51: Kelepçelenmiş Kalpler

2.4K 221 69
                                    

Selamun aleyküm.

🍀

Ruhum gergef tahtasında ağır ağır işleniyordu. Duygularım bu ara tüm kontrolü eline almıştı. Her an gerçekleşecek bir yüzleşme beni şimdiden korkunun esiri yapmıştı.

Gitmek istemiyordum. Gitmek istemezken bu durumu Renan Talas'a ve konak halkına nasıl açıklayacağımı bilmemek beni zor bir durumun içine sokuyordu.

Akşam yemeğinden sonra bu durumu Güldem neneye danışmak için Üzeyr eniştenin evine yöneldim. Muhtemelen bu saatlerde buradaydı. Kapı açıktı. İçeri girdim. Oturma odasına yöneldiğimde orada, koltukta oturuyordu.

Güldem nenenin yanına oturdum. Elinde pembe iplerle yaptığı bir örgü vardı ve tamamen odaklanmış görünüyordu. Gözlerim yamacında duran pembe bebek patiğine kaydı. Parmak uçlarımla kavrayıp kıvrılan dudaklarımla inceledim.

"Kimin için bunlar?" Hızlı hızlı çalışan elleri durdu. Gözlüğünün üstünden bana baktı.

"Renan'ımın çocukları için." Gözlerine bakakaldım bir an. Gülümsedi. Kıvrılan dudaklarımı birbirine bastırdım. Yutkundum ya da öyle yapmaya çalıştım. İçimin sızladığı kesindi. Söylediği şey içimi delip geçmişti sanki.

"Öyle mi?" Diyebildim patiği aldığım yere bırakırken hızla bırakırken.

"Yaşı geçiyor. Buranın beyi. Artık evlenmesi ve çoluk çocuğa karışması lazım..." Bu kez yutkunamadım. Birbirimize karşı hissettiklerimizi bildiği halde bunları söylemesi alenen duygularıma yapılan bir saldırıydı. "...Hazırlığını yapayım dedim. Anası olaydı çoktan hazırlamıştı bunları. Olmayınca iş bana düştü." Avuç içlerimi koltuğa bastırdım.

Yakında yaşı 32 olacaktı. Onun yaşıtları çoluk çocuğa karışmış, hayatlarını bir düzene sokmuşlardı. Onun evlenmesini isteyen bir ailesi vardı. Bu konuda ona ne kadar baskı yaptıklarını biliyordum. Bekleyemezdi daha fazla. En azından dedem ve Güldem nene buna müsaade etmezdi.

Sıcak eli, buz kesen elimi kavradı. Elimi kucağına çekip nazikçe okşadı. "Bakma öyle kırık..." dedi anlayışlı bir sesle. "...Renan'ın sorumlulukları var kızım. İnsanlar ondan pek memnun. Memnuniyetin artması gerektir. Evlenmesi, örnek olması lazım. Yuva kuran adama ayrı bakarlar buralarda. Yuva kurup sahip çıkanın, toprağına, toprağındaki insana da sahip çıkacağını düşünürler-" Göz bebeklerimin titrediği o kısa anda salona onun sesi yayıldı.

"Babaanne." dedi sadece uyaran bir tınıda. Ondan yana bakmadım. Gözlerim hâlâ o pembe patikteydi.

"Bir şey demedim oğlum. Kızma hemen." Elimi nazikçe elinin arasından çektim. Sesimi kontrol etmeye çalışarak konuştum.

"Ben şey için gelmiştim. Şey..." Bir an ne için geldiğimi unuttuğum için kaşlarım çatıldı. "...unuttum ya şimdi. Hatırlayınca tekrar yanına uğrarım nene." Kafasını salladığında ayaklandım. Salonun kapısında dikilen adamın yanından hızla geçip çıkışa yöneldim. Boğazım kurumuş, ellerim buz kesmiş, yüzüm anlamlandıramadığım o duygu sebebiyle kızarmıştı. Botlarımı giyip kapıyı açtığımda ardımdan seslendi.

"Yonca?" Duraksamadım. Suçu yoktu fakat şu an onunla konuşmak istemiyordum. Kapıyı ardımdan kapatıp hızlı adımlarla bahçeye yöneldim. Zaten saat onda serada buluşacaktık. Diyeceği varsa orda derdi.

🍀

Babamın odasından aldığım bardakları mutfağa götürmek için avluya girdiğim sırada konağın kapısı açıldı. Ağır adımlarla kapıya yanaştığımda gördüğüm kişiye şaşkınca baktım.

MecruhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin