Selamun aleyküm
🍀
Adım Bersin'di. Anlamı Yonca. Küçükken çok düşündüm, çok kez sordum. Neden anlamı Yonca olan bir isim vermişlerdi bana? Çok sonralar anladım.
Matem günü doğmuştum. Uğursuzluk, hüzün, musibet ve kederle gelmemden korkup şans getireyim, dilekler gerçekleştireyim diye bana Yonca manasına gelen Bersin ismini koymuşlardı. Doğum Allah'ın emriydi. Ölüm Allah'ın emriydi. Buna rağmen annem benim şansızlık getirmemden korkup bana batıl bir inancın etkisinde kalıp Yonca demişti.
Matem günü yeşeren Yonca. Matem günü yeşerip istemediği halde memleketine dönen Yonca. İstemediği halde birçok şeyi yapan Yonca.
Gözlerimi araladım. Yeni bir sabah olmuş, güneş yakıcılığıyla tepede dikiliyordu. Haziranın son günlerini yaşıyorduk. Dün Polat'ı söylediklerinden sonra sessizce herkes dağılmıştı. Polat ve ailesi gitmiş, dedem ve anneannem Diyarbakır'a geri dönmüşlerdi. Bir gün sonra Aram abiyle beraber bende Diyarbakır'a gidecektim. Hazırlık yapıyordum. Bir valizden başka götürecek bir şeyim yoktu.
Bu valizin içine yalnızca giysi de koymuyordum. İçi korku, endişe ve kırıklarla dolu bir kalpte koymuştum. Daha çok incineceğine emin olduğum bir kalp...
Babam orada kimseye muhtaç olmayayım diye bana para göndereceğini söylese de elimden geldiğince mesleğimi icra edecektim. Evet mesleğim... Halamın en büyük arzusu Tarih öğretmeni olmakmış. Ona nasip olmayınca bana nasip oldu. Taze mezundum. Şu an KPSS'ye hazırlansam da en azından özel bir okulda veya dershane de çalışarak orada kimseye muhtaç olmayacaktım.
Birbirine girmiş saçlarımı karıştırarak odamdan çıktım. Yarı açık gözlerimle karşıma bir erkek bedeni çıktığında çığlık atarak tökezledim. Kalçamın üzerine düştüm.
"Ama ya!" Aram abi kahkahalarla güldü. Saçlarımın açık olduğunu hatırladığımda kollarımı saçlarımın üzerine kapattım.
"Gülme lan kardeşime." Abim kollarımdan tutup kaldırdı. Gözlerimi kapatıp göğsüne sokuldum. Hala uykum vardı.
"Aynı kadının sütünü emdik. Senin kardeşinse benim de kardeşim." Abim homurdanarak saçlarımı okşadı. Aram abiye sırtını dönmüştü.
"He he. Git hadi. Uyku mahmuru. Ayıldığında çok utanacak." Gözlerimi kırpıştırarak uyumaya devam ettim. Abim beni yürütmeye çalışıyordu.
"Aman be kızım. Dün gene uyumadın değil mi? "Gözlerimi araladığımda banyodaydık. Lavaboya eğilmemi sağlayıp yüzüme su vurdu. İrkildim. Bir avuç dolusu daha suyun ardından belimi doğrulttu. Uzattığı havluyla yüzümü silip aynada kendime baktım. Saçlarım birbirine karışmış, gözlerimin beyazına kan oturmuş ve kaşlarım kızarmıştı. Evet durduk yere kızaran kaşlarım vardı ben buna deli oluyordum.
"Az önce Aram seni saçın açık gördü." Gözlerimi belerterek yüzüne baktım. "Ya ama ya!" Gülerek başımı göğsüne bastırdı.
"Allah beni bildiği gibi yapsın." Saçlarımı okşadı ve beni teskin etti. "Tamam tamam. Bir şey olmaz." Kollarımı beline sardım.
"Abi." Kafasını yüzüme doğru eğdi. Gözlerindeki şefkat beni gülümsetti. "Kardeşim?" Dudaklarımı ıslattım.
"Seni çok özleyeceğim." Alnını kırıştırdı. Ardından sanki bu söylediğime tahammül edemezmiş gibi beni susturdu.
"Böyle konuşma Bersin. Kısa bir süreliğine gidip geleceksin." Üzüntüyle kafamı sağa sola salladım. Kısa bir süre olmayacaktı. "Keşke gitmesen." Dedi sıkıntıyla. "Biz düğününü yapmayı planlarken şimdi sen Diyarbakır'a gidiyorsun. Gerçekten planları bozan, plan üzerinde plan yapan bir Allah var." Nedensiz, gitmeyi ben de istemiyordum. Sanki buradan gitmek hayatımda büyük ihtilallere sebep olacaktı. İnsan yola çıktığında içinde bir burukluk olur ya. O işte. Belki onun bin katı büyüklükte. Köklerim olan fakat bana sokaktaki insan kadar yabancı insanların evine gidecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mecruh
Genç Kız Edebiyatı"Ben seninle heba olmaya da razıyım." 🍀 HAYAL ÜRÜNÜDÜR Başlangıç Ekim/2019