın kabzasını kafasına geçirince sarsıldı ve yere düştü. Rozerin ağlayarak yanına çöktü.

Erkekler evde olmadığı için daha çok korktu Emine. Cesur'a kimsenin gücü yetmezdi. İki metre boyu, silah tutan eli ve iri cüssesiyle kızgın bir canavar gibi duruyordu.

"Abi etme!" dedi Nalan. Cesur tiksintiyle ona baktı. "Sen hiç konuşma! Biliyorum onlara yardım ettiğini." Nalan şaşırdı. Bunu bilen tek kişiye kaydı gözleri. Emine'ye.

"Emine yerlerini söylemese hiç bilemeyecektik kahpeliğini." diye devam etti Cesur. Nalan sarsıldı. Sırtındaki hançeri hisseder gibi oldu.

Emine ona ihanet etmişti. Hem ona hemde gencecik iki insana. O an hayal kırıklığıyla doldu. Emine ona bunu yapmazdı. Yapamazdı!

"Emine?"Emine yutkundu."B-ben.." Diye kekelediğinde Nalan'ın gözleri doldu. Kendisini savunamıyordu bile.

Emine ona ihanet ettiğinde ölmüştü zaten Nalan.

🍀

Bir saz sesi uykumdan uyanmama sebep oldu. Terlemiş, bitap düşen bedenimi doğrulttum. Gözlerimi ovdum.

Yorgun, kırık dökük hayallerim ellerimden tutmak istedi. Ağrıyan kalbim ellerini itti asi bir tavırla. Yutkundum. Ağzımda iğrenç bir tat vardı.

Ellerimi yatağa bastırdım. O buluşmanın üzerinden bir gün geçmişti. O bir günde evden dışarı bir adım atmamıştım. Bedenim ateşler içindeydi. Takatim yoktu, midem bir şey kabul etmiyordu.

Zayıftım. Bir kelebeğin kanadı kadar acizdim.

Doğrulup pencereye yanaştım. Perdeyi araladım. Bahoz abi ve evin erkekleri bahçedeki koltuklara oturmuştu. Bahoz abi saz çalıyordu. Diğerleri keyifle onu dinliyordu.

Gönül dağı yağmur yağmur boran olunca
Akar can özünden sel gizli gizli
Bir tenhada can cananı bulunca
Sinamı yaralar yar oy
Dil gizli gizli

Camı araladım. Yatağa geri dönüp uzandım. Cama dönüp cenin pozisyonu aldım. Bahoz abinin sesi güzeldi. Yüreğimin bam telini titretiyordu.

MecruhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin